Başbakan Binali Yıldırım, “Hiç kimseyle ilişkilerimizi bozmak gibi bir niyetimiz yok. Hele hele bir terörist başı yüzünden Amerika ile ilişkilerimiz zora sokmak gibi bir düşüncede değiliz ama hukuk devleti olarak büyük bir darbeye muhatap olmuş bir ülke olarak, canı yanan insanlar adına bunu da istemeye hakkımız var” dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Çankaya Köşkü’nde Türkiye’de mukim diplomatik misyon şefleri onuruna verilen akşam yemeğinde açıklamalarda bulundu. Yıldırım, “Sivil, polis, asker, kadın çocuk demeden insanları acımasızca katledilen bölücü PKK terör örgütü can almaya devam ediyor ve PKK örgütü dahil dünyada ülkelerin huzurunu bozan, istikrarını bozmaya çalışan, masum insanları öldürmek suretiyle korku, kaos yaratan bütün terör örgütlerini lanetliyorum. Terör örgütleri birbiriyle işbirliği içinde demokrasimize, hukuk düzenimize, vatandaşlarımıza acımasız bir şekilde saldırıyor. İnsanlık suçu işleyen terör örgütleri, şunu herkes bilmelidir ki, ne Türkiye’de ne dünyanın başka yerlerinde asla ve asla sonuca ulaşamayacaklar.. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından, büyükelçilerle misyon şefleriyle, ertesi gün bir araya geldik, hepinize teşekkür ediyorum. O büyük, alçakça darbe girişiminin arkasında, Kurtuluş Savaşımızın efsane yeri, TBMM’nin bombalanmasının ardından hemen sonra genel kuruldaki olağanüstü toplantıda sizler de oradaydınız. Dayanışmanızı gösterdiniz, ülkelerinizin bu darbe girişimine karşı tepkilerini bizatihi gelerek ifade ettiniz, bunun için sizlere teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
“O gün CHP’li, MHP’li, HDP’li yoktu, o gün Türkiye vardı, Türk milleti vardı”
“Bir aylık bir süre geçti, darbe üzerinden, ilk defa sizlerle yüzden fazla büyükelçi ve misyon şefiyle bir araya geldik” diyen Yıldırım, “Aslında sizlerle sürekli temas halinde olmayı, Türkiye’de olan bitinler hakkında doğrudan bilgilendirmeyi ve sizin görüşlerinizi öğrenmeyi her zaman çok önemsiyor, arzu ediyoruz. Bu darbe girişimine hepimiz şahit olduk, hepimiz beraber yaşadık. Siz de bizimle aynı duyguları yaşadınız. Asker kılığına girmiş teröristler, Cumhurbaşkanlığını, Meclisi, emniyet binalarını, istihbarat binasını, Türksat’ın merkezini bombaladılar, sivil insanları öldürdüler. Hiç hedef gözetmeksizin bombalar attılar, tanklarla insanları ezerek geçtiler. Kan dökerek meşru iktidarı yıkmaya çalışan terör grupları, FETÖ terör örgütünün askerleri sadece ve sadece Türkiye’nin demokrasisini hedef aldılar ama başaramadılar. Çünkü onlar tanka, topa güvendiler, silaha güvendiler, onların hesabında olmayan birkaç husus vardı, bir tanesi milletini canından çok seven bir Cumhurbaşkanı vardı ve milletin verdiği oylarla işbaşına gelen, milletin emanetini taşımayı bir onur vazifesi gören hükümetleri vardı. Hepsinin üzerinde de bağımsızlık benim karakterim diyen 79 milyon vatan evladı vardı. Onların hesap edemediği milletti. Milletin meydanları dolduracağını, tankların önüne göğsünü siper edeceğini havadan atılan bombalara meydan okuyacaklarını asla ve asla hesap edemediler. Milyonlarca vatandaşımız darbeye karşı demokrasiyi yaşatmak için meydanlarda yerini aldı. O gün CHP’li, MHP’li, HDP’li yoktu, o gün Türkiye vardı, Türk milleti vardı. Herkes kenetlenmiş, bir beraber olmuştu. Tek hedef vardı, darbeyi bastırmak, demokrasiyi yaşatmak” şeklinde konuştu.
Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Burada yalnız değildik, iş dünyamız, medyamız, STK’lar dünyada eşi benzeri gözükmeyen dayanışma sergileyerek ülkeye, demokrasiye sahip çıktılar. Halkımız, demokrasi mücadelesinde, dünyada ender görülecek bir destan yazmayı başardı. Bizler de bu gücü aziz milletimizden aldık. Hükümetimizin, siyasi partilerimizin, milletimizin meselesine sahip çıkması, Türkiye’de demokrasinin ne kadar kurumsallaştığının, güçlendiğini, demokrasiye halkın ne kadar önem verdiğini ve sahip çıktığını, canını vermekten bile göz kırpmadan bile kaçınmadığını bir kez daha dünyaya gösterdi.”
15 Temmuz sonrası Türkiye’de demokrasinin daha da güçlendiğini anlatan Yıldırım, siyasi istikrar ve güven duygusunun çok daha güçlü olduğunu ifade etti. Toplumsal birlik ve beraberlik, siyasi mutabakat ve uzlaşmanın daha da artığına dikkati çeken Yıldırım, aktif ve çok boyutlu bir dış politikanın izlenmeye devam edileceğini ifade etti. Dünyada en fazla küresel yardım yapan ülkeler arasında Türkiye’nin yerini aldığını anlatan Yıldırım, dış ticaret yapılan ülkeler ve bölgelerin çeşitlendirildiğini dile getirdi. Yıldırım, 2015 yılındaki ihracat rakamları hakkında bilgi vererek, rakamların büyüklüğü, “Hükümetimizin bütün dünya ilişkileriyle dostane ilişkilere verdiği önemin göstergesidir” dedi.
“Bölgenin en büyük kanayan yarası Suriye’dir”
Amerika kıtasındaki bütün ülkelerle ilişkilerin geliştirileceğine işaret eden Başbakan Yıldırım, “AB ile yarım asırlık ilişkimiz var, bunu da yok sayamayız. AB ne kadar samimi olursa biz de aynı şekilde AB’ye olan yolculuğuna olan kararlılığımızı sürdüreceğiz. Dış politikamızın esasını oluşturan, dostlukları artırmak, düşmanları azaltmak. İsrail ile ilişkilerimizi normalleştirdik, Rusya ile ilişkilerimizi yoluna koyduk. Şimdi bölgenin en büyük kanayan yarası Suriye’dir. Suriye ile de ümit ediyorum ki bölge ülkeleriyle el ele vererek, bir yandan da Rusya ve Amerikan’ın da katkılarıyla işler normale döner, daha fazla kan dökülmesinin önüne geçeriz. 500 bin masum insan hayatını kaybetti, Suriye’de. Ne için, bunun cevabını kimse veremiyor. Rusya ile tekrar işlerin yoluna girmesinin önemli şartlarından birisi, Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunmasına bağlıdır. Gerek koalisyon, gerek bölge ülkeleri, Körfez ülkeleri ve ABD olmak üzere bütün tarafların bu esası gözden kaçırmadan çözüm arayışına hız vermeleri hayati öneme sahip. Böylece yerinden yurdundan edilmiş milyonlarca Suriye vatandaşı tekrar vatanlarına kavuşacak. Bu yolda kayda değer gelişmenin önümüzdeki aylarda yaşanacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.
“Bir sitemimi paylaşmak istiyorum”
“Bir sitemimi paylaşmak istiyorum” diyen Yıldırım, “O da şudur, Türkiye bir darbe girişimini sonuçsuz bıraktı, net bir şekilde darbecilere darbe yaptı. Biz, beklerdik ki bütün dünya liderleri Charlie Hebdo olayından sonra akın akın oraya gitti, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı dahil. Biz gelişmiş demokrasilerden beklentimiz, o gün herkesin buraya gelip bizimle dayanışmasını göstermesini beklerdik. Hadi bunu yapamadınız, hemen bu darbeyi en şiddetli şekilde kınamak, Türkiye’nin demokrasinin başarısını bizlerle paylaşmak bu konudaki dayanışmasını en açık şekilde dostlarımızın göstermesini beklerdik. Buna yapanlar oldu. Onlar kendilerini bilir ama bazı dostlarımız ne yazık ki başka bir bakış açısını benimsediler. Nedir o bakış açısı, darbe girişimini görmezden gelip Türkiye’de darbecilerin hukuk içinde adaletle yargılanıp yargılanmayacağı konusunu tartışmaya açtılar, bu bizi çok üzdü. Halkın iradesiyle seçilmiş hükümeti yok etmeye çalışan, terör gruplarını, darbecilerin hakkını milletin hakkından daha çok savunma gayreti gerçekten bizleri üzmüştür” dedi.
“Tek ölçümüz adalet olacak”
“Bugün sizlerle bir araya gelmemizin ana amaçlarından birisi o gün yaşananları sizlerle paylaşmak” diyen Yıldırım, “Bu konuda, bundan sonar küresel barışın korunması, bu ve benzer olayların hiçbir ülkede yaşanmaması için birlikte beraber hareket etmemizin ne kadar önemli olduğunu paylaşmak istedik. Türkiye’de darbe oldu, darbeden sonra savcılarımız harekete geçtiler. Darbeye katılanları tek tek topladılar, şimdi yargılanmaları devam ediyor. Türkiye hukuk devleti. Hukuk devletinde, yasalar ne diyorsa o yapılır. Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü hukuk devletinde temel ölçüdür. Hukuk devletinden sapmadan, bu cürmü, bu suçu işleyenler mutlaka cezalarını alacaklar. Bu konuda hiç kimsenin bir tereddüdü olmasın. İntikam hırsıyla hareket etmeyeceğiz. Duygusal da davranmayacağız, tek ölçümüz adalet olacak. FETÖ terör örgütünün mensuplarını sızdıkları bütün kurumlarımızdan temizlemek için kılı kırk yararak çalışıyoruz. Amacımız, haklı ile haksızın bir arada olmaması, yaşla kurunun aynı şekilde yanmaması. Bunun ne kadar zor olduğunu takdir edersiniz. Çünkü, bu örgüt kapalı bir örgüt, saydam değil. Onun için bu örgütle ilgili mücadele de o kadar kolay olmuyor. Eminim ki sizin ülkelerinizde de okul açmak suretiyle, ernek, vakıflar kurmak suretiyle bu örgütün faaliyetleri var, bakın size bir dost tavsiyesi, bunlarla ilgili tedbir almakta geç kalırsınız, bu tehdit Türkiye’nin tehdidi olmaktan çıkar sizin ülkelerinizin en büyük tehdidi haline gelebilir. O bakımdan bizim size tavsiyemiz, talebimiz, hele hele 15 Temmuz’u yaşadıktan sonra bu örgüte ülkenizde müsamaha ile bakılmasına lütfen ama lütfen izin vermeyin. Bu, bizi üzmekle sınırlı değil. Gelecekte karşılaşacağınız büyük tehlikeyi de ıskalamış olursunuz” ifadelerini kullandı.
“Türkiye, FETÖ terör örgütünün başının iadesini istiyor”
Başbakan Yıldırım, konuşmasında şunları kaydetti:
“Türkiye hukuk devleti anlayışı içinde bu darbe girişiminin arkasında olan FETÖ terör örgütünün başının iadesini istiyor. Bu konuda ABD ile ikili anlaşmamız var. Adli yardım ve suçluların iadesine yönelik anlaşmamız var. Gayet açık hükümler var. Biz, Amerika’dan hakkımız olan bir şeyi istiyoruz. Diyoruz ki bir terör örgütü var, bu terör örgütü Türkiye’de darbe yaptı ve yüzlerce insanın hayatına mal oldu. Bunun gereğini yapın, geçici tutuklayın ve sonra da bunu artık ülkenizde barındırmayın. Yanlış olan ne? Eminim ki ABD bu konudaki gereken adımları atacaktır. Artık darbeyi o mu yaptı, arkasında o var mı yok mu tartışması çok ama çok geride kaldı. Gün ışığı gibi belli bir şeyden bahsediyoruz. Biz, adli, kolluk anlamında her türlü bilgi ve belgeyi paylaşacağız. Bunun karşılığında tek isteğimiz bu terörist başının ABD’de daha fazla kalmamasıdır. Bir darbeyi önleyen bu milletin duruşunu ABD de herhalde görmezlikten gelemez. Hiç kimseyle ilişkilerimizi bozmak gibi bir niyetimiz yok. Hele hele bir terörist başı yüzünden Amerika ile ilişkilerimiz zora sokmak gibi bir düşüncede değiliz ama hukuk devleti olarak büyük bir darbeye muhatap olmuş bir ülke olarak, canı yanan insanlar adına bunu da istemeye hakkımız var. Bu hususları da anlatmak istiyorum.”
Darbeden sonra olağanüstü hal ilan edildiğini hatırlatan Yıldırım, “Bu olağanüstü hal millete yapılmış bir uygulama değildir. Biz kendimize olağanüstü hal ilan ettik” diye konuştu.
Türkiye ekonomisinin darbelere dayanıklı olduğunu, bunu 15 Temmuz’da yaşanan olayla ortaya koyduğunu anlatan Yıldırım, bazı derecelendirme kuruluşlarının acele karar verdiğini ifade etti. Piyasaların 15 Temmuz öncesine çoktan döndüğüne dikkati çeken Yıldırım, ekonominin temellerinin sağlam olduğunu ve kalıcı tahribatın olmadığını söyledi. Yapılan yeni düzenlemeler hakkında bilgi veren Yıldırım, yatırım ortamının iyileştirildiğini, yatırımcılara yeni teşvikler getirildiğini ve reform programlarının uygulandığını ifade etti. Başbakan Yıldırım, Türkiye ekonomisinin 5.2 büyüdüğünü belirterek, OECD ülkeleri arasında en fazla büyüyen 5 ülkeden birisinin Türkiye olduğunu dile getirdi. Olağanüstü halin geçici olduğunu anlatan Yıldırım, yapılması gereken düzenlemelerin uygulamaya geçmesiyle olağanüstü halin kaldırılacağına işaret etti.
“Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni askıya almamıştır”
Yıldırım, “Türkiye Avrupa İnsan Hakları sözleşmesini askıya falan almamıştır. Yürütülen uygulama, belirli hakların uygulamasına geçici sınırlama koymaktan başka bir şey değildir” dedi.
Başbakan Yıldırım, birçok bölücü terör örgütüne karşı aktif mücadelenin kararlıkla sürdürüleceğini vurguladı.