Suriye’nin Kobani kentine giderek incelemelerde bulunan CHP heyeti, gözlemler ile temaslara dayanan bir rapor hazırladı. Raporda IŞİD tehdidinden kaçarak Türkiye’ye gelen sığınmacıların sayısına ilişkin açıklamaların çelişkili olduğuna dikkat çekildi. Bölgede ‘tampon bölge’ oluşturulmasına karşı çıkan CHP acil eylem planı önerisinde bulundu.

CHP Genel Başkan Yardımcıları Veli Ağbaba, yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ile bazı partililerle birlikte 24 Eylül’de Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine giderek temaslara başlanıldığını belirtti. Heyetin İstanbul ile Adana’daki bazı belediyelerden tarafından oluşturulan 10 tır dolusu yardımı bölgeye ulaştırdığını belirten Ağbaba, Kobani Başkanı Enver Müslim ve PYD Eşbaşkanı Asiye Abdullah gibi kentin idarecileri ile görüşme imkanı bulduklarını anlattı. Ağbaba, bölgeyi ziyaretlerinin ardından hazırladıkları rapora ilişkin bilgiler verdi.

Terör örgütü IŞİD tehdidi nedeniyle 15-16 Eylül tarihlerinde sığınmacıların Türkiye’ye akın ettiğini vurgulayan Ağbaba, "İlk saatlerde girişlerine izin verilmeyen sığınmacılar iç ve dış kamuoyu baskısı nedeniyle içeri alınmıştır. Gelenlerin sayıları bilinmemektedir. Suruç Kaymakamı heyetimize gelen insan sayısını 150 bini aşkın kişi olarak açıklamıştır. Bu kişilerin adlarının tek tek kaydedildiğini söylemiştir. Oysa Suruç Belediye Eşbaşkanı ise gelen insan sayısının abartılmış olduğunu, Suruç veya etraf şehirlerde yüz binlerce insanın görülmediğini, hükümetin Kobani’nin boşaldığı yönünde bir algı oluşturduğunu söylemiştir. Suruç Kaymakamı göçzedelerin ‘IŞİD’ten kaçtığını’ söylemiş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin mükemmel bir insani yardım yaptığını, kriz anından beri AFAD ve diğer tüm örgütleriyle devrede olduğunu ileri sürmüştür. Suruç Belediye Eşbaşkanı ise Kobani’de olanların Türkiye Hükümetinin izlediği politikalardan ayırt edilemeyeceğini belirtmiştir. Kobani’ye dönük saldırıların IŞİD’i destekleyen AKP’nin bir eseri olduğunu düşündüklerini söylemiştir. Bu konuda Kobani Kanton Başbakanı Enver Müslim ve Asiye Abdullah da Türkiye hükümetinin sorumluluğunu vurgulayan sözler etmişlerdir."

Mültecilerin Suruç Süleyman Şah Parkı ve Şanlıurfa’daki yatılı bölge okullarına yerleştirildiğini bildiren Ağbaba, "Her iki noktada sadece yüzlerle ifade edilebilecek insan bir arada görülmüştür. Bu durumda 150 bin kişinin nerede olduğu hükümet açısından bir soru işaretidir. Göçzedelerin kaldıkları yerler sağlıksız, koşullar sıhhi olmaktan uzaktır. Günde iki defa çorba ve makarnadan oluşan yemek verilmektedir. Sabun başta olmak üzere temizlik malzemesi sıkıntısı vardır. Şanlıurfa halkı gönüllü olarak göçzedelerin sıkıntılarına ortak olmuştur. Göçzedelerin önemli bir kısmı hayvan ve otomobilleri sınırdan alınmadığı için kabul noktasında günlerdir beklemektedir. Türkiye’nin her yerinden getirilen TOMA, panzer ve askeri araçlarla Suruç’un etrafının kuşatıldığını, gösteri, yürüyüş, basın açıklaması gibi demokratik etkinliklerin askıya alındığını, Suruç’ta resmi olmayan bir “savaş hali”nin ilân edildiğini gözlemlemiş bulunmaktayız." dedi.

Veli Ağbaba, son 10 günde Kobani’de yaşayan 35 kişinin IŞİD saldırılarında öldüğünü, 135 kişinin ise yaralandığınınn bildirildiğini aktardı. Tıbbi ve insani yardımların acilen artırılması gerektiğinin altını çizen Ağbaba, “Savaş mesai saati dışında da devam etmektedir. Asıl çatışma ve saldırılar ve doğal olarak yaralanma ve ölümler gece olmaktadır. Mürşitpınar sınır kapısında ambulans saat 18:00’e kadar duruyor. Gece ambulans yok. Gece yaralanan insanlar sabaha kadar bekletiliyor. Kobani'de tıbbi anlamda, ilaç, sargı bezi, alçı ihtiyacı var. Konaklanan çadırlarda ishal ve göz ağrısı şikâyetleri yaygındır. Hemen her çocuğun yüzünde yara ve kabarıklık mevcuttur.” diye konuştu.

Tampon bölge oluşturmak tezine son verilmesi gerektiğini vurgulayan Ağbaba, "Kobani halkı heyetimize tampon bölgenin kendilerine karşı düşünüldüğünü belirtmiştir. Tampon Bölge planının Suriye rejimine ve Kürtlere karşı düşünüldüğü heyetimiz yönünden tartışmasızdır. Zira IŞİD’in elinde uçak ve helikopter olmadığı bilindiğine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘uçuşa yasak bölge’ savunması hedefin kimler olduğunu yeterince açıkça ortaya koymaktadır. Hedef Suriye, Esad muhaliflerini eğitecek bir harekât alanı ve Kürtlerin denetim altında tutulmasıdır.
AFAD’ın çalışmaları saygı duyulacak nitelikte olduğu halde yetersizdir. AFAD yetkililerinin kendileri de yeterli personel bulunmadığını belirtmişlerdir. Bölgede bir başıboşluk söz konusudur. Sınırdan geçen insanlar ne yapacaklarını bilememekte ve öylece beklemektedirler." ifadelerini kullandı.