HDP Eşbaşkanı Figen Yüksekdağ, çözüm sürecinde muhatabın kim olduğunu sorarak "Davutoğlu mu yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan mı muhatap? Önce bunu bilelim." dedi. Çözüm sürecinin çok tehlikeli bir aşamadan geçtiğini, çok büyük bir badire atlattığını vurgulayan Yüksekdağ, "Biz artık sözleri ve bu sözlerle oyalamayı değil, gerçeği ve somut politikanın ta kendisini istiyoruz." ifadelerini kullandı.

Partisinin Meclis Grup toplantısında konuşan Yüksekdağ, Kobani ve Türkiye'deki olaylarda ölenleri anarak sözlerine başladı. Kobani'deki gelişmeleri değerlendiren Yüksekdağ, iktidar ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tutumunu eleştirdi. Kobani'nin bölgesel ve tarihsel varlığını öz savunma gücüyle, çok güçlü bir şekilde ortaya koyup ilan ettiğini dile getiren Yüksekdağ, HDP'ye yönelik eleştirileri hatırlatarak "Yavuz hırsız ev sahibini haksız çıkarırmış." ifadelerini kullandı.

"BU ADIMI ATMAK İÇİN 48 İNSANIN ÖLMESİNİ Mİ BEKLEDİNİZ?"

Yüksekdağ, "Hükümet BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olmak için kapıda bekliyor, ama seçilemiyor. İtibarı yere çakılmıştır." dedi. İktidarın bir marjinal bir siyaset izlemeye başladığını belirten Yüksekdağ, iktidarın muhalif kesimleri marjinal ilan etmekte üzerine olmadığını ifade etti. "Ama bugün Türkiye hükümeti dünyanın ve bölgenin marjinali oldu." diyen Yüksekdağ, hükümetin kendi halkına karşı marjinal hale geldiğine dikkat çekti. Yüksekdağ, "Bu siyaset için güvenlikli bir alan yoktur. Savaş ve gerilim siyasetiyle hiçbir kale ve hiçbir perçinlenmiş duvar koruyamaz, daha fazla marjinal hale getirir." diye konuştu.

Başbakanın Suruç ile Kobani'nin ayrı olmadığını söyleme aymazlığını gösterdiğini dile getiren Yüksekdağ, şimdiye kadar kendilerinin de bunu anlatmaya çalıştıklarını ama anlamadıklarını ifade etti. Türkiye'nin Peşmerge geçişine izin vermesi konusuna da değinen Yüksekdağ, görüşmelerde Kobani'nin yalnızlaştırılmamasını istediklerini vurguladı. 6 Ekim gününe kadar, bütün çabalarına rağmen hükümetin bugün atılacak denilen adımı atmadığını dile getiren Yüksekdağ, "Bu adımı atmak için 48 insanın ölmesini mi beklediniz? Bunun akıl, vicdan, ahlakla açıklanacak hiçbir tarafı yok." diye konuştu.

"BİZ ÖLEREK SİYASET YAPIYORUZ"

HDP'yi ölümlerden sorumlu tutma aymazlığının gösterildiğini belirten Yüksekdağ, çözüm süreci döneminde onca acıya rağmen barış dediklerini ve ölüm üzerinden siyaset yapmanın kendi tarzları olmadığını söyledi. Ölüm üzerinden siyaseti Davutoğlu ve Erdoğan'ın yaptığını dile getiren Yüksekdağ, "Biz ölerek siyaset yapıyoruz, ölerek." ifadelerini kullandı.

"Hükümet, partimize karşı yalan ve çarpıtmaya dayalı öyle bir tablo oluşturdu ki gerçeği açığa çıkartmak için de mücadele ediyoruz." diyen Yüksekdağ, partilerinin hedef tahtasına oturtarak mamur olunamayacağını bunun ancak onları çöküşe götüreceğini söyledi. Tek bir kamu görevlisi hakkında tek bir soruşturma bile yokken çoğu partili 2 bine yakın kişinin, gözaltına alındığını ifade etti.

"FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER YENİDEN HORTLADI"

Faili meçhul cinayetlerin yeniden hortladığını, yeniden hortlatıldığını dile getiren Yüksekdağ, "Hani eski Türkiye'de kalmıştı. Yeni Türkiye'ymiş." diye konuştu. Adana'da öldürülen gazete dağıtıcısını vuran kişinin maskesinin indirilmesini isteyen Yüksekdağ, Davutoğlu'nun maskenin ne kadar kötü olduğundan bahsettiğini kaydetti. Maskeli faşizm hortladığını, hükümetin bunları bıraktığını HDP ile uğraştığını kaydetti.

Çözüm sürecine de değinen Yüksekdağ, net ve somut adımların atılmasının artık kritik olduğunu söyledi. Çözüm sürecinin çok tehlikeli bir aşamadan geçtiğini, çok büyük bir badire atlattığını vurgulayan Yüksekdağ, "Biz artık sözleri ve bu sözlerle oyalamayı değil, gerçeği ve somut politikanın ta kendisini istiyoruz. Akil İnsanlar toplantısı yapıldı. Peki Akil İnsanların ilk çalışmasında hazırlanan raporlar ne oldu? Akil İnsanlar size yol haritasının somut noktaları olacak tasarılar sundu. Sayın Öcalan yol haritası sundu. Hiçbir şey yapmadınız. Hükümet sürecin deyim yerindeyse ekmeğini yemeye devam ediyor, ama somut adım atmıyor. Taslak da taslak." dedi.

"YOL TEMİZLİĞİ TASTAMAM DEMOKRATİKLEŞMEDİR"

"Gerilim, çatışma, savaş dili ve siyaseti. Baskı politikalarının perçinlenmesi. Yol temizliğinden bunu mu anlıyorsunuz?" diye soran Yüksekdağ, yol temizliğinin tastamam da demokratikleşme olduğunu ifade etti. Barışın bir temenni değil, bir çatışmasızlık değil, toplumsal bir olgu, toplumla demokrasi temelinde bir araya gelmek olduğuna dikkat çekti. Hükümetin en başta siyasi ezberini, zihniyetini değiştirmesi gerektiğinin altını çizen Yüksekdağ, önce demokrasinin getirilmesi gerektiğini ifade etti.

Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Abdullah Öcalan'ın yeni bir yere nakli konusundaki açıklamalarını sert sözlerle eleştirdi. Çözüm sürecinde muhatabın kim olduğunu soran Yüksekdağ, Davutoğlu mu yoksa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mı muhatap mı olduğunu söyledi. Çözüm sürecinin gerçek sorunlarıyla ilgilenilmesi gerektiğini vurgulayan Yüksekdağ, bu memlekette barışın tesis edilmesini istedi. Öcalan'ın bir villa istemediğini dile getiren Yüksekdağ, villanın iktidarın siyasetçilerine yakıştığını söyledi. Çözüm ve barış istediklerini, bunun akamete uğratılmamasını istediklerini belirten Yüksekdağ, demokratikleşme ve özgürlüklerin genişletilmesini destekleyeceklerini kaydetti.