CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “OHAL kararnameleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi devre dışı bırakılmış, iradesi açıkça istismar edilmiştir" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı görüşmeleri kapsamında Genel Kurulda konuştu. Hükümeti uyardıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Hükümet uyarıların hiçbirisini dikkate almamıştır. Sorumlu bu arkada gördüğünüz hükümettir ve daha önceki hükümetlerdir. Bunların sorumluluğunu tartışmadan en dipteki adamla uğraşıyoruz, öğretmenle uğraşıyor, erle, erbaşla uğraşıyor ya komutanlar, ya bu işe yol açanlar, ya siyasi kolları? Onlara tek kelime yok, onlar sadece ‘biz aldatıldık’ diyorlar. Aldatıldıysan olmaz kardeşim, aldatıldıysan namusunla, şerefinle çekilirsin köşeye. Bu işin siyasi sorumlusu kim? Bu parlamento ne yapıyor? Bu parlamentonun işlevi ne? Yeri geldiği zaman mangalda kül bırakmıyoruz. Türkiye’yi adım adım darbeye götürenler hakkında bir şey yapmayacak mısınız? Elinizi vicdanınıza koymayacak mısınız? İntikam duygusuyla yürütülüyor bütün operasyonlar. Bu ülkede birilerinin kalkıp yüreklice demokrasiyi savunması lazım, birinin de kalkıp bu ülkede insanların hakkını savunması lazım” diye konuştu.

Adil Öksüz olayı
Adil Öksüz olayına da değinen Kılıçdaroğlu, “Darbe sonrası Adil Öksüz olayı, hiç merak etmiyorsunuz kim bu Adil Öksüz? Adil Öksüz önce derler Kazan kırsalında yakalandı, Adil Öksüz Akıncılar Üssü’nde yakalanmıştır. Herkesin eline ters kelepçe vurulurken, Adil Öksüz’ün eline kelepçe vurulmaz. Adil Öksüz’ün iki telefonu vardır, Adil Öksüz telefonla konuşur, kimse telefonu kullanamazsın demez. Adil Öksüz’ün elinde GPS cihazı vardır, yön bulma cihazı vardır, bunu saklamak ister, gider bulunur ve tutanaklara geçirir. Son üç tutanak tutulur, her tutanak birbirinden farklıdır. ‘Niye geldin buraya?’, ‘Kazan’da arsa bakmaya geldim.’ Kaç kişi söylüyor bunu? Üç kişi. Kazan’da arsa bakmaya geldim diyenlerden ikisi tutuklanır, diğerleriyle beraber Adil Öksüz GPS cihazı, telefonlarıyla beraber serbest bırakılır. Herkesin eli kelepçelenirken bu beyefendi neden kelepçelenmiyor? Üstelik bunun cemaate yakın olduğu devletin arşivlerinde de var. Kaç sefer gidip geldiği de var. Şu sorunun cevabını hükümetten çok açık ve net öğrenmek istiyorum; sizin darbeden önceden haberiniz var mıydı yok muydu? Daha önce bu soruyu sorduk ama cevabını alamadık, cevabını alamadığım için ben bunun cevabını merak ediyorum. Adil Öksüz sıradan bir insan değildir. Adil Öksüz gariban bir adam değildir. Adil Öksüz eğer Akıncılar Üssü’nde darbeyi yönetiyorsa sıradan bir insan değildir, kontrollü bir insandır” ifadelerini kullandı.

OHAL uygulamaları
OHAL sonrası darbe fırsatçılığı yapıldığını öne süren Kılıçdaroğlu, “OHAL istismar ediliyor. TBMM’nin Saygıdeğer Başkanı, darbe gecesi parlamentoyu terk etmemesi, parlamentoda durması, mücadelesini yürütmesi saygıya değerdir. Hazineye ait taşınmaz malların değerlendirilmesi, Kamu İhale Yasası’nda yapılan değişiklik, Bankacılık Kanunu’nda yapılan değişiklik, işsizlik sigortasında yapılan değişiklik, Türkiye Kalkınma Bankası Kanunu’nda yapılan değişiklik, Sendikalar Kanunu’nda, Toplu Sözleşme Kanunu’nda yapılan değişikliğin ne işi var bunların? Bu parlamentonun iradesini gasp etmek değil midir? Ben itiraz ediyorum, siz niye itiraz etmiyorsunuz? Sana verilen yetki darbeyle mücadele et, terörle mücadele et, onun önlemini al. Maarif Vakfı’nı, üniversitede rektör seçiminin, bunların darbeyle ne ilgisi var? O Meclisin görevidir. Eğer bir organ parlamentonun görevini suistimal ediyorsa, yetkisini kullanıyorsa önce Meclis Başkanı’nın yürütme organını uyarması lazım. Davul burada ama tokmak yok burada. Davul burada, atın diyorlar imzaları hep beraber imza atılıyor. Tıpkı sizin daha Anayasa değişiklik metnini görmeden oturup boş kağıda imza atmanız gibi. İstirhamım, parlamentonun itibarına hep birlikte sahip çıkalım. Bunun iktidarı muhalefeti yok, bu parlamento hepimizin parlamentosu. Burada hepimiz özgürce konuşmalıyız, özgürce yazmalıyız, özgürce çizmeliyiz, düşüncelerimizi ifade etmeliyiz. Eğer yürütme organı benim görevimi alırsa benim elimden, benim yetki alanıma müdahale eder ve ben sessiz kalırsam halka hesabını veremem. Bir karşı darbe yaşadık, OHAL uygulamalarıyla bir darbe girişiminden geçildi ve Türkiye bir karşı darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. Diyeceksiniz ki ‘bunu kim söyledi?’ Sayın Cumhurbaşkanı söyledi. ’Halk darbeyi karşı darbeye dönüştürdü’ dedi. Halk ne yaptı Allah aşkına? Halk Kanun Hükmünde Kararname mi çıkardı? Her şeyin faturasını bir yere çıkarmak gibi bir alışkanlık var. Kanun Hükmünde Kararnameleri siz çıkarıyorsunuz, niye bütün haksızlıkları, hukuksuzlukları halkın sırtına yıkıyorsunuz?” dedi.

“OHAL kararnameleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi devre dışı bırakılmış, iradesi açıkça istismar edilmiştir"
Kılıçdaroğlu, 12 madde halinde bugünkü noktaya nasıl gelindiğini belirterek şunları kaydetti:
“OHAL kararnameleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi devre dışı bırakılmış, iradesi açıkça istismar edilmiştir. Buna başta TBMM Başkanı göz yummuş, uyarı dahi yapma gereğini duymamıştır. Bu süreçte kolektif suç oluşturulmuş, açıkça evrensel hukuk kuralları çiğnenmiş, Türkiye’nin itibarıyla oynanmıştır. OHAL ile muhalif medya susturulmak istenmiş, gazeteler, televizyonlar, radyolar kapatılmış, hapishanelerinde 146 gazeteci ile Türkiye dünyada kara listeye alınmıştır. Mehmet Dişli’yi siz orada tutarken hiçbir suçunuz yok, adam yazı yazdı diye alıyorsunuz içeri atıyorsunuz. Hukukta çifte standart olmaz. 12 Eylül döneminde Kenan Evren ve arkadaşlarının dahi aklına gelmeyen, cesaret edemedikleri hukuk dışı uygulamalara başvurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez hükümet Birleşmiş Milletlere başvurarak OHAL uygulamasıyla ilgili adil yargılamayı rafa kaldırdığını, tutulanlara insanca davranmayacağını bütün dünyaya resmen duyurmuştur. Darbe girişiminde bulunanlarla mücadele hukuk zemininden çıkmış, adeta bir kişinin kin ve öfke nöbetlerine teslim edilmiştir. İş dünyası, sivil toplum örgütleri, sendikalar konuşamaz noktaya getirilmiş, dünyada karşı darbe algısı giderek güçlenir hale gelmiştir. Bilim üretim alanı olan üniversiteler susturulmuş, darbe girişimi ile hiçbir ilgisi olmayan yüzlerce akademisyen ya hapse atılmış ya da görevlerine son verilmiştir. Oluşturulan atmosfer nedeniyle suçlu suçsuz demeden, araştırmadan hakim her önüne geleni tutuklamıştır. Şu anda Türkiye’de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur. Türkiye şu anda bir hukuk devleti olmaktan çıkmıştır. Hukukun üstünlüğü kuralı çalışmamaktadır, Türkiye bir istihbarat devletine dönüşmüştür. Güçler ayrılığı ilkesi fiilen çalışmamaktadır. Devlette ve sağlıklı bir demokraside olması gereken denge ve denetleme çalışmamaktadır. Yetkilerin tek elde toplanması gerçeği Türkiye’ye ve demokrasimize zarar vermektedir.”

Dış politika
Dış politikada ise tam bir felaket olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Türkiye Cumhuriyeti kendi tarihinde dış politikada en ağır yenilgiyi yaşamıştır. İtibarı dünyada sıfırdır. Bize saygı duyan kim kaldı? ‘Gücümüzü test etmeye kimse kalkmasın’, ne kadar güzel. En sonunda Orta Doğu’nun kabile şeyhleri bile bizim gücümüzü test ettiler ve çok ağır ifadeler kullandılar Türkiye Cumhuriyeti ile ilgili. Mavi Marmara İsrail ile anlaşma yaptık. Bu anlaşmayı hepiniz gördünüz, Türkçe metnin içinde bir İngilizce sözcük var. Niye İngilizce yazıldı diye hiç merak ettiniz mi? Çünkü bu İngilizce sözcük lütuf anlamına geliyor. 20 milyon doları lütuf olarak vereceğim diyor, tazminat olarak değil. Bu sizin ağırınıza gitmiyor mu? Benim ağırıma gidiyor. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler lütfu tazminat diye gösteriyorlar, para alıyorlar. İsrail dik duruyor, tazminat vermem diyor, davalardan vazgeçeceksin diyor, daha sonra bir mağdur dava açar kazanırsa onu da sen yükleneceksin diyor. Ayrıca yetmez bizim petrolümüz, doğalgazımız sizin üzerinizden gidecek diyor. Bu bir teslimiyettir. Bu kadar ağır bir teslimiyeti Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kimse yaşamamıştır. Üç milyon mülteciye bakıyoruz, hani gidecektik cuma namazı kılacaktık? Ne oldu? Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırmak zorunda kaldık. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, ‘Kimse gücümüzü test etmesin’, Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırmak zorunda kalıyoruz. Herkes anayasal sınırlar içinde olsa emin olun bu ülke güzel yönetilir” şeklinde konuştu.