CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Rasim Ozan Kütahyalı’nın Boşnaklarla ilgili sözlerine ilişkin, "Geçenlerde birisi göçmenler için çok ağır bir ifade kullandı. Bütün göçmenleri derinden yaraladı. Onlar ortak bir duyuru hazırladılar. Ben buradan ister Türkiye’de olsun, ister Bosna’da olsun, Arnavutluk’ta olsun, Yunanistan’da, Bulgaristan’da olsun bütün göçmen kardeşlerime ve oradaki bütün soydaşlarımıza CHP grubundan selam, sevgi ve dostluklarımızı gönderiyorum. Sizin yanınızdayız sonuna kadar" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP Emek Büroları tarafından düzenlenen Taşeron İşçiler Çalıştayına değinerek, "Taşeron işçiler görünmeyen, hak aramaktan çekinen işçilerdir. İş güvenliği olmayan arkadaşlarımızdır. Yargıda haklarını arayamayan insanlardır. Bunlar işten atıldıklarında yargıya başvurup mahkeme masraflarını karşılayamayan insanlardır. Bu insanlara öteden beri sahip çıkan tek bir parti var o da CHP. Bütün taşeron işçisi kardeşlerime sesleniyorum. Sizin davanıza kadro alıncaya kadar sonuna kadar sahip çıkacağız. Hiç kimse sahip çıkmasa biz sahip çıkacağız. Bu kurultayı da bu gerekçe ile yaptık. Türk-İş’e, Hak-İş’e, DİSK’e sevgilerimizi saygılarımızı gönderiyoruz, taşeron işçilere bizimle birlikte sahip çıktıkları için" diye konuştu.

Taşeron işçiliğin modern kölelik düzeni anlamına geldiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Taşeron işçilik sistemi çalışma yaşamını kuralsızlaştırmaktadır. Bütün yetkiler bir kişide. Burada da bütün yetkiler taşeronda. Yaşanan sistem, bugün yaşadığımız siyasal sistemin pek de dışında olan bir sistem değil. Taşeron işçiler işin en ağırını yapmakta ama asgari ücretin ötesine geçemiyorlar. Asgari ücret üzerinden para ödeniyor ama o paranın bir kısmı sonra taşeron tarafından tahsil ediliyor. Biz bu gerçeği de biliyoruz. İş kazasında ölen işçilerin büyük bir kısmı taşeron işçilerdir. Kamuda çalışan taşeron işçiler yıllardır kadro vaadi ile oyalanmakta ve adım atılmamakta" ifadelerini kullandı.

"Son taşeron işçi kadro alıncaya kadar mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz"

Son taşeron işçi kadro alıncaya kadar mücadelelerinin devam edeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Kadro verilirken kişinin kimliğine, inancına, yaşam tarzına, siyasi görüşüne bakarak kadro verilmeyecek. Görüşü, kimliği ne olursa olsun taşeron işçisi olarak çalışıyorsa kadro almayı hak ediyor demektir. Aylardır çalışma yapıyorlar kadro nasıl vereceğiz. Bir taraftan size kadro vereceğiz diye çalışma yapıyorlar. Öbür taraftan da kamu kurumlarına genelge gönderiyorlar. Taşeron işçilik sözleşmesini 3 yıllık yapın diye. Kaldırmayacağız demek bu. Siz kanar mısınız? Hiçbir taşeron işçisi kanmaz. Sandık gelecek, bekledim kadro vermedin, şimdi ben hakkımı arıyorum diyeceksiniz" değerlendirmesinde bulundu.

"Asgari ücret önümüzdeki dönemde en az net 2 bin lira olmalı"

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Asgari ücret net 2 bin lira olmalı dedim. Diyecekler ki 2 bin lira asgari ücret olur mu net? Evet olur. Asgari ücret vergiden muaf olur. Zaten otomatikman 2 bin lira yapıyor o zaman. Söylediğimiz sözün hangi gerekçe ile söylendiğini bütün asgari ücretliler bilsinler. Asgari ücret tespit komisyonunda görüşülecek. Asgari ücret önümüzdeki dönemde en az net 2 bin lira olmalı. 2 bin lira yüksek. Buna karşı çıkanlara şu teklifi yapıyorum: Ayda bin 400 lira verelim sadece bir ay ve bin 400 lirayla geçin diyelim. Asgari ücretli net 2 bin lirayı alacak. Faiz lobilerine para buluyorsun. 15 yılda bir avuç yurt dışındaki faiz lobisine 145 milyar dolar para verdiler. İçeride de bir grup faiz lobisine para ödediler. 620 milyar lira. Onlara da para buluyorsun. Nereden buluyorsun parayı? Asgari ücretliden vergi alıyorsun. Biz faiz lobisinden alacağız, ranttan alacağız, asgari ücretliye vereceğiz."

"Hangi FETÖ ile mücadele ediyorsunuz?"

Gücünü saraydan alan bir yargının yargı olmadığını, sarayın kölesi olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Bu yargıçlar bu ülkeye hakkı, hukuku ve adaleti getiremezler. FETÖ ile mücadele ediyoruz diyorlar. Hangi FETÖ ile mücadele ediyorsunuz? Gazeteciler, milletvekilleri, öğretim üyeleri, askeri öğrenciler hapiste. Asıl darbe girişiminde bulunanlar hepsi keyif içinde yaşıyor. Ağan varsa tamam, paran varsa tamam bir de kayınpeder varsa hiçbir sorun yok. Bunların bir de yandaşları var. Kanal kanal gezerler. Oturur sabahtan akşama kadar bütün kanallarda, "Şu CHP var ya, Kılıçdaroğlu doğmadan önce bilmem ne olmuş." Ne yapayım kardeşim? AK Parti’nin milletvekilleri konuşmaz, bunlar konuşurlar" dedi.

"Geçenlerde birisi göçmenler için çok ağır bir ifade kullandı"

"Geçenlerde birisi göçmenler için çok ağır bir ifade kullandı" diyen Kılıçdaroğlu, "Bütün göçmenleri derinden yaraladı. Onlar ortak bir duyuru hazırladılar. Ben buradan ister Türkiye’de olsun, ister Bosna’da olsun, Arnavutluk’ta olsun, Yunanistan’da, Bulgaristan’da olsun bütün göçmen kardeşlerime ve oradaki bütün soydaşlarımıza CHP grubundan selam, sevgi ve dostluklarımızı gönderiyorum. Sizin yanınızdayız sonuna kadar. Onlara Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü ile seslenmek istiyorum; ‘Muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani "Düşmanla sonuna kadar dövüşenler" çekilen ordunun ri’cat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir. Muhacirler kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır’” açıklamasında bulundu.

"AK Parti grubunun bu önergeyi reddetmesi başlı başına bir ayıp"

Cennet belgeleri ile ilgili Başbakan Binali Yıldırım’ın "Buradan davet ediyorum her türlü soruşturma yapılabilir, çocuklarımın dokunulmazlığı yok" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ben de gayet güzel Binali Yıldırım’a teşekkür ettim. Bir araştırma önergesi vereceğiz, önce araştıralım dedik. Grup başkan vekili arkadaşlarımız birer araştırma önergesi verdiler ama bu araştırma önergesi AK Parti milletvekillerinin oyları ile reddedildi. Ben Binali Yıldırım’a sesleniyorum; AK Parti grubunun bu önergeyi reddetmesi sizin iradenizle mi, yoksa sarayın iradesi ile mi? Bunu öğrenmek istiyorum. Ben sarayın iradesi ile olduğu kanısındayım. Binali Yıldırım eğer bir şey söylerse o sözünde durur diye düşünüyorum. AK Parti grubunun bu önergeyi reddetmesi başlı başına bir ayıp" değerlendirmesinde bulundu.

"Sen misin yerli ve milli, ben miyim yerli ve milli?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Yastık altında dövizi olan kardeşlerim bu paraları altına ve Türk lirasına yatırın. Milliyiz, yerliyiz biz" ifadelerine değinen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Ben Çorlu’da açılışta bir konuşma yaptım. Şu soruyu Erdoğan’a sordum. Dedim ki, ’Senin çocuklarının yurt dışı hesaplarına gönderdiği milyonlarca dolar para var mı? Çocuklarının, eniştenin, dünürünün, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün, yurt dışında, vergi cennetinde bir şirkete milyonlarca dolar para gönderdiklerini biliyor muydun?’ Bunun cevabını bekliyorum. 80 milyonun önünde soruyorum, sen misin yerli ve milli, ben miyim yerli ve milli? Benim çocuklarımın, dünürümün, 7 göbek sülalemin 1 dolar hesabını bulursan gel bana söyle. Yerli ve milliysen bunun cevabını bana vereceksin. İstediğin kadar CHP de, ey Kılıçdaroğlu de, sen öyle yerli milli falan bırak bu ayakları. Senin kaç milyon dolar paran var? Çıkar bakalım. Bu paralar nerelerde? Bir de bağırıyor; ’Vay efendim. Faiz lobisine çalışıyorsunuz’ diyor, kızıyor. Kime söylüyor? CHP diyecek ama CHP iktidarda değil, kim yönetiyor peki bu ülkeyi. Öyle anlaşılıyor ki memleketi Fransızlar yönetiyor bizim haberimiz yok. Öyle yönetiyorsun ki kızdığın adamı atın içeri diyorsun atıyorlar. Sen faizi bilinçli olarak indirmiyorsun. Çıkar bir Kanun Hükmünde Kararname faiz sıfır olmuştur de. Merkez Bankası’ndan şikayet ediyor. Atamayı sen yaptın senin imzan var. Trump’ın imzası mı var bunun altında? Yok. Niye şikayet ediyorsun. Sen masum bir adam değilsin. Bak dolar aldı başını gidiyor. Bakan açıklama yapıyor, ’Cam filminde hedef yasağı kaldırmak’ diyor. Yasağı getiren sizsiniz. Kaldıracak olan da sizsiniz. Anlamak gerçekten mümkün değil. Bütün ekonomik kararları bunlar alıyorlar. Faiz bunların yüzünden yükseliyor, dolar, avro aldı başını gidiyor. Millet kara kara düşünüyor."

"Rıza Sarraf için niye bu kadar düşünüyorsun?"

Rıza Sarraf ile ilgili Kılıçdaroğlu, "Sıra geldi Rıza Sarraf’a. Rıza Sarraf çok önemli bir adam. Cumhurbaşkanı gitti Amerika’ya Rıza Sarraf’ı bize verin, tık yok. Başbakan gitti tık yok, bakanlar gittiler, tık yok. Arkasından 2 sefer nota verdiler, ’Rıza Sarraf nerede?’ diye. Rıza Sarraf için niye bu kadar düşünüyorsun? Ben merak ediyorum, Kuzey Irak’ta bizim Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde bunlar nota verdiler mi? Vermediler. Veremezsin, niçin? Rıza Sarraf suç ortağı da onun için. Rıza Sarraf’ın devlet protokolünde yeri vardı. İkinci birisi daha var, Fesli Deli Kadir biliyorsunuz. O da devlet protokolünde yer alır. Kafasında bir fes sabahtan akşama kadar Atatürk’e her türlü hakareti yapardı. Bu aralar ne hikmetse hiç sesi çıkmıyor. Atatürkçü mü oldu acaba ne oldu bilmiyoruz Fesli Deli Kadir’i de merak ediyoruz. Eğer akılları olsaydı, devleti iyi yönetselerdi İran’ın yaptığını yaparlardı. İran Babek Zencani ile Rıza Sarraf’ı yargıladı, mahkum etti. Biz dosyanın üstünü kapattık. Çünkü siyasiler de ortaktı o yolsuzluk dosyalarına. Şimdi ağlıyorlar, bu bir milli davaymış. Hırsızlığın, yolsuzluğun milli olur mu? Biz neyin ne olduğunu gayet iyi biliyoruz" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ’Suriyeliler için 30 milyar dolar harcadık’ açıklamasını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"30 milyar doları Suriyeliler için nerede ne zaman harcadın? 30 milyar dolar nereye gitti. Kimse bilmiyor. Sevgili Erdoğan, umarım sorularımı anlamışsındır. Bu iki soruya senden açık ve net cevap bekliyorum. Gözlerinden öperim sevgili Erdoğan."