Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı ve Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, demokratikleşmenin çok partili seçimlerle eşitleştirilmesinin insan haklarının korunmasını engelleyebildiğini söyledi. Kuçuradi, "Şu anda demokratikleşmenin çok partili seçimlerle eşitleştirildiği, bunun sonucunda da gelişmekte olan birçok ülkede ‘her şey yapılabilir’ ilkesi ile hareket eden siyasal partilerin olabildiğince fazla oy almak ve iktidara sözüm ona demokratik yoldan gelebilmek için çoğu zaman onlara oy verenlerin hoşuna giden ama insan haklarına ve bu arada onlara oy verenlerin de insan haklarına zarar veren şeyler vadetmekten ve yapmaktan çekinmedikleri gözden kaçmıyor." dedi.

Bursa Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Felsefe Kongresi başladı. Prof. Dr. Mete Cengiz Kongre Merkezi'nde düzenlenen kongrede bu yıl demokrasi, felsefi yönden ele alınıyor. 25 Ekim'e kadar devam edecek Uluslararası Felsefe Kongresinin açılışına katılan konuşmacılar demokrasinin dünü ve bu günü konusunda değerlendirmelerde bulunuldu.

Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı ve Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, demokrasinin tarihsel süreci ve günümüzde nasıl anlaşıldığı şeklinde değerlendirmede bulundu. Demokrasinin tarihsel süreci ve yönetim biçimlerindeki yeri adına tarihsel bilgiler ışığında değinen Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, özellikle son zamanlarda demokrasi anlayışında belirgin sapmalar yaşandığını anlattı. Devletin elinde bulunduğu iktidarı kullanmak biçimine göre iki yönetim biçimi olduğunu belirten Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, özellikle Kant’ın demokrasi anlayışından örnekler sunarak, "Bunlar Cumhuriyetçilik ve despotizm. Cumhuriyetçilik yürütme kuvvetini yasama kuvvetinden ayırır. Despotizmse yasaları, yani kamu istemesini özel isteme olarak kullanır. Buna karşı olarak ta Kant şu sonucu çıkarır. Kelimenin temel anlamı ile demokrasi bir tür despotizmdir. Çünkü demokraside bütün yurttaşlar tek yurttaş hakkında, onun katılımı olmadan, ama gerektiğinde tek yurttaşa karşı kararlar alabilen bir yürütme kuvveti oluşturuyor. Öyle ki kararlar bütün halk tarafından alınıyor ama yine de bütün halk tarafından alınmış olmuyor. Bu da genel istemenin kendi ile aynı zamanda özgürlük ile de çeliştiği anlamına geliyor diyor Kant." şeklinde konuştu.

Demokrasinin 20. yüzyıl boyunca batı düşüncesinin ideallerinden birini oluşturduğunu belirten Prof. Dr. İoanna Kuçuradi, şöyle devam etti: "1990’ların başından beride demokratikleşme, insan hakları ve serbest pazar ve özelleştirme uluslararası topluluğun sloganları haline gelmiştir. Gelişmekte olan ülkelerde demokratikleşme ve serbest pazarın insan haklarını korumanın ana yolları olduğu görüşü de yaygın kabul görüyor. Ne var ki şu anda demokratikleşmenin çok partili seçimlerle eşitleştirildiği, bunun sonucunda da gelişmekte olan birçok ülkede ‘her şey yapılabilir’ ilkesi ile hareket eden siyasal partilerin olabildiğince fazla oy almak ve iktidara sözüm ona demokratik yoldan gelebilmek için çoğu zaman onlara oy verenlerin hoşuna giden ama insan haklarına ve bu arada onlara oy verenlerin de insan haklarına zarar veren şeyler vadetmekten ve yapmaktan çekinmedikleri gözden kaçmıyor. Birçok ülkede aynı şeyi görüyoruz. İşte demokratikleşmenin çok partili seçimlerle eşitleştirilmesi yani demokrasi kavramının yalnızca bir öğesine indirgenmesi bu tür demokrasilerin insan haklarının korunmasını engelleyebildiği olgusunun görünmesini zorlaştırıyor. Özellikle batı dünyasının bunu görmesini zorlaştırıyor. Seçimler olduğu yerde işler tamam, demokrasi var demektir diye sanılıyor. Çok partili seçimlere indirgenen demokrasi sivil toplumun yönetim biçimi olmasa gerek. Yani bir ülkede kamunun bütün yurttaşların insan hakları korunacak şekilde bir yönetim olması gerek. Olsa olsa siyasal partiler olarak organize olan bazı grupların iktidara gelmek için izlediği ve bu iktidarı taraflarını memnun eden, ama insan haklarını korumayan bazı uygulamaları meşru bir şekilde serbestçe geliştirmek için kullandıkları bir yol oluyor."

Hamburg Üniversitesi'nden katılan Prof. Dr. Norman Paech de halklar hakkına karşı insan hakları, halklar hukuku düzeninde insan haklarının değişen rolü üzerine bir sunum yaptı.