Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dış politikasını yazılı olarak değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, "Başbakanlık makamı için düşünülen Davutoğlu ülkemizi itibarsızlaştıran, yalnızlaştıran, savaşın eşiğine getiren ve bölgemizi ateş çemberine çeviren, liyakat, performans ve sağduyu ölçütlerinde sicili sıfır olan biridir.” dedi.
Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık makamına düşünülmesi için “Elbette tercih AKP’nindir.” diyen Faruk Loğoğlu, ancak konuyu AK Parti’nin iç meselesi olarak geçiştirmenin mümkün olmadığını, çünkü Türkiye’nin geleceğini ilgilendirdiğini söyledi.
Loğoğlu, “Zira ülkemizi itibarsızlaştıran, yalnızlaştıran, savaşın eşiğine getiren ve bölgemizi ateş çemberine çeviren Davutoğlu’nun liyakat, performans ve sağduyu ölçütlerinde sicili sıfırdır. Şimdi, Başbakan yapılarak adeta ödüllendirilmek istenmektedir. Bu olasılık, AKP iktidarının halkımızın çıkarlarına aykırı uygulamalarının artarak devam edeceğini ve denetimsiz iktidar gücüne sahip olmak uğruna ülkemizi daha da geriye götürmekte tereddüt duymadığını göstermektedir.” görüşünü belirtti.

“CUMHURİYET TARİHİNİN HAKKINDA EN FAZLA GENSORU VERİLEN DIŞİŞLERİ BAKANIDIR”

Davutoğlu’nun, Cumhuriyet tarihinde hakkında en çok (5) gensoru verilmiş bir Dışişleri Bakanı olduğuna işaret eden CHP’li Loğoğlu, şöyle devam etti:
“Sıradan bir insan için bile kendini sorgulama vesilesi olacak, her birinin gerekçesini vahim dış politika hatalarının oluşturduğu gensoruları “omuzlarında birer yıldız” olarak taşıyacağını garip bir kibirle söyleyebilecek kadar hesap vermekten kaçan bir kişidir. Cumhuriyet döneminin Dışişleri Bakanı olarak ülkemize en fazla zarar vermiş olan Davutoğlu’nun adının şimdi de Başbakanlık için geçiyor olması halkımızın aklını ve siyasi vicdanını hiçe saymaktır. Şöyle ki: Davutoğlu bölgesinde komşularınca tehdit olarak algılanan ve dünyada ciddiye alınmayan bir ülke haline getirerek Türkiye’yi yalnızlaştırmış ve itibarsızlaştırmıştır. Ülkemizi, korkunç vahşetiyle insanlığı dehşete düşüren terör örgütlerinin işbirlikçisi ve destek üssü haline getirmiş, Türkiye’yi bu örgütlerin yolgeçen hanına çevirmiş, uluslararası toplumda “korsan devlet” çağrışımlarına yol açan algılar oluşturmuştur. İzlediği kışkırtıcı, maceraperest ve öngörüsüz politikalarla Türkiye’yi arkası kesilmeyen ve yönetilemeyen bir sığınmacı akınıyla karşı karşıya bırakmış, bu insani noktada dahi ayırımcılık yaparak Türkmen soydaşlarımızı ve Ezidi kardeşlerimizi kaderleriyle baş başa bırakmıştır. Davutoğlu’nun sözlerine kanarak ülkemize gelenler perişan olmuş, toplumumuzda sığınmacılarla sürtüşmelerden kaynaklanan kaygı verici olaylar başlamış ve gerginliklere yol açılmıştır.”

“DAVUTOĞLU’NUN DIŞ POLİTİKASI ORTADOĞU HALKLARININ BAĞRINA BİR HANÇER GİBİ SAPLANMIŞTIR”

“Davutoğlu’nun dış politikası Ortadoğu’nun kadim kültürlerinin ve halklarının bağrına bir hançer gibi saplanmıştır.” diye sözlerini sürdüren Loğoğlu, “ Türkiye bugün Ortadoğu’da istenmeyen, dışlanan, vatandaşları tehdit edilen, gittikleri yerlerde kuşkuyla karşılanan, kabul görmeyen bir ülke konumundadır. Bütün komşu ve yakın ülkelerle sıcak çatışma potansiyelini de barındıran ciddi sorunlarımız vardır. “Sıfır sorundan”, bir diplomatımızın deyimiyle, ‘sırf sorun’ noktasına gelinmiştir. Türkiye, Ortadoğu barış sürecinde yoktur. Filistin davasında saf dışıdır ve rolü Hamas’ın hamisi ve sözcülüğüne indirgenmiştir. Arap ülkelerinin değişim ve dönüşümünde etkisi kalmamıştır. Mısır, Suriye ve İsrail’de büyükelçisi bulunmamaktadır. Bölgede İran ve Mısır’ın yükselişlerine seyirci kalmaktadır. Davutoğlu, Irak ve Suriye’nin parçalanma tehdidi karşısında tutarlı bir politikadan yoksun olduğu gibi, bu tehdidin Türkiye için ifade ettiği tehlikelerin de farkında değildir. Avrupa Birliği’ne katılım müzakereleri durma noktasındadır. Avrupa, Türkiye’deki iç siyasi gelişmelerden rahatsızdır. Davutoğlu yaptığı dış geziler ve telefon görüşmelerini aktif bir diplomasi faaliyetiymiş gibi göstererek sadece kendisini aldatmakta ve avutmaktadır. Dış politikada gayretkeşlik değil, alınan sonuçlar önemlidir. Dış politika, iç politikada gösteriş yapma basamağı değildir. Dış politikada başarı parmakla çağrılan bir Bakan olmak değil, parmakla gösterilen bir Bakan olmaktır.” açıklamasırı yaptı.

“VATANDAŞLARIMIZ 2,5 AYDIR IŞİD’İN ELİNDE REHİN”

Faruk Loğoğlu, en vahim olanın, Davutoğlu’nun rehine vatandaşlar konusunda sergilediği yetersizlik olduğuna işaret etti.
Başkonsolos dâhil Musul Başkonsolosluğu çalışanlarının IŞİD terör örgütünün elinde iki buçuk aydır rehin olduğunu hatırlatan Loğoğlu, sözlerini “Başında bulunduğu teşkilatın çalışanlarını özgürlüklerine kavuşturamayan, ülkenin dış ilişkilerini ve itibarını tanınmaz hale getiren, ülkesinin ve vatandaşlarının can güvenliğine sahip çıkamayan bir Dışişleri Bakanı hangi nitelik ve birikimiyle Başbakanlık için düşünülüyor olabilir? Diplomatlarına sahip çıkamayan bir Bakan ülkeyi hangi sıfatla yönetecektir?
AKP, Davutoğlu’nu Başbakan yaparsa kendi düşüşünü hızlandıracaktır. Bu, ülkemiz için çok da hayırlı bir sonuç olacaktır. Ancak sorun, Türk dış politikasını 5 yıldan kısa bir zamanda tam anlamıyla iflâsa sürüklemiş olan bir ‘siyasetçinin’ bu defa tüm ülke siyasetini yönetecek olması dolayısıyla sadece AKP rejiminin düşüşüyle sınırlı kalmayacağı ve ülkemize ve halkımıza daha kalıcı ve derin zararlar verecek olmasında yatmaktadır. Dış politika anlayışını ‘yurtta barış dünyada barış’ anlayışı üzerine kurmuş olan CHP, halkımızla doğruları ve sadece doğruları paylaşmaya devam edecektir.” şeklinde tamamladı.