CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, "Hükümet DEİK mevzuatında yaptığı baskın değişikliklerle iş dünyası üzerindeki kontrol ve baskısını artırdı. Bu suretle ekonominin günlük işleyişine daha fazla müdahale ederek, kendine yeni siyasi rant; yandaşlarına ise yeni ikbal kapıları açmanın peşinde olduğunu ortaya koydu." dedi.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na ilişkin son düzenlemeleri yazılı bir açıklama ile değerlendiren Öztrak, sivil toplum, katılımcı ve çoğulcu demokrasinin en büyük teminatı olduğuna dikkat çekti. Bu temellerin AKP iktidarı tarafından sistemli bir şekilde aşındırıldığını dile getiren Öztrak, farklılıkları zenginlik, çok sesliliği özgürlük olarak görmeyen, bundan korkan AKP zihniyetinin Türkiye’de çoğunlukçu ve keyfi bir yönetimi hakim kılmaya çalıştığını ifade etti.

"DENETİM, YILDIRMA ARACI OLDU"

Bu keyfiliğin ve otoriterleşmenin en fazla yaşandığı alanlardan birinin de ekonomi dünyası olduğunu belirten Öztrak, "İş dünyasının sağlıklı rekabet koşullarında faaliyet göstermesini sağlayacak düzenleyici ve denetleyici çerçeveler, bağımsız kurullar hızla zayıflatılmakta; işçilerimizin iş yaşamında güvenliğini sağlayacak düzenlemeler görmezden gelinmektedir. Bir yanda vergi ve sosyal güvenlik denetimlerinin tehdit ve yıldırma aracı olarak kullanılması, bazı iş adamları için yeni norm haline getirilirken; bazı iş adamlarının vergi ceza ve borçlarından kurtarılması için özel düzenlemeler yetmemekte adrese teslim düzenlemelerle af üstüne af çıkarılmaktadır. Bağımsız düzenleyici ve denetleyici kurumlara vesayet makamı olarak görülmekte, ekonomide kurallılık, şeffaflık ve hesap verebilirliğin altı oyulmaktadır." diye konuştu.

"HÜKÜMET DEİK’E EL KOYDU"

Öztrak, şöyle devam etti: "AKP iktidarında istişare mekanizmaları çalıştırılmamakta, 'ben yaptım oldu' anlayışı ekonomi ve devlet yönetimine hakim kılınmaktadır. Nitekim 2010 Anayasa referandumuna tatlandırıcı olarak kullanılan Ekonomik ve Sosyal Konsey 2009 Şubat ayından bu yana bir kez toplanmamıştır. Ekonomide keyfi yönetimi tesis etme stratejisi kapsamında atılan son adım ise 11 Eylül 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı torba kanundur. Bu torba kanunla sivil bir inisiyatifle iş dünyasının kurduğu Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’na (DEİK) devlet tarafından bir gecede el konulmuştur. 20 Eylül 2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelikle ise DEİK, Ekonomi Bakanının iki dudağına bakan bir kurum haline dönüştürülmüştür."

"OTORİTER ZİHNİYETİN YANSIMASI"

Yönetmelikle DEİK’in en yetkili organı olan Genel Kurul’a 25 üye doğrudan Ekonomi Bakanlığınca atanmakta olduğunu dile getiren Öztrak, "Ekonomi Bakanı istediği anda Genel Kurulu toplantıya çağırabilmektedir. Ayrıca Ekonomi Bakanı DEİK’in Yönetim Kurulu Başkanı’nı atamakta ve istediği anda görevden alabilmektedir. Bunun anlamı DEİK Yönetim Kurulu Başkanının Genel Kurul’a karşı değil Ekonomi Bakanı’na karşı sorumlu olmasıdır. Yine çıkarılan yönetmelikle Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi, Türkiye Sanayici ve İş Adamları Derneği, Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği ve Türkiye Müteahhitler Birliği’nin yıllık gelirlerinden yüzde 1’ine, Bakanlıkça el konulmaktadır. Bu kuruluşların bazılarının gelirlerinin gönüllü katılımlardan oluştuğu dikkate alınmaksızın yapılan bu düzenleme ve Torba Kanunla Ekonomi Bakanlığı’na verilen DEİK Bütçesini denetleme yetkisi, sivil toplumdan korkan otoriter zihniyetin yansımasıdır." şeklinde konuştu.

"YANDAŞA RANT, MUHALİFE ENGEL"

DEİK’te çalışan mevcut personelin işine bir gecede son verilmesinin de çalışanlara karşı bu hükümetin hiçbir saygısı olmadığını açıkça ortaya koymakta olduğunu ifade eden Öztrak, şunları söyledi: "Bu yapılanlar AKP iktidarı kendisine yeni rant, yandaşlarına ise yeni ikbal kapıları açmanın peşinde olduğunu göstermektedir. Hükümetin itimadına mazhar iş adamlarının veya kuruluşların yurtdışındaki ticari iş ve yatırımları kolaylaşırken, hükümetin hoşlanmadığı iş adamlarının veya kuruluşların iş ve yatırım yapmaları daha da güçleştirilecektir. Bu, AKP iktidarının bu güne kadar bu ülkede yaşanan tüm krizlerin ana nedeni olan ekonominin günlük işleyişine müdahale etme alışkanlığını acımasızca sürdüreceğini ortaya koymaktadır. AKP Hükümeti attığı bu adımlarla Türkiye’nin kalkınma, aş ve iş mücadelesine zarar vermekte, 2001 krizinden sonra ekonomiyi ayağa kaldıran çapaları birer birer kopararak, bizim gibi ekonomilerin aleyhine gelişen küresel iklimde ekonomiyi korunaksız bırakmaktadır. İş dünyası atılan bu adımlara sessiz kalmamalı ve giderek artan bu keyfi yönetim anlayışı karşısında sesini yükseltmekten çekinmemelidir."