Anne sütünün bebek için ideal bir besin olduğunu belirten Op.Dr. Betül Görgen, emziren kadınların daha sağlıklı olduğunu söyledi.

Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, “Bebeğinizi emzirmeye karar vermek sizin kişisel tercihinizdir. Pek çok tıbbi otorite ve dernek emzirmeyi kuvvetle önermekte ve desteklemektedir. Ama siz ve bebeğiniz özelsiniz bu karar da size bağlı olmalı. Emzirmenin anne ve bebek açısından faydalarına değineceğimiz bu yazı ,doğru karar vermenize yardımcı olabilir” dedi.

Bebeğin büyümek için ihtiyacı olan tüm vitaminin, proteinin ve yağların mükemmel bir karışımı olduğunu ifade eden Op. Dr. Görgen, “Anne sütü bebeğin virüs ve bakterilere karşı savaşmasına yardım edecek antikorlardan zengindir. Astım vb gibi alerjik hastalıklara yakalanma riskini azaltır. Özellikle ilk 6 ay anne sütüyle beslenen bebekler, kulak, solunum yolu ve sindirim sistemi enfeksiyonlarına daha az yakalanırlar. Hastane bakımına ve doktora daha az ihtiyaç duyarlar. Bazı çalışmalarda anne sütüyle beslenen bebeklerde zeka testlerinde daha yüksek skorlara rastlandığı bildirilmiştir. Anne sütü aynı zamanda bebeğin sağlıklı kilo almasına destek olur. Doğru zamanda olması gerektiği kadar kilo alırlar. Bu da aşırı kilolu bebek olma olasılığını azaltır. İleriki yaşamlarında obezite, diyabet gibi hastalıklara yakalanma olasılığı da azalır” diye konuştu.

“Emzirme, anne açısından da hem duygusal hem de fiziksel anlamda faydalıdır”

Süt yapımının aktif metabolik bir işlem olduğunu kaydeden Dr. Görgen, “Bu da günlük 200-500 ekstra kalori harcanması anlamına gelir. Bir biberon dolusu anne sütünün oluşması için harcanan kalori yaklaşık olarak bir saat bisiklete binmeye veya havuzda yüzmeye eş değerdir. Doğal olarak emziren anneler fazla kilolarını daha kolay ve çabuk verirler. Bu durum gebelik esnasında yüksek kan şekerine sahip olan anneler için çok daha önemlidir. Çünkü ideal vücut ağırlığına çabuk ulaşmak, hayatın ileri ki yıllarında kalıcı şeker hastalığına yakalanma olasılığını azaltır. Emziren kadınlarda kan şekeri seviyeleri daha düşük, HDL kolesterol seviyeleri daha yüksek seyreder. Tüm bunlar kardiyovasküler sistem hastalıkları açısından koruyucudur. Emziren annelerin ilerde kalp krizi geçirme olasılığı emzirmeyen hemcinslerine göre düşüktür. Anne sütündeki önemli elementlerden biri de kalsiyumdur. Yapılan çalışmalar emziren kadınlar da, emzirmenin bitmesinden sonra kemik dansitesinin kısa sürede gebelikteki seviyesine ulaştığını hatta geçtiğini göstermiştir. Bu da daha güçlü kemikler ve kemik erimesi riskinde azalma demektir. Meme başının emzirme sırasında uyarılması, rahim kasılmalarını artırır. Böylece rahim normal boyutuna daha çabuk döner. Rahim kasılmaları sayesinde ,doğum sonrası kan kaybı daha az olur. Böylece annede kansızlık ve buna bağlı halsizlik daha az görülür” ifadelerini kaydetti.

Pek çok çalışmanın emziren anneler de üreme sistemine ait kanserlerin daha az sıklıkta olduğunu doğruladığını vurgulayan Dr. Görgen, “6 ay -24 ay arası emziren kadınlarda yaşam boyu meme kanserine yakalanma riski yüzde 11-25 oranında azalmaktadır. Emzirme hissi eşsiz bir deneyimdir. Anne ve bebek arasındaki o inanılmaz bağın oluşumunu kolaylaştırır. Bu bağın kuvvetlenmesi anneyi hem duygusal hem fiziksel anlamda daha güçlü kılar. Endişe ve kaygılardan uzaklaştırır. Özgüvenli ve pozitif ruh hali sayesinde doğum sonrası depresyon sıklığı azalır, günlük hayata ve iş yaşamına dönüş daha kolay olur. Emzirme bebeğiniz için olduğu kadar sizin için de mükemmel bir armağandır. Emzirme eylemi oksitosin ve prolaktin hormonlarını doğal olarak düzenler bu sayede stres azalır ve anne bebek arasında pozitif duygular yoğunlaşır” açıklamalarında bulundu.

“Annenin kendine güveni artar”

Daha az ağlayan ve daha az hastalanan bebeğin annenin ve tüm ailenin daha sakin ve huzurlu olmasını sağladığına dikkat çeken Dr. Görgen, “Anne sütü daima temiz ve kullanıma hazır olduğu için, zaman ve para kaybınız olmaz. Rahatlıkla bebeğinizle seyahat edebilirsiniz ve gittiğiniz yer neresi olursa olsun bebeğinizin beslenmesi sizi endişelendirmez. Anne ve bebeğin cilt teması, aradaki bağları güçlendirir. Çocuğun ilerde sosyal ve davranışsal problemlerle daha az karşı karşıya kalmasını sağlar” şeklinde konuştu.