Türkiye’de her geçen yıl artan madde bağımlılığı sanılanında ötesinde tehlikeli bir boyuta ulaşmış durumda. Uyuşturucuyla mücadele kapsamında 2017’de kamu harcamaları 722 milyona ulaşırken, uyuşturucu ölümlerinde Türkiye, Avrupa birincisi oldu.

Türkiye’de bağımlılık oranının azaltılması amacıyla, Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu her 6 ayda bir 8 bakanın katılımıyla toplanıyor. Devlet kontrolünde uyuşturucuyla mücadele kapsamında hummalı çalışmalar yürütülmesine rağmen Türkiye’de bağımlı sayısı her geçen gün artarak raporlara yansıyor. Özellikle ailelerin ilgisizliğiyle başlayan, merak ve duygusal boşluk içerisindeki gençler, uyuşturucu tacirlerinin hedefi haline geliyor. Son zamanlarda kullanımı giderek artan sentetik uyuşturucuların ilk kullanımı dahi ölümle sonuçlanabiliyor. Türkiye’de de resmi rakamlara göre son 3 yılda bağımlı sayısı yüzde 20 artarak 1,5 milyona ulaştı. Emniyet yetkilileri eğitim ve tedavi sorunları çözülmedikçe mesafe alınamayacağına dikkat çekerken, uyuşturucu bağımlısı olarak tedavi gören en küçük hasta yaşının 13’e kadar düştüğü belirlendi. Diriliş Postası Gazetesi’ne konuşan madde bağımlıları, sönüp giden hayatlarının gelecek kuşaklara örnek olması amacıyla önemli uyarılarda bulundu.

TÜRKİYE’DE ÖLÜMLER NİYE DAHA FAZLA?

Avrupa’da daha yavaş öldüren bilinen klasik maddelerin kullanımının Türkiye’de daha fazla olduğuna dikkat çeken Diriliş Postası Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erem Şentürk, “Bazı Avrupa şehirlerinde yavaş öldüren madde kullanımı yasal bile. Örneğin sadece Amsterdam’da milyonlarca kişi tarafından tüketilen yavaş öldürücü zehirlerin toplam satışı Türkiye’nin 13 kat önünde bulunuyor. Türkiye ise bu klasik uyuşturucu ağına göz açtırmak istemiyor. Durum böyle olunca eğilimi olanlar İran’dan gelen ‘Doktor’ lakaplı imalatçıların öğrettiği ev yapımı hızlı öldüren ucuz maddelere yöneldi. Bu durumdan ‘Devlet, klasik yavaş öldürenleri serbest bıraksın ki hızlı öldürenlerin tüketimi azalsın’ sonucunu çıkaramayız elbette. Durum böyle olunca Türkiye’nin madde bağımlılığı konusunda verdiği mücadele de zorlaşıyor. Zehir tacirlerine karşı etkili tedbirler her eğilimde olduğu gibi bağımlıları da merdiven altına itince ani ölümlerin sayısı maalesef artmaktadır. Batı’da zehir sebepli ölüm sayısı ise zamana yayıldığı için ve kayıtlara ölüm sebebi olarak zehir yerine zehirin sebep olduğu organ yetmezliği gibi başka sebepler yazdırdığı için oradaki ölümler de bizden düşük görünüyor. Geçtiğimiz gün, 9 adamıyla birlikte yakalanan suç örgütü lideri İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti, zehir tehlikesinde buzdağının görünen ucu sadece. Bu konuda en sinsi tehlike Türkiye’de 5 liraya zehir imalatını öğreterek ölüm dağıtan İran ajanları. İran bu faaliyeti devlet politikası kapsamında düşmanla mücadele yöntemi olarak uyguluyor…” diye uyarıda bulundu.

ÖLECEKLERİNİ BİLE BİLE KULLANIYORLAR

Ailesinin kontrolünden çıkarak henüz 12 yaşındayken arkadaş çevresinin de etkisiyle sigara kullanılmaya başlandığına dikkat çeken E. Demir, “Sigara içmeye ilk kez 12 yaşındayken başladım. Arkadaş çevremin de etkisiyle henüz 15 yaşımdayken alkol kullanmaya başlayarak bağımlılıkla tanıştım. 17 yaşıma kadar bu şekilde devam ederken zehirle tanıştırıldım. İnsanın çevresi nasılsa siz de o şekilde hayatınıza devam ediyorsunuz. Başıma ne geldiyse çevrem yüzünden geldi. Yaşadığım bölgede birine selam veriyorum madde satıcısı, diğerine hırsız. Ben evde sevgiyi bulamadığım için çevremde aradım onlar da bataklığın içerisine attı. Zaten madde bataklığına girdiğin zaman bir daha çıkman çok zor oluyor. Bir kez bağımlı olduğun zaman kriz haline girmemek için hırsızlık da yapıyoruz gasp da...” diye konuştu.

MADDE ALABİLMEK İÇİN ANNESİNİ DÖVDÜ!

Madde alabilmek için annesini yaralayan arkadaşlarının olduğunu belirten E. Demir, madde kullananların maddi manevi hayatlarının kalmadığına dikkat çekti. Madde kullanımına başladıktan sonra eşinden, çocuklarından ve ailesinden koptuğunu belirten E. Demir, “Ailemin yıllarca biriktirdiği evleri madde alabilmek için satarak bu yolda 200 bin euroya yakın para harcadım. Evimde aile bireylerine karşı kötü davrandım ve hırsızlık yaptım. Bunların nedeni sadece madde alabilmek içindi. Kendime fiziksel zararlar verdim ve toplum tarafından dışlandım. Bizim gibi olan insanları görenler korkarak ve aşağılayıcı gözlerle bakıyor. Benim maddeye başladığım yerde artık kimse kalmadı. Kimi hayatını kaybetti kimi de cezaevine girdi.” dedi.

“AMATEM’DE MADDE SATIYORLAR!”

Hastanede gördükleri tedavilerin bir işe yaramadığını, hatta kendisinin daha da bağımlı olduğunu ifade eden E. Demir “AMATEM ve çevresinde inanmayacaksınız ama torbacı diye tabir ettiğimiz madde satıcıları kol geziyor. Tedavi için verilen ilaçları piyasada madde diye satmak isteyen bu kişiler takas yöntemiyle satış yapıyorlar. Ben de maddeyi bırakmak istiyorum ama bırakamıyorum. İçmediğim zaman tüm vücudum titriyor ve kendimi kaybediyorum. Bu yüzden buradan özellikle gençlere seslenerek hayatlarını mahvetmemeleri konusunda uyarıda bulunuyorum. Eşim bana ‘Ya madde ya ben’ dedi. Ben maddeyi seçerek hayatıma nokta koydum.” diyerek konuştu.

“MADDE YAPMAK İSTEYEN EMİNÖNÜ’NE GİDİYOR”

Böcek ilacı ile madde yapıldığını ve bu maddenin gençler tarafından ucuz diye rağbet gördüğünü söyleyen E.Demir şöyle konuştu: “Madde artık çok kolay yöntemlerle yapılmaya başladı. Ağacın yapraklarını kurutup üzerine böcek ilacı, zehirli bir madde ve kimyasalı koyduğunda madde yapmış oluyorsun. Bu malzemeleri de Eminönü’nden kimyasal madde satıcılarından bile alabiliyorlar. Ölmek isteyenler bu yola başvurmaya başladı.”

“KARDEŞİM DEDİKLERİM EVİMİ SOYDU”

Madde alabilmek için annesinin cüzdanını çaldığını belirten S. Özcan, “Annemin cüzdanından, madde alabilmek için çoğu kez para çaldım. Benimle birlikte madde kullanan arkadaşlarım kendimden geçtiğimde her şeyimi çaldı. Sabah kalktığında hiçbir şeyin farkına bile varmıyorsun. Kimin ne yaptığını unuttur gidersin. İşte madde bağımlılığı insanı bu hale getiriyor. Benim yanımda kardeşim dediğim insanlar cep telefonumu, paramı ve malzemelerimi çaldı. Bunu yapanlar en yakın kardeş dediğimiz insanlardı.” dedi.

Maddeyi bıraktı hayata döndü

Maddeyi kullanımını bıraktıktan sonra tekrar yaşamaya başladığını anlatan S. Özcan, “Madde kullanmayı bıraktıktan sonra önce ailemle aram düzeldi. Sonra çevremdeki insanlar bana güvenmeye başladı. Nefes almak hiç bu kadar güzel gelmemişti. Hani derler oh be dünya varmış diye madde kullanmayı bıraktıktan sonra anlamaya başladım. Çok şükür şu an işim, gücüm var. Artık insanlar beni dışlamıyor. Bu yüzden sosyal hayatım düzene girdi.” diye konuştu.

Kaynak: Diriliş Postası (Atakan Irmak)