Muhalefet partileri, 30 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nde ki stratejilerini 17 Aralık operasyonu ve kasetler üzerine dizayn etti. Durum böyle olunca AK Parti’ye karşı, siyasi tarihimizin en büyük koalisyonu kuruldu. İlelebet yan yana gel(e)meyecek topluluklar, AK Parti isminin karşısında uzlaşı sağladılar. CHP, MHP, BBP, SP, Cemaat, Medya ve Sermaye kuruluşları…

Ne gariptir ki, AK Parti karşıtlarının ortak bir paydada buluştuğu CHP, seçimde % 29’u bile aşamamıştır. Bu sebeple Cemaat ve Milliyetçi tabandan giden reylerin tamamı heba oldu. Bu sonuç bizlere gösteriyor ki, halkın devlet sorumluluğunu yüklenemeyecek hiçbir partiyi iktidara taşımayacağı gerçeğidir.

**

İttifak gruplarının gazetelerinde yer almak, televizyon programlarının başköşelerine oturmak halkımızın gönlünde itibar görmemiştir. Bu vesile ile her ittifakın beraberinde, başarıyı getirmeyeceği gerçeğini bir kez daha anımsamış oluyorduk.

Aslında en büyük hezimeti ittifak yapanlar değil, kendilerini AK Parti’nin kaybedeceğine inandırmış insanlarımız yaşadı. Çünkü ittifakçılar en başından beri halkın kendilerini göreve getirmeyeceğini biliyordu. Sonucu önceden bilen koalisyon ortakları, iç ve dış basında algı operasyonu tertipleyerek, seçim arifesinde AK Parti imajına ne kadar çok zarar verilebilir derdine düştüler. Bu planları da tutmayınca son çare, YSK dediler. Amaçları ise, yalan yanlış bilgiler ile insanları sokağa dökerek taşkınlık çıkartmaktı. Ancak bu durumdan da istedikleri neticeyi alamadılar…


Son olarak, halkının yaşam biçimini ve isteklerini anla(ya)mayan hiçbir parti, gelecekte prangalarından sıyrılamaz ise, insanlarımız bu partileri, ilelebet iktidara alternatif olarak dahi görmeyecektir. Tabi anlayabilene.

**

Durumu kısaca özetlersek; Recep Tayyip ERDOĞAN ve ekibinin, 2002'den bu yana girmiş olduğu üç genel seçim, üç yerel seçim ve iki referandumdan da zaferle çıkması, milletin gönlünde edinmiş olduğu sevginin, dışa tezahür şeklidir.