Son dönemlerde sıkça duyduğumuz bir kavram “tüketim çılgınlığı”. Peki nedir bu ifade? Siz de mi bir tüketim çılgınısınız? Bunun nasıl önüne geçilebilir?

İçinde yaşadığımız dünyanın en büyük ve belki de en önemli sıkıntılarından biri şüphesiz ki tüketim çılgınlığıdır. Nedeni ise çok basit; insanların bitmek bilmez istekleri, doyumsuz olmaları, hep daha fazlasını istemeleri. Daha fazla tüketerek daha fazla mutlu olur sanıyor insanoğlu ama bu aşamada aslında kendini de yaşam alanımızı da tüketiyor.

Yapılan araştırmalar gösteriyor ki tüketim çılgınlığı kısa süreli mutluluklar getirse de depresyon nedenleri arasında sıralanıyor. Ayrıca hesabını iyi yapmadan har vurup harman savuran insanların ay sonunda karşılaştıkları kabarık faturalar da cabası. Yine bir araştırmaya göre dünya genelinde kadınların yılda 18 milyar doları makyaj malzemelerine, 15 milyar doları ise parfüm harcamalarına ayırdığını biliyor muydunuz?

Yine bugün Amerika başta olmak üzere çağımızın en büyük sorunlarından biri obezite, elbette ki bir takım sağlık sorunlarının yanı sıra aşırı yemek tüketiminin de bir sonucu değil midir sizce de? Sadece obezite de değil, kalp damar hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalığa da davet çıkarıyor.

Çevre kirliliklerinin artmasında da aşırı tüketimin rolü büyük. Sebebi ise doğal kaynaklarımızın hunharca tüketilmesi ve bunun yanında çevresel kirletme faktörlerinin ön plana çıkarılmasıdır.

Dünyanın doğal kaynaklar üzerine bir araştırma yapan bilim adamları, başta Batılılar olmak üzere bütün ülkelere tüketim çılgınlığına son vermeleri çağrısında bulunuyor ve uyarıyor: Aksi takdirde 2050 yılına geldiğimizde yaşayabilmek için dünya gibi iki gezegene daha ihtiyacımız olacak. Araştırmalara göre son otuz yılda dünya üzerindeki doğal kaynakların üçte biri insanlar tarafından tüketildi.

Denizlerdeki balıklar, atmosferdeki karbondioksiti yok eden ormanlar ve temiz su kaynakları hızla tüketiliyor. Raporun bulgularına göre, 350 memeli, kuş, balık ve sürüngen türü de soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

Uzmanlar doğal kaynakların bu kadar hızlı tüketilmesinin en önemli sebebinin Batılı ülkelerdeki yüksek tüketim oranları olduğunu belirtiyor. Rapora göre ortalama bir ABD vatandaşı bir İngiliz’in iki katı, bir Afrikalı’nın ise 24 katı doğal kaynak tüketiyor.

Buna bir son vermeliyiz, peki ama nasıl? En başta sosyallikten tamamen uzaklaşan biz insanlar mutlu olabilmek için fazlaca tüketiyoruz. O zaman ilk ve en önemli çözüm sosyal ilişkilerimizi ön planda tutmak olsa gerek. Yine belki çok basit ama önemli bir kural, açken market alışverişine çıkmayınız, ihtiyacınız yoksa sırf indirimde diye alışveriş yapmayınız. Hobiler edinebilirsiniz, böylece canınız sıkıldıkça bir şeyler atıştırmaktansa hobilerinizde vakit geçirebilirsiniz. Yine hobilerin yanı sıra zihinsel aktivitelerle beyninizin tüketim çılgınlığına meyilini engelleyebilirsiniz bir nebze de olsa, bunun için bulmaca çözebilir, kitap okuyabilirsiniz.  Ama her şeyden önce unutmamalıyız ki bu dünyanın sadece bizim olmadığının, tüm canlıların da hakkı olduğunun ve ayrıca çocuklarımıza miras bırakacağımızın farkında olursak sanırım daha dikkatli oluruz gibime geliyor.