Almanya'ya Kuzey Ren Vestfalya (KRV) Eyaleti’nin Duisburg şehri idaresinin davetlisi olarak gelen Prof. Mehmet Altan, ‘Avrupa Birliği’nde Türkiye-Türkiye’de Avrupa Birliği’ çerçevesinin işlendiği bir konferans verdi.

Altan, Arap Baharı'nın 2002 yılında Türkiye’de başladığını da ifade etti ve “İslami hassasiyetleri yüksek bir siyasi iktidarla, Avrupa Birliği değerlerinin bir arada yaşayıp yaşayamayacağı test edildi. Arkasından da diğer İslami ülkeler geldi. Ancak bu iş istendiği gibi gitmedi. Müslümanların üzerinden demokrasi olur mu olmaz mı sorusu var. Demokrasi istiyorsan kuralların var. Senin dinin önemli değil, noktasına geldiler. Türkiye bu deneme döneminde önemli bir zihinsel kayma yaşadı. Dünya sisteminde Türkiye’yi anlamak zordur. Bizde dünyada yaşanan klasik süreç yaşanmamıştır. Saray ve tebaa var. Halk vatandaş olamadan kaldı. Devleti oluşturan zenginler, asker, kışlaya, orduya sığındı.” dedi.

2011 yılında yapılan referandumun ardından dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Biz şimdi topluma ve devlete hakim olduk’ sözleriyle ikinci bölüme başlayan Prof. Dr. Mehmet Altan, “Ortadoğu’da bir suni Müslümanlığa doğru yol alınıyor. Türkiye’de yönetimle yetinmeyenler, Ortadoğu yönetiminde de talip olmuşlardır. Bunun faturası da acı acı yaşanıyor. Vahşetin gelme ihtimali çok yüksek. Yargıyı yok sayar, imha ederseniz, demokrasinin bütün kurallarını askıya alırsınız. Bu da ormana dönüş demektir. Ormanda kimden tepki geleceği bilinmez.” dedi.

Avrupa Birliği ısrarının akademik bir tespite dayalı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mehmet Altan, “AB sadece sabit değil. Yeniçağa uymaya çalışıyor. Türkiye’nin iç dinamikleri çok zayıf. 21. yüzyılda her tarafın yara aldığı doğrudur. Macaristan’da skandal bir yaşıyoruz. Rusya totaliter bir rejim. Türkiye siyasal İslam'a doğru ilerliyor. Avrupa Birliği bütün birikimiyle, yenilenme arzusunu ve sorunların çözümünde Türkiye’nin kurtarıcı yeleği olmalıdır. Türkiye sistemin dışına çıkamaz. AB değerlerinden uzaklaştıkça çok ağır faturalar öder.” şeklinde konuştu.