Başkalarına bırakmasak kendimiz halletsek!

Abone Ol
Bundan yıllar önce üniversitedeyken, bi arkadaşın annesinin peşine düşüp sırf meraktan sabahları gasilhanede çalışmaya karar vermiştim.

Bir ücret almıyordum, benimki zaten havlu getir su tut yeri sil işleriydi.

Gençler geldiğinde matem havası oluyordu gasilhanede, hele çocuksa gelen ağlamayan kalmıyordu.

Bir gün üç yaşında bir çocuk cesedi getirdiler. Siyas saçlı, hafif aralık gözlerinden siyah olduğu belli olan gözleri, ince narin yapılı bir yavruydu.

Elinde su bardağı varmış televizyon izlerken dediler televizyon üstüne düşünce bardak kırılmış boğazını kesmiş. Kimse farketmemiş epey, fark ettiklerinde ölmüş çoktan.

"Annesi kızını görmek istiyor girsin mi içeri" dediler kefenlemiştik zaten geldi kadın...

Yaklaştı yavrusuna yüzünü öpmeye sarılmaya başladı. Hepimizin içi bi tuhaf olmuştu. "ölemezsin sen ölemezsin ölmedin hayır ölmedin uyan uyan" demeye başlayınca anladık ki kadın dengesini kaybetmeye başlamıştı. Tam yanına yaklaşıp uzaklaştıralım dedik cebinden çakı çıkardı. "yaklaşmayın o ölmedi" dedi. Elindeki çakı ile kefeni parçalamaya başladı "ne giydirmişler sana kızım bu ne kalk gidelim evimize hadi yavrum uykun mu geldi senin" diye kendi kendine konuşuyordu. Biz güvenliği çağırdık mecburen. Onları görünce dahada sinirlendi.

"İnanmıyor musunuz bana öldü mü yani ölmedi o ölmedi" dedi sonra başladı çakıyı rastgele kızının cesedine batırmaya. "Alın alın öldü işte bakın şimdi öldü alın işte öldü yıkayın şimdi"...

Oturdu ağladı ağladı ağladı...

Sonra ne oldu kadına bilmiyorum ama hayatımda ilk defa cinnet getiren bir insan gördüm.

Televizyon'da ne zaman "cinnet getiren baba oğlunu öldürdü", "cinnet getiren anne çocuklarını zehirledi" benzeri haberi görsem içim acıyor.

Nedense ölenlerden çok yaşamak zorunda olanlara acıyorum. Ölmek en kolayı yaşamaya çalışmak bu kavgayı alnının akıyla ile bitirmek medeniyet diye dayatılan bu çağda çok zor.

Başkalarının sizin için yazdığı senaryolara ve senaryolarda sizin için yazılan rollere uymuyorsunuz diye yapılan toplumsal baskı yetmiyor, birde kendi iç muhasebeniz bir türlü çözüme kavuşmuyor.

Bu kendimizi sorguya çekme işini başkalarına bırakmasak kendimiz halletsek "biriken sıkıntılarımız" olmayacak.

Sıkıntılar birikmezse o "cinnet" anı çok ekstrem bir durum olmazsa hiç gelmeyecek.

Yapamıyoruz...