‘Tehlikeli Dijital Oyunlar ve Çocuklarımız’ seminerinde Uğur Okulları velileri ile buluşan SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan “Dijital oyunları çocuklara bir ödül ya da ceza olarak sunmayın. Çocuklar ödev yapmadıklarında ya da yaramazlık yaptığında oyun yasağı koyarak cezalandırmayın” dedi.

Dijitalleşme artık hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. Özellikle pandemi sürecinde tıpkı yetişkinler gibi çocuklar da internette gereğinden fazla zaman geçirmeye başladı. Ancak dijital dünyanın hayatımıza kattığı olumlu etkiler kadar olumsuzluklar da var. Tehlikeli dijital oyunlar, çocukların bu oyunlardan nasıl etkilendiği pek çok ebeveynin ortak problemi. Uğur Okulları velilerine yönelik, online olarak düzenlenen ‘Tehlikeli Dijital Oyunlar ve Çocuklarımız’ seminerinde konuşan Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim Araştırma Merkezi (SODİMER) Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, dijital oyunların karanlık yüzünü ve çocukları bu tehlikelerden nasıl korumak gerektiğini anlattı.

Ebeveyn rol model olmalı

Çocukları sanal tehlikelerden korumak için öncelikle anne ve babanın rol model olması gerektiğini vurgulayan Prof. Eraslan “Özellikle pandemi döneminde eve kapanma durumu, çocuklar kadar anne ve babaları da bu oyunlara itti. Amacımız dijital tehlikeli oyunlara karşı farkındalık oluşturmak. Çünkü karşımızda milyonlarca dolarlık bir endüstri var. Çocuklarda bağımlılığa neden olan bu oyunlar nedeniyle Türkiye’de ve dünyanın dört bir yanında dijital oyun cinayetleri işleniyor. Unutmayalım ki şiddet içeren dijital oyunlar eğitimli ya da eğitimsiz herkes için bir tehlike. Bu nedenle aileler, dijital dünya ile ilgili öncelikle kendileri bilgi sahibi olmalı ve dijital güvenliği çocuklarına erken yaşta anlatmalı. Aileler çocuklarına rol model olmaları, onlara vakit ayırmaları ve verdikleri değeri hissettirmeleri gerekiyor. Çocuklara, gerçek hayatta yapmak istemeyecekleri bir şeyi, online ortamda da yapmaması gerektiği söylenmeli. Özellikle küçük yaştaki çocukların internetteki faaliyetlerini gözlemlemek önem taşıyor. Aileler, çocuk ödev yapmadığında, yaramazlık yaptığında ya da yemek yemediğinde asla onu dijital oyunlarla korkutmamalı. Yani ödevini yapmazsan tablet yok ifadesi yanlış. Oyun, çocuğa bir ödül ya da ceza olarak sunulmamalı” dedi.

Saldırganlık düzeyinde artış yaşanıyor

Tehlikeli dijital oyunları oynayan bireylerin fiziksel, psikolojik ve sosyal anlamda zarar görebileceğini ifade eden Prof. Eraslan oyun bağımlılığının nedenlerini şöyle anlattı:

“Araştırmalara göre bu oyunları en çok bağlantı ve ilişki problemli yaşayan, içine kapanık çocuklar oynuyor. Rekabet ihtiyacı, sosyalleşme, yalnızlık hissi, benlik saygısının düşük olması gibi çocuğun kendine bağlı faktörler oyun bağımlılığını tetikleyebiliyor. Bunun yanı sıra ev ortamındaki ilgisizlik, tutarsızlık, şiddet, sosyal çevredeki olumsuz rol modeller ve dijital teknolojiye erişim kolaylıkları da çocukları tehlikeli oyunların tuzağına düşürüyor. İşte bu noktada ebeveyn ve çocuk ilişkisi hayat kurtaran bir faktör. Eğer anne baba bilinçli bir şekilde hareket eder ve çocuğun kendi dünyasını iyi görürse bu problemler ortadan kalkabilir. Çünkü bu göz ardı edilmemesi gereken bağımlılık. İnsanlar tehlikeli dijital oyunlar oynadıklarında, tıpkı uyuşturucu kullanımında olduğu gibi dopamin ve seratonin hormonları salgılanıyor. Dopamin salınımı yoluyla beyindeki ödül merkezinin uyarılması bağımlılık yapıyor. Öldürme duygusu dijital oyunlarda böyle harekete geçiyor. Bu oyunları oynayan çocuklarda saldırganlık düzeyinde artış yaşanıyor. Düşmanlık ve öfke duyguları gelişiyor.”

Kriminal saatler 02.00 ve 05.00 arası

Dijital savaş oyunlarının çocukları şiddete karşı duyarsızlaştırdığını söyleyen Eraslan, saatlerce bilgisayar başında birbirini öldüren insanlar için caddede işlenen cinayetin bir anlamı olmayacağını dile getirdi. Oyun bağımlısı olan çocuk ya da yetişkinlerde yalnızlık, depresyon ve anksiyete gibi durumların da gözlendiğini belirten Eraslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayatını ekran başında geçiren bir kitle var. Öyle ki bilgisayarsız, tabletsiz ya da internetsiz kalma korkusu yaşıyorlar. Ayrıca aile ve sosyal ilişkileri olumsuz etkileniyor. Hatta oyuncular gerçeklik algısını kaybedebiliyor. Oyundaki kahramanla özdeşleşenler ve bu avatarların gücüne sahip olduklarına inananlar var. Aileler, mutlaka çocuklarının internet bağlantılarını takip etmeli. Özellikle ‘kriminal zaman dilimi’ olarak adlandırılan ve 02.00 ila 05.00 saatleri arasını kapsayan sürede online suç bağlantılarının gerçekleştiğini bilmeli.”