Hiç düşündünüz mü, çoğunluğu Türk olan bir milletin efradı niye ısrarla Türk'üm diye tepinir. Lan olum aksini iddia eden mi var?

Bu garabetin iki tane gerekçesi var.

1. si, hakikatte Türk olmayan kriptoların temsil ettiği zihniyetin oteritesine meşruiyet kazandırmak.

2. si de, farklı etnik aidiyetlerin bu minvalde üreteceği içtimai reflekse zemin hazırlamak.

Başka hiçbir kerametleri olmasa da, bu iki konuda da başarılı oldular,

Böylelikle kriptoları başımıza tac ederken, milletin içinde de tefrikaya fırsat verdiler. Bu yöntemle tecelli etti bölücülük...

Andımız geri gelecekmiş... Ne olacak geri gelince... Elbette bölücülüğü tahkim edecek... Kaos tacirleri için bulunmaz nimet.

Azıcık empati yapsalar, Türk çocuklarına her gün sabah "Kürdüm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayan bir and okutulsaydı,

Türkler kendilerini nasıl hissederlerdi?

Halbuki bu aziz millet, farklı etnik aidiyetlerin temsiliyeti ile harman olmuş kadim ve özgün bir millettir.

Evcil hayvan mıyız lan biz? Kafanızın tasını seveyim!

***

Şia'nın ortaya çıkış gerekçesinin bugün itibarı ile anlamını yitirdiğini hepimiz biliyoruz.

Bu gerekçenin tarih süresinde üstlendiği siyasi misyon ve Şia mistiklerinin ürettiği ezoterik öğretinin müslümanlar arası hizipleşme de belirgin rol aldığı elbette yadsınamaz.

Küffar içimize yerleştirdiği etki ajanları eliyle hizipleşmenin çatışmaya dönüşmesini ve bu çatışmanın yüzyıllara yayılmasını tahkim etti.

Geldik bu güne!... Ne yapıyoruz biz?!... Etnik ve mezhep bağlamında ki farklılıklarımızın ortaya koyduğu ayrışmayı, yeniden çatışmaya dönüştürmek için elbirliği ile çalışıyoruz.

Muhakkak ki bu gayrete, düşmanın ağzından akan salyalar eşlik ediyor.

Herkes ittihat için devletlerden bir şeyler beklerken, fertlerin ve toplumların bu minvalde ki aymazlığını ıskalıyoruz sanırım.

Halbuki ittahatın tecellisi ve kudreti, idrakler de öngörülen dönüşümün derinliği nispetinde olacaktır.

Kısacası düşmanlığa değil, kardeşliğe yatırım yapmak zorundayız. Bu konu da sadece her müslüman değil, coğrafya da yaşayan her vatansever mükelleftir.

Ne kadar farkındayız bilmiyorum; lakin küffarın öngördüğü etnik ve mezhebi ayrışmanın kalıcı bir çatışmaya dönüşmesi,

Birlik ve beraberlik arzulayan İslam toplumunun ve bölgede yaşayan tüm halkların ebediyen tarumarına vesile olacaktır.

Karar verelim; çocuklarımıza müşterek vatanımız da kalıcı düşmanlıkları mı yoksa kardeşliği mi miras bırakacağız.

Kararınız müspetse, dönüşüme kendinizden başlayın!...

Bugüne kadar yapılanların ürettiği saçma sapan düşmanlıkların hepimize verdiği zararın ışığında, bundan sonra yapılması gerekenlere odaklanmak zorundayız.