Anadolu Üniversitesi ev sahipliğinde düzenlenen Uluslararası Açık ve Uzaktan Öğrenme Konferansına (IODL 2019) katılan Kore Ulusal Açık Üniversitesinden Prof. Dr. Taerim Lee, yaptığı konuşmada günümüzün popüler kavramları arasında yer alan derin öğrenme ve uzaktan öğrenme ilişkisine değindi.

“Derin öğrenme analitikleri kullanarak açık ve uzaktan öğrenmenin sürdürebilirliğini sağlamak” başlıklı sunumunda Prof. Dr. Lee, bilgisayar teknolojilerinde yaşanan gelişime paralel olarak açık ve uzaktan eğitime yönelik ilginin artışı ve derin öğrenme yöntemleri kullanılarak bilginin kalıcı hale getirilmesinin uzaktan eğitime etkilerini örneklerle anlattı.

Prof. Dr. Taerim Lee, açık ve uzaktan eğitim modelinin teknolojik gelişmeye sürekli uyarlanması gerektiğini ifade ettiği konuşmasında “Eğitim alanının genişlemesi ve aynı zamanda eğitim ihtiyaçlarının çeşitliliği ve bunun yanı sıra açık ve uzaktan eğitim uygulamalarına bakış açısının değişmesi, öğretim ve öğrenme sistemlerinin seviyelerini incelememizi zorunlu kılmıştır. Unesco 2030 eğitim vizyonu belgesinde açıklandığı şekliyle, artık yüksek eğitimde bilgi eğilimli davranışların yer aldığı bilgi toplumunda yer alıyoruz. Bu nedenle yüksek eğitimi bilişim teknolojilerine uyarlamamız ve bunu uzaktan öğrenme şekliyle yapmamız gerekiyor” dedi.

Açık ve uzaktan eğitim modellerinin yaşamış olduğumu dönüşüme değinen Prof. Dr. Taerim Lee, “Açık ve uzaktan eğitim noktasında Kore’de öğrencilerin postayla ödevlerini ve raporlarını hocalara gönderdiği ve kırmızı kalemle işaretlemelerini yapan hocaların, aynı yöntemle öğrencilere dönüş yaptığı dönemlerden bugün internetin yayılmasıyla birlikte; eğitsel içeriklerin üretilmesi noktasında sınırsız bir imkana sahip olduğumuz, kişisel bilgisayarlardan, ne zaman ve nereden istenirse erişimin sağlanabildiği bir modele ulaşmış durumdayız. Bilgi çağında, sürekli bilgisayarla çalışıyor, alışverişimizi bilgisayarla yapıyoruz. Uykumuzda dahi elektronik cihazlarla yan yanayız. 1986’da bilgisayar destekli öğretim projesi başlattığım günden beri, ki o zaman 8 bitlik bir bilgisayarla başlamıştık, bir kitap bölümü için 5 disketlik bir alana ihtiyacım oluyordu; ancak teknolojik gelişim sayesinde 2,5 inçlik disketler çıktığı zaman her birine 20 bölümü sığdırabilir hale geldim. Daha sonra e-öğrenme ile birlikte, ne zaman, nerede isterseniz hem de eğlenceyle birleştirilmiş şekilde kaynaklara ulaşabilir hale geldik. Hatta bu duruma eğitsel eğlence demeye ve kullandığımız içerikleri eğlence unsurlarıyla birleştirmeye başladık” dedi.

Prof. Dr. Taerim Lee, “Öğrenmeyi kalıcı hale getirmemiz gerekiyor”

Açık ve uzaktan öğrenmenin sürdürülebilirliği ve model aracılığıyla öğrenmenin kalıcılığını artırmak adına yaptığı çalışmalardan bahseden Prof. Dr. Taerim Lee, “Ancak tüm bunlara rağmen dersi başarma noktasında bazı eksiklikler var. Çünkü öğrencilerin kendi kendine öğrenme performanslarında bazı dersler için sadece yüzde 16 dolaylarında bir başarı söz konusu. Bu nedenle açık ve uzaktan eğitimde, derin öğrenme analitikleri geliştirme ihtiyacı duydum. Derin öğrenme analitikleri; öğrenmenin kendisi ve öğrenme ortamlarının anlaşılması için öğrenen hakkındaki verilerin; toplanması, ölçülmesi, incelenmesi ve raporlanmasıdır. Bu sayede, öğrencilerin potansiyelini tahmin ediyor, etkili öğrenme tekniklerini belirleyebiliyor, çevrimiçi ve çevrimdışı verileri, değerlendirme verilerini inceleyebiliyor ve aynı zamanda müfredatları test edebiliyoruz. Öğrenme analitiklerine daha iyi seviyede bir açık ve uzaktan eğitim modeli için ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Son günlerde çok popüler olan derin öğrenme yaklaşımını kullanıyorum; çünkü sinir ağı kullanan yapay zeka yardımıyla, yönetsel, bölümsel, öğretimsel, müfredat, öğrenci ve araştırma verilerinin hepsini birlikte işleyerek tahmin edici analizler yapabiliyorum” dedi.