Çilek üretiminde ABD ve Meksika’dan sonra üçüncü sırada yer alan Türkiye’de, sektördeki en büyük sıkıntı hormon tartışması ve ihracat azlığı. Dünya çilek üretiminin yüzde 7,76’sını karşılan Türkiye’de Aydın, yaklaşık 3 bin 500 kg. rekolteyle üçüncü. Bütün zorluklara rağmen Aydın’dan Rusya, Romanya, Ukrayna, Sırbistan, Azerbaycan ve Kuzey Irak´a çilek ihraç ediliyor. 2013 yılında 372 bin 498 tonluk üretime rağmen Türkiye’nin ihracat 19 bin 553 ton oldu.

Türkiye’nin en kaliteli çileğinin yetiştiği yerlerden olan Sultanhisar ilçesindeki üreticiler ve satıcılar, hormon tartışmasından ve ihracatta yaşanan sıkıntılardan rahatsız olduklarını söyledi. Çilekte kesinlikle hormon kullanılmadığını, çeşitlerine ve yetiştirilmesine göre irili ufaklı ürün aldıklarını belirten üreticiler, kullandıkları ilaçların da reçeteli olduğuna dikkat çekti. Üreticinin de satıcının da memnun olmadığını belirten hal komisyoncusu Ali Temizyürek, “Çilek üretimi yapan köylümüz ve satıcı zor durumda. Ciddi bir sıkıntı var. Dünyanın en güzel meyvesini yetiştirirken sıkıntı çekiyoruz. Köylümüz buna 10 ay, bir bebek gibi bakıyor. Kışın eksi 5 derecede tarlasında yatıyor. Türkiye’de üretilen çilek, iç piyasaya çok geliyor. İhracat kısıtlandı. Bunun önü neden kapanıyor? İhracat her yıl daha iyi olması gerekirken önü her sene kapanıyor. Çilek, hormon sevmez. Hormonlu çilek, bir saat içerisinde erir. Biz kendimiz de yiyoruz, şifa olsun diye bebelerimize de yediriyoruz. Çilekler cins cins. Cinsinden ileri geldiğinden iri boy yapmış. Rubugen var, aroma oranı daha tatlı ve ufaklı çilek. Bundan Rusya´ya, Romanya´ya, Ukrayna´ya, Sırbistan´a, Azerbaycan´a, Kuzey Irak´a ihracatımız var. Çilekte hormon olsa gümrüklerde ortaya çıkar. Buralardan geçerken elli sefer analiz oluyor bu çilekler.” dedi.

Çilekteki irili ufaklı görüntünün ürünün türüne bağlı olduğunu belirten ziraat mühendisi Adem Göçmen ise şunları kaydetti: "Çilek ürünümüzde çeşitler çoğaldığı için genetik yapılarından dolayı irili ufaklı olabilir. Bu, bitki beslemeden de kaynaklanabilir. Kesinlikle iriliğin hormonla alâkası yok. Bizim çileklerimizde hormon yok. Dikkat edilmesi gereken husus, sistemli ilaçlardan ve atılan ilaçla hasat arasındaki sürenin çok kısa olması gerekiyor. Bunlarda reçeteye tâbi ilaçlar kullanılıyor, yani bir günlük, iki günlük ilaçların atımıyla hasat arasındaki süre bir iki günlük ilaçlar kullanılıyor, o yüzden çok rahat bir şekilde tüketilebilir. Potasyomdur, azottur, fosfattır birikimi zaten olmuyor çileklerde.”

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada çilek üretim miktarı, 2005 yılında 3 milyon 789 bin 231 tonken 2012 yılında 4 milyon 532 bin 60 tona ulaştı. ABD’nin 2012 yılında 1 milyon 366 bin 850 tonla birinci olduğu çilek üretiminde 360 bin 426 tonla Meksika ikinci, 351 bin 834 tonla Türkiye üçüncü sırada. Türkiye, 2013 yılında üretimini 372 bin 498 tona yükseltti ve Meksika’nın 2012 yılı üretimini geride bıraktı. 2013 yılında Türkiye’nin çilek üretimi yüzde 5,87 arttı. Bu üç ülkeyi, 289 bin 900 tonla İspanya ve 242 bin 297 tonla Mısır izledi. ABD dünya çilek üretiminin yüzde 30,16’sını, Meksika yüzde 7,95’ini, Türkiye yüzde 7,76’sını, İspanya yüzde 6,40’ını, Mısır yüzde 5,35’ini karşıladı.

Türkiye'de Akdeniz başta olmak üzere Ege ve Marmara bölgelerinde modern anlamda çilek yetiştiriciliği yapılıyor. 2013 yılında Mersin, 135 bin 322 ton üretimle ilk sırayı alırken onu 79 bin 60 tonla Antalya, 48 bin 966 tonla Aydın, 32 bin 825 tonla Bursa, 16 bin 34 tonla Manisa, 14 bin 920 tonla Konya, 6 bin 888 tonla Elazığ, 6 bin 638 tonla Sakarya, 5 bin 66 tonla İzmir ve 4 bin 59 tonla Kahramanmaraş izledi. Dekar başına ortalama verimde Antalya 4 bin 917 kg. ile ilk sırayı alırken onu 3 bin 558 kg. ile Aydın, 3 bin 439 kg. ile İzmir, 3 bin 437 kg. ile Mersin takip etti. Çilek üretim alanında 30 bin 273 dekarla Mersin’in ardından ikinci olan Bursa, dekar başına bin 84 kg. olan düşük verimi yüzünden üretimde Mersin, Antalya ve Aydın’ın ardından dördüncü olabildi.