Orta çağda, Avrupa’da aydınlanma döneminin başladığı yıllarda, kilisenin birinde papazlık yapan bir papaz, hasbelkader iki arkadaşının konuşmasına kulak misafiri olmuş ve okuma yazma bilmeyen papazların kiliselerden atılacağını öğrenmiş.

Çok üzülmüş. Üzülmüş çünkü o yaşına kadar bütün hayatını kilisede geçirdiği için elinden gelen herhangi bir zanaatı de yokmuş. "Eyvah! Ben bu saatten sonra hayatımı ne ile idame ettireceğim, nasıl para kazanacağım" diye kara kara düşünmeye başlamış.

O gün kiliseden çok üzgün ve çok düşünceli bir şekilde ayrılmış ve evine doğru yürümeye başlamış. Yanından tütün içerek geçen birinin tütün kokusu o kadar çok hoşuna gitmiş ki o güne kadar hiç ağzına sürmediği halde, hayatında ilk defa canı tütün çekmiş ve etrafında tütün alabileceği bir yer var mı diye bakınarak yürümeye başlamış.

İşin ilginç yanı, tütün ve türevi tekel ürünü kullanmadığı için, yıllarını geçirdiği ve binlerce defa güzergâh olarak kullandığı o yolun üzerinde tütün satan bir yerin olup olmadığı o güne kadar hiç dikkatini çekmemiş.

Tütün kullanmadığı için merakta etmemiş. Zaten uzunca bir süre yürüdüğü halde o yol üzerinde tütün satan bir tane bile dükkânın olmadığını fark edince, papazın beyninde şimşekler çakmış ve onun için birden bir ümit ışığı belirmiş.

Eğer ki kendisi aradığı halde tütün ve kibrit bulamadıysa, onun gibi diğer insanlarında bulamamış olma ihtimali aklına gelmiş ve o yol üzerine bir tütüncü açmaya karar vermiş. Nitekim açmış, işin ilginç yanı; bu tütüncü çok kısa bir zaman diliminde öyle büyümüş öyle büyümüş ki marka halini almış. Aradan yıllar geçmiş, o dönemde gazetecinin biri kendisine; 

"EFENDİM SİZ NE KADAR ZEKİ BİRİSİNİZ. OKUMA YAZMA BİLMEDİĞİNİZ HALDE, TİCARİ ZEKÂNIZ SAYESİNDE BİR MARKA OLMAYI BAŞARDINIZ. HELE BİRDE OKUMA YAZMA BİLSEYDİNİZ DEMEK Kİ NE OLURDUNUZ" diye devam edince, papaz gazeteciyi susturmuş ve o tarihi cevabı vermiş.

"BEN OKUMA YAZMA BİLMEDİĞİM İÇİN BU İŞE ATILDIM. OKUMA YAZMA BİLSEYDİM, KİLİSEDE KALIR PAPAZ OLURDUM" demiş...

Yani diyeceğim o ki arkadaşlar, sizler ne kadar gayret ederseniz edin geleceğinizi belirleme gibi bir lüksünüz yok. Kaderi ve nasibi yalnızca Allah-u Teala yazar. Siz gayret edersiniz. Allah-u Teala'dan niyaz edersiniz. Fakat hakkınızda hayırlı olacak şeyi yalnız ve yalnız Allah-u Teala bilir. Bu yüzden "BEN ÇOCUKLARIMA GÜZEL BİR GELECEK HAZIRLAMAK İÇİN ÇALIŞIYORUM. ONLARI EN İYİ OKULLARA GÖNDERİYORUM. BÜTÜN AMACIM BU " diyerek, Allah-u Teala'ya savaş açmak yerine bir ebeveyn olarak, üzerinize düşeni yapın. Hırs yapmadan, çocuğunuza hem dünyevi, hem de manevi ilimleri aldırmaya gayret gösteriniz. FAKAT ÇOCUĞUNUZ İÇİN HAYIRLI OLANI RABBİNİZDEN DİLEYİNİZ.

Unutmayın ki hangi meslek erbabından olursanız olun insanın o gün cebine girecek olan, ve cebinden çıkacak olan para nasibine yazılmıştır. Nasibi yalnız ve yalnız Allah-u Teala belirler. Sizler sadece o parayı hangi yolla kazandığınızı belirleme lüksüne sahipsiniz. HELAL Mİ, HARAM MI? Buda sizin para ile imtihanınızdır.

Çocuklarınıza doktor veya öğretmen olmalarını değil. Nasibin sadece Allah’tan geldiğini, meslek sahibi değil, Elif gibi dimdik adam gibi adam olmalarını telkin edin. Eğer ki çocuğunuz dediğiniz şeye itimat ederse, bu kadar yamuk ve çıkarları için değil ülkesini, evdeki karısını bile satan insanların içerisinde dürüstlüğü ve dik başlılığı ile sivrilecek, aranan insan modeli halini alacaktır.

Hem ayrıca her çocuk okuyacak ve meslek sahibi olacak diye bir kaide ve kural yok. Kimi çocuk okuyarak meslek sahibi olur. Kimi çocuk doğuştan gelen özellikleri sayesinde mesleğini belirler. Kimi çocuk baba mesleğini devam ettirmeyi arzu eder. KİMİSİNİNDE OKUMAYA MEYLİ YOKTUR FAKAT TİCARİ ZEKASI YÜKSEKTİR. Siz bu çocuğu zorla okutmaya gayret ederek, belki de  farkında olmadan çocuğunuzun bu üstün özelliğini törpüleme ihtimalinizi de göz önünde tutun ve en önemlisi çocuğunuzun yatkınlık yönünü belirleyerek, yönlendirmelerinizi ona göre yapın.

Kaş yapayım derken göz çıkartmayın lütfen. Şimdi "sen bunu bize neden anlattın" diyeceksiniz. Hemen söyleyeyim. Bugün ve yarın çocuklarınız ünv. imtihanına girecek ve gördüğüm kadarıyla veliler çocuklarından çok daha fazla panik içindeler. Her birinin ağzında "bu sınav çocuğumun geleceğini belirleyecek" cümlesi.

BİZLERİN GELECEK BELİRLEME VE NASİP BELİRLEME LÜKSÜMÜZ YOK. HELAL VE HARAM BELİRLEME LÜKSÜMÜZ VAR. Bu yüzden, bırakında Rabbim işini eylesin. Görelim Rabbim neyler. Neylerse güzel eyler.

Bugün ve yarın üniversite sınavına girecek olan tüm çocuklarımıza başarılar değil, haklarında hayırlı olanı diliyorum...