İstanbul’da yumurta haşladığı ocağı açık unutup kıraathaneye giden Nurettin Çevirgen, bu hatasından dolayı eşi tarafından suçlandı.

İlkel medeni kanunlarımıza göre kadının beyanı esas alındığı için, yaşlı adamın ifadesi dahi alınmadan 4 ay evinden defedilme cezasına çarptırıldı. Ayrıca her ay eşine 500 TL para ödeme cezası verildi.

Oysa ki adamın insan yerine koyulup en azından ifadesi alınması gerekmez mi?

Ama ne yazık ki ilkel medeni kanunlarımıza göre, bu tür durumlarda kadının beyanı doğru kabul edilerek erkeğe jet hızla ceza veriliyor. Haliyle ülkemizde her yıl buna benzer binlerce olay yaşanıyor.

Bu insanlık dışı kanun, Feminizm Terör Örgütü'nün dayatması ile 2012 yılında çıkartılmıştı.

Kadın cinayetleri 2012 yılından önce yılda ortalama 180 civarı gerçekleşmişken, bu kanun çıktıktan sonra, cinayet sayısı hızla arttı.

En son 2018 yılında 477 kadın cinayeti gerçekleşti. Uzmanlar bu sayının neden kat kat arttığını araştırıyor. Sizce neden olabilir?

***

Öyle iki büyük bela var ki...

Ülkemize musallat edilmiş en büyük 2 Bela; Kamalizm ve Feminizm'dir.

Belki bazıları PKK'da var diyebilir. Lakin PKK, bizim için olsa olsa, canlı bir tatbikat olur. Ne dinimize nede toprağımıza ilişemez.

Amma... Kamalizm dinimize musallat olmuş tahribatı şedittir. Feminizm ise, hem dinimize hemde aile yapımıza musallat olmuş, neticesi fecidir. Allah, bu iki büyük belanın şerrinden bizi muhafaza eylesin.

***

Neyi bekliyorsunuz sayın savcılar?

8 Mart Dünya Feministler gününde Taksim'de bir grup ahlaksız kanunlardaki; "Madde-3 Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" suçunu alenen işledi.

Ancak ne yazık ki bu suçu işleyenler hakkında hiç bir işlem yapıldığına şahit olamadık. Yoksa hakaret suçu sadece ölmüş bir kişi için mi işliyor?