İZMİR (AA) - GÜLCAN KAPLAN - Mülteci-Der Genel Başkanı Eda Bekçi, yasa dışı yollarla Avrupa'ya geçmeye çalışan Suriyelilerin eğitim ve gelir seviyesinin biraz daha iyi olduğunu belirterek, "Türkiye’de kalmayı tercih edenler, burada kültür ve din birliğini daha yakın hissedenlerden oluşuyor" dedi.

Bekçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir'de 2008 yılında kurulan derneğin BM Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) uygulayıcı ortakları arasında yer aldığını söyledi.

Suriye'deki çatışmaların başladığı ilk günlerden itibaren Türkiye'nin çok doğru bir karar alarak sığınmacılara kapılarını açtığını, sorun tüm uluslararası camianın birlikte sırtlaması gereken bir durum olmasına rağmen Türkiye'nin ne Avrupa’dan ne ABD'den bir duyarlılık göremediğini anımsatan Bekçi, "Her zaman olduğu gibi ateş düştüğü yeri yaktı ve Suriyeliler en yakın komşularına sığındı" ifadesini kullandı. 

Bekçi, dünya tarihinde 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana en büyük kitlesel hareketle karşı karşıya kalındığını, sadece Türkiye'de 2 milyon Suriyelinin olduğunu, 4,5 milyon kişinin Suriye’den kaçmak zorunda kaldığını, ülke içinde ise 7,5 milyon kişinin yerinden edildiğini dile getirdi.

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin 14. maddesi gereği sığınma hakkının birincil insan haklarından biri olduğunu kaydeden Bekçi, "Bu beyannameye ve Cenevre Sözleşmesi'ne imza koyan tüm ülkelerin mültecileri kabul etme konusunda zorunlulukları vardır. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tüm dünyaya bir çağrı yapması ve bu desteği talep etmesi gerekiyor. Türkiye baştan büyük bir cesaret gösterdi ancak rakamlar Türkiye’nin üstesinden gelebileceği bir halde değil maalesef" değerlendirmesinde bulundu. 

-Türkiye'deki sığınmacı profili

Bekçi, Türkiye'de iki tür sığınmacı profili bulunduğunu, İzmir'de özellikle Basmane'de kalanların Ege Denizi'nden Avrupa'ya geçmeye çalışanlar olduğunu, kısa bir süre için buraya gelen bu sığınmacıların Türkiye’yi transit geçiş güzergahı olarak kullandıklarını, kayıt altına alınmadıklarını ve bunu reddettiklerini ifade etti.

Diğerlerinin ise yıllardır Türkiye’de yaşayan sığınmacılar olduğunu aktaran Bekçi, bunların kayıtlı bulundukları ilde ikamet ettiğini, "Suriye’ye dönemeyeceklerini, savaşın bitmeyeceğini, bitse bile orada artık bir yurtlarının veya evlerinin kalmayacağını" düşündüğünü aktardı.

Bekçi, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yasa dışı yollarla Avrupa'ya geçmeye çalışanların eğitim ve gelir seviyesi biraz daha yukarıda. Türkiye’de kalmayı tercih edenler, burada kültür ve din birliğini daha yakın hissedenlerden oluşuyor. Kalanların çoğunluğu Kürt ve Türkmenlerdir. Daha entegre şekilde kenar mahallelerde yaşayıp merdiven altı işlerde çalışırlar. İzmir’de bu şekilde kayıtlı 60-70 bin Suriyeli var. Diğer illerdeki kayıtlı mültecilerin yarısı Türkiye’de kalmayı, burada bir gelecek kurmayı kabul edenlerdir çünkü buradaki bir yaşam, Avrupa'dakine daha yakın ve daha yakın temas kurabileceği bir yaşamdır."  

-"Arama kurtarmaya ağırlık verilmeli"

Sığınmacıların çoluk çocuk sulara atılmalarını engelleyecek yaşam koşullarını iyileştirecek entegrasyonunu sağlayacak kalıcı çözümler üretilmesi ve bu yönde yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini vurgulayan Bekçi, aksi takdirde bu kişilerin Türkiye'de bir hayat kuramadıkları sürece bu "ölümcül" yolculuğa çıkmaya devam edeceğini dile getirdi.

Bekçi, "Bizim yapabileceğimiz, sadece yurtlarına dönene kadar onlara insan onuruna yakışır bir yaşam sunabilmektir. Herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Bu insanları öteleyerek dışlayarak istemediğimizi söyleyerek başkaları çözüm bulsun diye bir yere varamayız" dedi.