Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile HAK-İŞ, kamu işçilerine yönelik toplu iş sözleşmesi üzerinde anlaşmaya vardı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, “Bizi bu süreçte özellikle ilgilendiren nokta, kamunun genel paydası ve menfaatlerle çatışmayacak şekilde karar verme sorumluluğumuz oldu. Bizler nihayetinde 82 milyondan oluşan tek bir aileyiz. Aynı anda tüm çalışanlarımızı düşünmek durumundayız” dedi.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile HAK-İŞ, kamu işçisinin 2019-2020 yılındaki mali ve sosyal haklarını belirleyen 2019 dönemi kamu kesimi toplu iş sözleşmesi üzerinde anlaşmaya vardı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ile HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Mahmut Arslan arasında imzalanan protokol kapsamında 170 bini aşkın kamu işçisini ilgilendiren süreç nihayete erdi. Toplu sözleşme sürecine ilişkin açıklamalarda bulunan Bakan Selçuk, “HAK-İŞ Konfederasyonumuzla 2019-2020 Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü’nü imzalamak için bir araya geldik. Malumunuz geçtiğimiz aylar içerisinde kamu işçilerimizin 2019-2020 yıllarını kapsayan kamu toplu iş sözleşmeleri için çalışmalarımızı başlatmıştık. Bizler kamu işvereni olarak teklifimizi ilettik. Yaptığımız görüşmelerle yaklaşık 170 bini aşkın kamu işçisini ilgilendiren süreçleri işleterek değerlendirmemiz neticesinde de ortak bir karara vardık. Bugün de başta kamu işçilerimiz ve aileleri olmak üzere ülkemize ve milletimize hayırlı sonuçlar getireceğine inandığımız sözleşmemizi imzalayacağız. Burada özellikle gerçekleştirdiğimiz müzakere sürecimizde gerek ortak aklın, katılımcı yönetim ilkelerine, gerekse istişare kültürümüze uygun şekilde yürütüldüğünü belirtmek isterim. Bizi bu süreçte özellikle ilgilendiren nokta, kamunu genel paydası ve menfaatlerle çatışmayacak şekilde karar verme sorumluluğumuz oldu. Bizler nihayetinde 82 milyondan oluşan tek bir aileyiz. Aynı anda tüm çalışanlarımızı düşünmek durumundayız. Bunun için hak ve talepleri de bütüncül bir anlayışla değerlendiriyoruz. Mali ve sosyal dengeleri de her daim gözetmekteyiz. Aynı zamanda sendikalarımızda sosyal uzlaşı anlayışı içerisinde hareket etmeyi önemsiyoruz. Her zaman çözüm odaklı yaklaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

"Emeğe ve alın terine değer veriyoruz"

AK Parti hükümetinin iktidara geldikten sonraki geçen dönemde ekonomisinin büyüdüğünü söyleyen Selçuk, “Türkiye son 17 yıldır ince ve hassas yaklaşımla bugünkü noktaya geldi ve güçlü millet güçlü Türkiye ideali ile ülkemiz mazlum ve muhtaçların güven duyduğu bir ülke oldu. 2002’den günümüze ekonomimiz 3 buçuk kat büyüdü. 17 yılda ekonomide 9 milyona yakın istihdam oluşturuldu. Bunlar toplumsal refahımız açısından güzel gelişmeler. Çalışma hayatımızın ulaştığı seviye ise bu durumun en net göstergelerinden biri. Emeğe ve alın terine verdiğimiz değer insan odaklı çalışmalarımızın temelini oluşturdu. Emeğe olan saygımız dün olduğu gibi bugün de bizleri teşvik etmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.

"Çalışanlarımızı enflasyona karşı ezdirmeyeceğiz"

Çalışanları enflasyona karşı ezdirmemek adına daima dik duruş sergilediklerini söyleyen Selçuk, bu durumun ileriki dönemlerde de devam edeceğinin altını çizdi. Selçuk, “Çalışanımızı enflasyona karşı ezdirmemek adına kararlı bir duruş sergiledik. Hiçbir zaman da bundan geri adım atmadık. Bildiğiniz üzere asgari ücreti bu sene işçi ve işverenlerimizin ortak uzlaşısıyla 2 bin 20 liraya kadar çıkardık. Kamudaki taşeron işçilerin kadroya geçişlerini yine biz çözdük. Çalışma hayatının en önemli unsurlarından biri olan sendikalaşma konusunda da büyük ilerlemeler kaydettik” diye konuştu.

"Bizler iki farklı taraf değil, aynı tarafta aynı aileyiz"

Bakan Selçuk, devletin millet için var olduğunu belirterek, birlik ve beraberlik mesajları da verdi. Selçuk, “Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde günümüzde kesintisiz bir icraat dönemi var. Ülke olarak 2023 yılı hedeflerimiz doğrultusunda büyük ümitler taşımaktayız. Devlet, milleti için vardır. Bu anlayışla yolumuza devam edeceğiz. Bunun için attığımız her adımda sosyal tarafların görüşlerine özen göstermekteyiz. Bakanlık olarak gerek kamu işçilerimizin toplu iş sözleşmesinde, gerekse memurlarımızın toplu iş sözleşmesi sürecinde makul ve gerçekçi bir sonuca ulaşma konusunda özen gösterdik. Heyet olarak konuyla ilgili herkesi dinledik, dinliyoruz. Amacımız alın terine hakkını vermek. Takdir edersiniz ki burada mutlaka kamu bütçesinin imkanları çerçevesinde hareket etmek durumundayız. Anlaşma niyetinin gerçekte var olduğu ve sağduyunun hakim olduğu zeminlerde anlaşma sağlamakta mümkün oluyor. Hepimiz için hem makul hem makbul bir uzlaşıyı sağlamış oluyoruz. İşçinin, çalışanın hakkını vermek bizim için bir sorumluluk ve aynı zamanda mecburiyet. Bizler iki farklı taraf değil, aynı tarafta aynı aileyiz. Karşılıklı anlayış ve sorumluluk ilkesiyle hareket ettiğimiz sürece, mutlaka doğru noktada buluşabiliyor ve bugün olduğu gibi buluşabiliyoruz. Bu konuda bize, size, hepimize düşen Kendi geleceğimizi ülkemizin geleceğiyle beraber düşünmemiz, milli şuurla hareket etmemiz olacaktır” dedi.

"Brüt ücret 3 bin 500 lirayı aşmayacak şekilde 150 lira iyileştirme yapıyoruz"

İmzalanan çerçeve protokolü hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunan Selçuk, “Bugün imzalayacağımız çerçeve protokolü bu anlayış ve şuurun bir ifadesi olarak görüyor, ülkem ve milletim adına büyük mutluluk duyuyorum. Bu çerçeve protokolün kamu işçilerimize ve aileleri için hayırlı sonuçlar getireceğine yürekten inanmaktayım. Protokol kapsamında brüt 3 bin 500 liranın altında ücret alan kamu işçilerimizin maaşlarına brüt ücret 3 bin 500 lirayı aşmayacak şekilde 150 lira iyileştirme yapıyoruz. Ücret zammı oranları kapsamında yaptığımız görüşmeler neticesinde, kamu işçilerimizin ücretlerine 2019’un ilk altı ayında yüzde 8 oranında, 2019’un ikinci altı ayında yüzde 4 oranında zam yapılması konusunda uzlaştık. Biliyorsunuz, kamu işçilerimiz Ocak ayında yüzde 6,69 oranında bir enflasyon farkı zammını da almışlardı. 2019 yılı için üzerinde uzlaştığımız zamlarla birlikte, yıl geneli toplam değişim oranı yüzde 19’u aşmış durumda. 2020 yılı için ise; ilk altı ayda yüzde 3 oranında ve ikinci altı ayda yüzde 3 oranında artış gerçekleştireceğiz. Üzerinde uzlaştığımız bu zam oranları, enflasyonun altında kalırsa; kamu işçilerimiz enflasyon farkını da almaya devam edecekler” şeklinde konuştu.

“Taleplerimizin hepsi kabul edilmedi”

HAK-İŞ Konfederasyonu Başkanı Arslan ise, taleplerinin tamamının kabul edilmemesinden dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirerek, süreç boyunca uzlaşmacı bir anlayışı tercih ettiklerini söyledi. Arslan, “HAK-İŞ olarak toplu iş sözleşmesi süreciyle ilgili bakanımızla bir araya geldiğimiz her toplantıda uzlaşmaya odaklanmış, sorunları çözmek için çaba sarf eden, ‘Birlikte Türkiye’yiz’ mesajını vermeye çalışan bir hava içerisinde olduk. Taleplerimizin hepsi kabul edilmese de, istediğimiz her şey toplu sözleşmede kabul edilmese de bu uzlaşma anlayışı, bu diyalog anlayışı ve birlikte sorunları çözme iradesini çok değerli buluyoruz. O nedenle toplu iş sözleşmesi sürecinde sayın bakan ve heyetiyle bir araya geldiğimiz her toplantıda bunun altını çizdik” diye konuştu.

Türk-İş’le daha önce anlaşmaya varıldığı için kendi taleplerinin tamamının karşılanmadığını söyleyen Arslan, çıkan karara saygı duyduklarını belirterek, “Biz 70 bine yakın üyemiz adına toplu sözleşme müzakerelerini sürdürdük. Başka bir konfederasyon da kendi adına toplu sözleşme müzakerelerini sürdürdüler. En fazla üyeye sahip konfederasyon olarak diğer konfederasyonla önceden toplu sözleşmelerin sonuçlandırılması geleneği bu dönemde de devam etti. Bundan dolayı da biz kendi özgün talep ve beklentilerimizi, iş yerinden kaynaklı sorunlarımızı ifade etsek de önümüze imzalanmış, taraflarca kabul edilmiş bir toplu iş sözleşmesi çerçeve protokolü var. Buna saygı duyuyoruz. Bizim beklentilerimizi karşılamasa da uzlaşmayla ortaya çıkmış metni kabul ettiğimizi ifade ettik ve uzlaşma sağlanmış oldu” dedi.