Bitlis Valiliği, Bitlis Belediyesi, Bitlis Eren Üniversitesi Rektörlüğü, Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı tarafından 8 - 12 Mayıs 2013 tarihleri arasında, "Keşfedilmeyi Bekleyen Bir Hayat ve Fikriyat: Said Nursi ve Risale-i Nur" konulu sempozyum düzenlenecek.

Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. Mahmut Doğru, yapılacak olan sempozyum ile amaçlarının dijital müze oluşturarak Said Nursinin hayatını ortaya koyacak projeleri üretmek olduğunu söyledi. Sempozyum kapsamında Vakıf ve Risale akademileri ile bir protokol imzaladıklarını belirten Prof. Dr. Mahmut Doğru, "Protokol imzaladığımız Vakıf ve Risale akademileri yetkilileriyle birlikte 8-12 Mayıs tarihleri arasında Said Nursi günleri etkinliğini gerçekleştireceğiz. Bediüzzaman’ı uluslararası alanda tanımak istiyoruz." diye konuştu.

"Bazı değerler kendi zamanlarında fark edilmez. Bazı değerler kendi mekanlarında yabancılaştırılır. Bazı değerler, 'dışarıdakilerin' takdir ve tahsinleri üzerine fark edilir hale gelir." diyen Rektör Doğru şöyle konuştu: "Osmanlıdan Türkiye Cumhuriyetine uzanan modernleşme sürecini, bin yıllık arka planıyla birlikte ele alıp değerlendiren ve İslami köklerden yola çıkıp küresel çıkarımlara ulaşan Said Nursi, Türkiye toplumunun böyle bir değeridir. Sadece siyasi değil toplumsal anlamda da cumhuriyetçi olan, ortaya koyduğu müsbet hareket yaklaşımıyla küresel barış ve çoğulculuğa İslami referanslı küresel bir temel sunan, modernleşme sürecinin pozitivist öğreti ve pratik tarafından yabancılaşmaya mahkum ettiği Türkiye toplumunun kadim referanslarını tevhid ekseninde yeniden inşa eden Said Nursi, Bitlis’ten dünyaya uzanan diriltici bir nefestir.

Hayatında korkuya yer olmayan, ümera kapısına fikirlerini sunmak dışında hiç uğramayan, ilmin izzetini her şeyin üstünde tutarken, Kur’an’ın bir nüktesinin anlaşılmasına hayatından daha fazla değer atfeden, “fikre tevhid, hayata istikamet veren” İslamiyeti insaniyet-i kübra olarak takdim eden, bir alim, bir arif, bir dava adamı ve müceddit olarak Said Nursi, Türkiye’nin evrensele uzanan kapısı olan üniversitelerde anlaşılması, tartışılması ve istifade edilmesi gereken, gizli bırakılmış bir hazinedir. Çocuklar, kadınlar, hastalar, musibetzedeler, yaşlılar, mahpuslar, yetimler, garipler ve savaşzedeleri engin bir şefkatle kucaklayıp onlar için gözyaşı döken ama zalime asla boyun eğmeyen, insanlık barışı için en küçük bir zulme bile, taraf olmak şöyle dursun yanına bile yaklaşmayan, dünyanın malına, şanına ve makamına en küçük bir tamah göstermeyen Said Nursi’nin hayatının şifreleri yazdığı Risale-i Nur külliyatında mündemiçtir."

"SAİD NURSİ’NİN HAYATI ANCAK RİSALE-İ NUR’LA ANLAŞILABİLİR"

Said Nursi’nin hayatının ancak Risale-i Nur’la anlaşılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Mahmut Doğru, Risale-i Nur kemal düzeyindeki pratiğini Said Nursi’nin hayatı üzerinden gösterir. Said Nursi hakikat yolculuğunda kendisine yansıyanı kemaliyle gösteren şeffaf bir aynadır. Yeni Cumhuriyetin sağlam temeller üzerine kurulması gerektiğini kuruluş sürecinde hatırlatan Said Nursi, eğitim eksikliği, ekonomik gerilik ve çatışmacı kültürü yerel ve küresel ölçekte mücadele edilmesi gereken alanlar olarak tanımlarken, din-bilim ikilemini 'mana-yı harfi' kavramlaştırması ile çözümlemiştir. Hala tazammunları teşrih edilmeyi bekleyen Medreset-üz Zehra tasavvuru bir ittihad ve uhuvvet ekseni olarak anlaşılmayı bekliyor. Kur’anın tevhid, nübüvvet, haşir, adalet ve ibadet üzerinde temerküz eden mesajını, Ene risalesinde ortaya koyduğu epistemoloji ile modernizmin dun saldırılarından beri kılan Said Nursi’nin fikriyatı, ilim Çehlinin munsif ve müdakkik nazarlarında makes bulmayı bekliyor." şeklinde konuştu.