BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "Kapınızı bize barışa, çözüme açın. Aksi takdirde, yıllarca olduğu gibi kapımızı ölüm haberi vermek için gelenler çalıyor. Artık buna son vermeliyiz" dedi. Konuşmasının ardından basına yaptığı açıklamalarda da PKK'nın elindeki kamu görevlilerini almaya bir heyet gideceği yönünde Altan Tan'ın yaptığı açıklamayı doğruladı. 
Kışanak, grup konuşmasına, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayarak başladı. 8 Mart nedeniyle parti olarak yapacakları etkinliklere de değinen Kışanak, "Bu sene 8 Mart nedeniyle yaptığımız bütün eylem ve etkinlikleri, Paris’te katledilen 3 Kürt kadın siyasetçiye adadık. Bu mücadele mirasıyla anlam bulan bir yaklaşımdır. İçinde bulunduğuımuz süreçte barış ve çözüm çabalarına yönelik bir saldırıydı. Ama özel olarak da 3 kadının seçilmiş olması, kadınlara karşı, kadın özgürlük mücadelesine yönelik bir saldırıydı. Bütün karanlıkta kalan cinayetlerin aydınlatılması için mücadele edeceğiz. Ama Paris cinayetinin aydınlatılması, adalet önünde kadınlara hesap vermesi bizim için en temel mücadele gerekçelerimizden biridir. Bu üç kadın şahsında, kadınların çözüm ve barış çabalarına darbe vurulmak istenmiştir. Kürt kadınları, bu katliamın hesabını soracak" diye konuştu. 

"KAPINIZI BARIŞA AÇIN" 

Trabzon’dan kendisine bir mektup ve fuların hediye olarak geldiğini sözlerine ekleyen Kışanak, "Buraya Karadeniz fularıyla çıktım. 'Bir Trabzonlu olarak BDP’ye yönelik, ırkçı faşist saldırıları kınamak için bu mektubu ve bu fuları size gönderiyorum' diyen bir mektup aldım. Karadeniz’deki kadın arkadaşlarımıza ayrıca seslenmek istiyorum. Biliyorum gönlünüzde herkese yer var. Biliyorum yüreğinizde yıllanmış acılar da var. Ama kapınızı bize, barışa, çözüme açın. Kapınıza gelen barış umudunu ve çözüm umuduna büyütmek için siz de bu mücadeleye el, omuz verin. Aksi takdirde, yıllarca olduğu gibi kapımızı ölüm haberi vermek için gelenler çalıyor. Artık buna son vermeliyiz" şeklinde konuştu. 



"BU AYIPLI HALDEN KURTULMAK LAZIM" 

Erkek egemen bir toplumun hüküm sürdüğünü söyleyen Kışanak konuşmasına şöyle devam etti: "Erkek egemen zihniyet kurtulması gereken bir hastalıktır. Erkeklik duygusu olarak şimdiye kadar dayatılan empoze edilen bu duygunun kendisi despotizmdir. Bundan kurtulmazsanız siz de kadınlar da özgür olamaz. Bu illetten, bu ayıplı halden kurtulmak lazım." 
Kışanak'ın konuşmasından diğer satırbaşları şöyle:
- Karadeniz'de çayda çırpma çalışmalarının başladıklarını bildiğimiz kadınlara, Çukurova'da portakal toplayan kadınlara, İstanbul'da atölyelerde göz nuru döken kadınlara, Roboski'de evlatlarını yitiren analara, Barış Anneleri'ne, çocuklarını davul zurna ile askere yollayıp kara haberini alan analara, evlatlarının mezarına bile ulaşamayan Cumartesi Anneleri'ne buradan sesleniyoruz bir kez daha: El ele olacağız... 
- Cezaevlerinde 500'ü aşkın kadın arkadaşımız tutsaktır. Biz bunu tutsaklık olarak değerlendiriyoruz. Çünkü bunların içinde kadın konferansı düzenlemekle suçlanan arkadaşlarımız vardır. Konferans düzenlemek suç deniyorsa biz de bu arkadaşlarımıza tutsak diyoruz. Ve öncelikle kadınlar olmak üzere tüm tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
 
- Genel olarak tüm kadınlara, özel olarak da muhafazakar kadınlara bir çağrı yapmak istiyorum: Bizler bugüne çok acılar çekerek geldik. Bugün İmralı'da başlatılan süreçle kalıcı bir barış ortaya çıksın istiyoruz. Bizimle acıyı, cefayı paylaşmadınız gelin barışı paylaşın diyoruz...
- Onurlu bir barış mutlaka gelecek, buna inanarak yaşayın...

'GÜVENMEK İSTİYORUZ'

Grup toplantısında daha sonra kadın kuruluşları temsilcileri kısa birer konuşma yaptı. 
“Barış Anneleri” adına konuşan Döndü Erdem, “Başbakan'a sesleniyorum: bu barışın 1999'daki geri çekilmede olduğu gibi hayal kırıklığına uğratmamasını istiyorum. Barış olacaksa uzanan ellerin tutulmasını istiyoruz, güvenmek istiyoruz. Türk analarına sesleniyorum: Adım adım bu barışı örelim, savaşını kazananı olmaz, barışı kuralım. İki evladımı kaybettim. Evlat acısından büyük hiçbir şey yok. Başka analar ağlamasın diye mücadele ediyorum” dedi. 
Tunceli Belediye Başkanı Edibe Şahin de, konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yaptı. 

'HEYETE KATILMAK İSTERLERSE OLUMLU YANIT VERİRİZ'


Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, “İmralı görüşmesinin notlarının sızdırmasıyla” ilgili soru üzerine, “Sızdırma kelimesi, belli bir maksatla bir yere vermek anlamını taşır. Partimizden hiçbir şekilde sızdırma anlamına gelecek bir faaliyet söz konusu olmamıştır. Bunun dışındaki şeylerle ilgili soruşturmamızı sürdürüyoruz. Varsa bizim partimizden, çalınmasına, elde edilmesine, çarpıtılmasına vesile olabilecek bir ihmal, yanlışlık, eksiklik, biz bunu kamuoyuyla büyük bir açıklıkla paylaşırız. Partimiz bunun üzerinde titizlikle duruyor” dedi. 
PKK'nın elinde tuttuğu kişilerin serbest bırakılmasıyla ilgili sürece ilişkin bir soru üzerine Kışanak, “Biz bu konuda bir heyet hazırlığı içerisindeyiz. İnsan hakları alanında mücadele yürüten kurumlar partimize müracaat ederek heyette yer almak istediler. Belki bir karma heyet ya da partimizden oluşan bir heyetle bu çalışmayı yürüteceğiz” diye konuştu. 
Bu aşamada heyetin nasıl gideceği ve ne şekilde teşkil edeceğinden çok ailelerin heyecanının duygusunu yaşamak gerektiğini belirten Kışanak, “Ailelerin, bu kavuşmanın mutluluğunu yaşayabilmeleri için parti olarak elimizden gelen çabayı yürütüyoruz. En kısa zamanda bunu gerçekleştirmek için çalışmalarımızı hızlandırıyoruz” ifadesini kullandı. 
Heyette AKP , CHP ya da MHP 'den milletvekili olup olmayacağı sorusuna Kışanak, “Bu partimizin faaliyeti ama onlardan da böyle bir teklif gelirse bunu değerlendiririz, açığız, olumlu yanıt da veririz” karşılığını verdi. 
Öte yandan, BDP Hakkari Milletvekili Esat Canan, gazetecilerin, Suudi Arabistan'daki bir toplantıda Türk bayrağının olmadığı salona bayrak astırmasıyla ilgili soruya şu cevabı verdi,
“Bu normal bir şey. Türkiye'nin milliyetçiliğine dışarıda sahip çıkmak lazım. Orada diğer partilerde vardı ama biz BDP olarak Türkiye bayrağını yurtdışında savunduk. Bu bayrak hepimizin ortak bayrağıdır, Türkiye'nin bayrağıdır, içinde herkes vardır. Ülke dışında Türkiye bayrağını dalgalanmamış olması bizim açımızdan da büyük bir eksiklikti, BDP milletvekili olarak görevimi yaptım ve oradaki yetkilileri uyardım ve bayrağı astılar.”




Kaynak: DHA/AA