Harama bakmak, şeytanın oklarından zehirli bir oktur. Bu sebeple, Allah’tan korktuğu için harama bakmayı terk eden kimseye, mükâfat olarak Allah öyle bir iman verir ki, onun tadını kalbinde hisseder.” (Hakim, Müstedrek, 4/314; Münzirî, et-Tergib ve't-Terhîb, III, 63.)

-Baksana ne kadar güzel bir kadın..

+Hayır, bakamam. Bu ona yaptığım büyük bir kötülük olabilir.

-Saçmalama ne kötülüğü kendisini sana güzel göstermek istiyor. Bu onu mutlu edecek.

+O, bilmiyor. Bilseydi yapmazdı.

-Neyi bilmiyor, baksana o bir yetişkin. Neden kötü birşey yapıyormuş gibi davranıyorsun?

-Hadi bak ona, çok keyif alacaksın.

+Ama sonra pişman olacağım. Ayrıca o bilmiyor, bilseydi yapmazdı.


-Ne sayıklıyorsun sen? Neyi bilmiyor?

+Böyle açılarak Müslüman erkeklerin ve kendisinin ahiretinden neler çaldığını bilmiyor. Onların hayal dünyalarını nasıl berbat ettiğini bilmiyor. Onun gibi dikkat çeken kadınların ne aileler yıktığını bilmiyor. Kocasının, babasının ya da erkek kardeşinin onun gibi kadınlara bakarak ailesine ve ruhsal kimliğine nasıl zararlar verebileceğini bilmiyor. Bunun manevi bir zulüm olduğunu bilmiyor. Bilseydi yapmazdı. O bilmiyor diye ondan nefsim için faydalanacak değilim. Hem Rabbim bana zinaya yaklaşmamamı emretti. (Kur'an: 17:32)

-İyi de zinaya yaklaşmakta neymiş. Sadece bir bakış, yolunu değiştirebilir. Bakta bari son anlarından keyif al.

+Sadece bir bakışın garantisi mi var? Diyelim o değil de başkası. O zamanda ikinci bakışı atmamı isteyeceksin. Sonra o da bana bakacak. Sonrasının garantisi var mı söylesene. Sen beni uçuruma çekmek istiyorsun.


 

-Ben seni mutlu etmek istiyorum. Allah çok affedici değil mi? Diğer insanlar ne günahlar işliyorlar, sen sadece şu güzel kadına bakacaksın. Tövbe etmek çok kolay.


+Günahı küçümsemek büyük günahlara kapı açar. Affedilmem diğer insanlardan az günah işlememe değil Rabbimin emirlerini yerine getirmeme bağlı. Tövbe etmek kolay diyorsun ama ya ona bu şuursuzlukta baktığımda ya da ona yaklaştığımda son nefesimi verirsem? O zaman da tövbe etmek kolay mı?

-Çok detaycı düşünüyorsun. Kısacık bir bakıştan zarar gelmez. Merak etme ya daha gençsin, ölecekte değilsin.


+Kısacık bakışlar yerini uzun bakışlara bırakacak. Doyumsuz bir nefse sahibim, kendimi biliyorum. Git başımdan.

-Hiçbir şey olmayacak. Baksana yanındaki nasıl da süzüyor kadını. Sende baksan ne çıkar ki?
 

+Anlamıyorsun. Bana emredilen şeyler var. Bu sayede ırzımı koruyorum. Hem o benim değil. Belki birisiyle evli. Değilse bile benim değil. Ya anneme, kız kardeşime ve ilerde eşime birisi şehvetle bakarsa... Ben bunu kaldıramam.


-Boş ver şimdi sana emredilen şeyleri. Hem neymiş onlar şu kadının kokusundan ve teninden daha mı hoş dersin? Ayrıca sen güçlüsün. Senin yakınındaki kadınlara kim bakmaya cesaret edebilir ki?

+Rabbim bana güç verdiği gibi başkalarına da verdi. Bana güç verdiği gibi almaya da kadirdir. Bana emredilen şeyler Allah'ın emirleridir. Bu emirler yalnız bana değil bütün insanlara emirdir. Rabbim bana gözümü haramdan sakınmamı emretti. (Kur'an: 24:30)

Ne mutlu bunu böyle bilenlere ve iblise karşı son cevabı böyle olabilenlere. "Son cevabı" derken şimdilik son cevabı. Rakibimiz olan şeytan tecrübeli ve sabırlı. Bizlerden önce nefsi bize benzeyen o kadar çok insanla tecrübe edindi ki...


Bizi imana götürecek bütün yollara taş koymayı kendine görev edinmiş. Üstelik bu görevi hiç bırakmadı ve kıyamete kadar da bırakmayacak. (Kur'an: 7:16) Tecrübesinin ve sabrının farkında olarak bizlere düşen ise boş bulunmamaktır. Boş bulunduğumuz bir anda bizi yanlışa düşürebilir ve bu sayede ahiretimizi yangın yerine çevirebilir. Unutmayalım, su uyur düşman uyumaz. İşte Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin hayatından bir örnek...

"... devesine amcası Abbas'ın oğlu Fadl'ı da bindirmişti. Fadl henüz genç, ak tenli ve yakışıklıydı. Yanlarından geçen kadınlara gözlerini dikerek bakmaya başladı. Fahri Kâinat Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, eliyle Fadl'ın yüzünü kapattı. Fadl, yüzünü yana çevirerek tekrar bakmak istedi. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, yine eliyle yüzünü kapattı. Bu sırada genç bir kadın bir problemini iletmek üzere Resûlullah'a geldi. Fadl, bu kez de bakışlarını o genç kadına çevirdi. Allah Resûlü bu sefer Fadl'ın başını eliyle başka tarafa çevirdi. Abbas radıyallahu anh, olayı görmüştü.

-Ey Allah'ın Resûlü, onun yüzünü neden çevirdin? diye sordu.

+Bir delikanlı ile bir genç kızın bakıştıklarını gördüm. Aralarına şeytanın girmesinden korktum da ondan, buyurdu" (Tirmizi).

Aralarımıza şeytanı sokmayalım kardeşlerim.

Çünkü “Helal dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.”

(Risale-i Nur Sözler, 4. Söz)

Kaynak: www.hadislerleyasa.com