Hukuk Sistemimizde Velayet ve Velayet Davası

Medeni kanunumuza ve kanun gerekçesine göre velayetin asıl amacı: çocuğun üstün yararını her koşulda gözetmek suretiyle fiziksel, ruhsal ve ahlaki açıdan hayata hazırlanmasına olanak sağlayacak bir ebeveyn-çocuk ilişkisinin ve hukuki statüsünün sağlanmasıdır. Evlilik birliğinin devam ettiği süre boyunca anne ve baba, müşterek çocukların eğitimi, temsili, bakım ve gözetimi noktasında ortak sorumluluğa sahiptir. Ancak hukuk sistemimizde boşanma sonrasında tarafların müşterek çocuk veya çocuklar üzerinde ortak velayet hakkına sahip olması mümkün olamamaktadır. Yalnızca çocuğun velayeti kendisine bırakılmayan ebeveyn ile çocuk arasında kişisel görüş kararı verilebilmektedir.

Peki velayet ilişkisi anne-baba ile çocuk arasında nasıl bir hukuki statü meydana getirmektedir? Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar. Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür. Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar. Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terk edemez, ayrıca yasal sebep olmaksızın ve gerekçe gösterilmeksizin onlardan alınamaz. Çocuğun adına ana ve baba birlikte karar verir. Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâkî ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar. Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel engelli olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve meslekî bir eğitim sağlarlar.

Bunun yanında değişen durumlar da çocuğun üstün yararı ilkesi ile birlikte değerlendirilmelidir. Özellikle çocuk sahibi çiftin boşanması halinde, çocuğun velayetine ilişkin olarak verilmiş olan karar, değişen şartların mevcut olması halinde değişmiş olan bu şartlara göre uyarlanabilmekte ve boşanma davası sonrasında velayet hakkını en başta kazanamamış olan ebeveyn, sonradan velayet davası açmak ve iddialarını ispatlamak suretiyle bu hakkı kazanabilmektedir. Velayet hakkının kullanılmasını olumsuz yönde etkileyebilecek bir değişiklik halinde ya da velayet hakkının kötüye kullanılması durumunda çocuğun yararını korumak ve geleceğini güvence altına almak üzere velayetin kullanımına ilişkin yeni bir düzenlemeye gitmek gerekebilmektedir.

Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Detaylı bilgi için mutlaka bir velayet avukatı ile iletişime geçip hukuki danışma almanız tavsiye edilir. Velâyet kendisine bırakılmayan eş ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki kurulabilmesi, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutularak karara bağlanması gereken bir husus olmaktadır. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Bunun sağlanabilmesi adına iştirak nafakası adı altında bir nafakaya hükmedilebilmektedir. Böylece velayet kendisine bırakılmayan evebeynin de müşterek çocuğun giderlerine katılım göstermesi sağlanmaktadır.