Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEMAR) Müdürü Abdussamet Arslan, Türkiye’nin deprem bölgesi olduğunu ifade ederek, “Yaklaşık 2 metre bir sıkışma meydana geldiği zaman, 2 metrelik bir sıkışmadan sonra aniden kopuyor ve deprem oluyor. Elde edilen verilere göre hızı da 2 santimetre. 200 santimetreyi 2 santimetreye bölerseniz 100 çıkıyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda yüz yılda bir şiddetli bir deprem meydana geliyor” dedi.

Düzce’de saat 04.08’de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki deprem İstanbul’dan Ankara’ya kadar birçok ilde hissedilirken, 1’i ağır olmak üzere 68 kişi yaralandı. Depremde can kaybı yaşanmazken, kentte bazı ev ve iş yerleri hasar gördü. Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (DEMAR) Müdürü Abdussamet Arslan, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine depremle ilgili açıklamalarda bulundu. Depremin felaket değil sonucunun felaket olduğunu ifade eden Arslan, “Deprem esnasında bulunduğunuz ortam güvenliği ile ilgilidir. Kutuplarda örneğin o kadar şiddetli depremler oluyor ki, 9 şiddetinde deprem oluyor ama haber bile olmuyor. Çünkü insan yaşamıyor ama Türkiye’de ve dünyanın diğer yerlerinde, yerleşim bölgelerinde bu önemli bir olay oluyor. Dolayısıyla deprem olgusunu bilmek lazım. Bulunduğumuz yerin ne kadar sağlam olduğu, depreme ne kadar dayanıklı olduğu konusunda kafa yormamız lazım. Çok somut bir bilgi var elimizde; bir süre önce Endonezya’da bir deprem oldu. 5.6 şiddetindeydi yani bizim Düzce depreminden çok daha hafif bir depremdi ve 200 kişi öldü. Düzce depremi daha şiddetli bir deprem, hatta Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırmaları Kurumu’na (USGS) göre 6 şiddetinde bile değil. 0,4’lük bir fark olmasına rağmen ki birbirinin katı seviyesinde bir farktır. Ona rağmen bizde çok şükür ki can kaybı ve göçen binamız olmadı” diye konuştu.

“Türkiye’nin bulunduğu bölgede üç tane adacık var”

Dünya zemininin sıvı üzerinde bulunan katı bir litosfer tabakası olduğunu ve bunların da adacıklar halinde bulunduğunu belirten Arslan, “Bu adacıklar birbirlerine sürtünerek, açılarak veya birbirlerine doğru hareket ederek o sıvının üzerinde yüzüyorlar. Türkiye’nin bulunduğu bölgede üç tane adacık var. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bir Arap plağı var. Türkiye’nin kuzey kısmında bir adacık var. Bir de Doğu Anadolu Fay Hattı’ndan Yunanistan’a doğru devam eden bir adacık daha var ve bu üç parça birbirlerine göre hareket ediyorlar” dedi.

“Adacıkları uzaydan gözlemleyebiliyoruz”

Adacıkların hareketlerini uzaydan gözlemleyebildiklerini vurgulayan Arslan, “Arap kıtası Türkiye’nin kuzeyine doğru hareket ediyor. Arap plağı ittirdiği zaman Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın birleşim noktasını sabit olarak düşünürsek kuzeydeki adacığı Türkiye’nin batısına doğru sıkıştırıyor. Bu sıkıştırma olurken Ege Bölgesi’nde açılma şeklinde kırıklar meydana geliyor. Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda ise kesme şeklinde ve birbirlerine göre sürtünerek hareket eden kırık görünüyor. Bu sebeple Türkiye’nin en kritik fay hatlarından birincisi Kuzey Anadolu Fay Hattı. Bu hat Yunanistan’dan başlıyor. Marmara Denizi’nin içerisinden geçerek depremi yaşadığımız Düzce bölgesine ulaşıyor. Bolu, Amasya ve Tokat’tan İran’a doğru devam ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda yüz yılda bir şiddetli bir deprem meydana geliyor”

Doğu Anadolu ve Kuzey Anadolu fay hatlarının birleşme noktasında sıkışma meydana geldiği zaman Orta Anadolu Bölgesi’nin Batı’ya doğru hareket ettiğini vurgulayan Arslan, “Batı’ya hareket edince Erzincan’dan başlayarak Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinden depremler tırtılın hareketi gibi Batı’ya doğru sıra şeklinde takip ediyor. Fay hattının kırılmasını bir lastiğe benzetirsek eğer, lastiği belli bir seviyeye uzatırsınız. O zamana kadar da kuvvet uygulandığı zaman uzamaya devam eder ve biraz daha uzattığınız zaman lastik kopar. İşte o kopma anı deprem anıdır. Ama deprem anını oluşturan şey nedir; o lastiğe biriken enerjidir yani çekerek uzattığınız kısımdır. Yaklaşık 2 metre bir sıkışma meydana geldiği zaman, kaba bir tabirle 2 metrelik bir sıkışmadan sonra aniden kopuyor ve deprem oluyor. Elde edilen verilere göre hızı da 2 santimetre. 200 santimetreyi 2 santimetreye bölerseniz 100 çıkıyor. Bu da Kuzey Anadolu Fay Hattı’nda yüz yılda bir ciddi şiddetli bir deprem meydana geliyor” dedi.

“(İstanbul depremi) Tetiklemiş de olabilir ama bunu söyleyebilmek için şimdilik çok erken"

Düzce’de yaşanan depremin İstanbul’da yaşanması beklenen depremle ilişkili olabileceğini ifade eden Arslan, sözlerine şöyle devam etti:

“Gerçekten bir enerji boşaltması mı meydana geldi yoksa tetikledi mi? Tam tersi de olabilir. Doğudan batıya doğru sürekli bir boşaltma meydana geliyor. Körfez depremi oldu, Düzce depremi tekrar oldu ama hala Marmara Denizi içerisine doğru ilerleyemedi. Bu bölgede hala sismik bir boşluk var ve ilerlemedi. Tetiklemiş de olabilir ama bunu söyleyebilmek için şimdilik çok erken” ifadelerini kullandı.

Arslan, beklenilen İstanbul depreminin bir gün olacağını ve her geçen gün bu olasılığın arttığını kaydetti.