İnsanı yok hükmüne düşürenin enaniyet olduğunu kabul ediyorsak, var olma yolunun (hiç'lik)den geçtiğinin farkındayızdır umarım.

"Hiç" olmadan "var" olunamayacağı düşüncesi bir "güven" meselesidir ki... Güven, inanç ile alâkalıdır.

Bahsettiğim konuyu biraz düşük bir seviye olan dünya diline uyarlarsam, belki şöyle açıklayabilirim..

"Kendini bana bırak, sal kendini ben seni tutarım!" 

1) Diyebileceğini düşündüğünüz insanları önce bir liste halinde gözünüzün önüne getiriniz..

Bu yaptığınız liste, bunu size söyleyebileceğini düşündüğünüz insanların listesidir..

Bir düşünün ve bu tahmin listesini yapın..

Hiç bir işe yaramasa da en azından bundan sonra enerjinizi kimler için harcamanız gerektiği hakkında farkındalığınız olur.

Bu GÜVEN'dir.

2) Siz o liste içinden hangilerinin gerçekten de kendinizi ona bırakmanız halinde sizi tutabilecek gücü olduğunu düşünüyorsunuz?

Yani varsayım olarak sizi sevdiğini ve sizi tutabilmeyi dileyeceğini zannettiğiniz insanlar içinden de, sizin bunu başarabilecekleri konusunda şüphe duymayacağınız kaç kişi var?

Bakın bu da, aklımız ile desteklenmiş bizim güvenimizdir. Bir öncekinden daha destekli bir duygudur.

3) Rahatça kendini bırakabileceğini söyleyeceğini düşündüğün, senin de "evet beni taşıyabilir" diye güvenebildiğin kişiye doğru kendini saldığında..

O kişiyi tam senin sırtında, seni tutmak üzere tam arkanda olacak şekilde oraya kimin koyduğuyla ilgili aklında hiç bir şüphe yoksa..

Bu da inanç ile alakalı güvendir..

Zira kendinizi teslim ederek mecazen arkaya doğru saldığınızda benliğinizden sıyrılarak "Hiçliği" kabul ettiniz ve düşmenize izin vermeyen tüm sebeplerin bilincinde olarak hayatta tutuldunuz yani "var" oldunuz.

Cümleniz Sağolun "var"olun kardeşler.