Dün, Yeni Akit Gazetesinde, " Gündeme bomba gibi düştü! İsrailli yazar: Türkiye'yi Atatürk'le beraber sabetaycılar kurdu!" başlıklı kısa bir haber dikkatimi çekince, "Sır değildi ama itiraf İsrail'den gelince dikkat çekiyor" diyerek sayfamda paylaştım.

Akit'in haberi şöyle:

"İsrail vatandaşı Türk Yahudisi Haim Errol Gelardin'in 2012 yılında yayınlanan bir programda, Türkiye'yi Sabetaycıların kurduğunu söylediği video sosyal medyada viral oldu.

"İsrailli Haim Errol Gelardin, 2012 yılında katıldığı bir televizyon programında söyledikleriyle şoke etti. Gelardin, "Mustafa Kemal'in en büyük düşmanı Enver'di çünkü Enver sabetayist değidi." diyerek Türkiye'yi Sabetaycıların kurduğunu söyledi.

"Türkiye'yi sabetayistler kurdu"

"Gelardin şu ifadeleri kullandı:

"Mustafa Kemal'in en büyük düşmanı Enver'di çünkü Enver sabetayist değildi. Bu yazılmayan, konuşulmayan tarihtir. Bunu size öğretmezler. Türkiye'yi sabetayistler kurdu.

"20. asırda dünyada 3 Yahudi devleti kuruldu; Rusya, Türkiye ve İsrail. Türkiye'yi Atatürk'le beraber sabetaycılar kurdu. Atatürk Avrupalıydı. Türkiye'yi Avrupalılaştırmak istedi. Onun için bu vaziyete geldik."

Evet, sır olmayan bu bilgiyi bütün dünya bilir ama Ankara devleti Türkiye Cumhuriyeti bilmez(!), kabul etmez ve sebeb-i ceza görür. Neyse ki, söyleyen kendilerinden biri de biz de rahatça paylaştık.

Bu mesele sayfamda üç beş yorumla kapanıp gidecek diye beklerken, gece uykuya dalmadan önce, bir yorum dikkatimi çekti. Yorum yerine bir takipçim Sorularla Risale sitesinden bir link paylaşmıştı. Linkin özet başlığı, "Cumhuriyeti ilan eden Türk Hamiyet ve Milliyetperverleri kimlerdir?" diye soruyordu. Merak edip o dehşet makaleye gittim!

Sorularla Risale'nin cürm-ü sabiti makalesini buraya almazsam tehevvürümün sebebi anlaşılmayacak. Sorularla Risale Editörü imzasıyla tuğralanan makale şöyle:

"Cumhuriyeti ilan eden Türk Hamiyet ve Milliyetperverleri kimlerdir?

"Cevap:

"Değerli Kardeşimiz;

"Sikke-i Tasdik-i Gaybi'de Birinci Şua'da geçen 28. ayetin izahında ilm-i cifirle muazzez Üstadımızın verdiği mana çok manidardır.

"Hicri 1324, miladi 1908 tekabül ediyor. Bu ise İkinci Meşrutiyetin, sultan Abdülhamit Han tarafından ilan edilmesidir. Buradaki “hamiyetperverler” tabiri sultan Abdulhamit ve II. Meşrutiyetin ilanında müessir olan idarecilerdir.

"Zira Avrupa zalimleri, Osmanlının, yani İslam devletinin nurunu söndürmek ve akibetini hazırlamak için müthiş bir gizli plan hazırlamışlardı. Eğer saltanat devam ettirilse idi, güya hürriyet ve demokrasi adına Osmanlının her halükarda işini bitirme kararında idiler.

"Ancak cennetmekân Abdulhamit Han çevresi ile bu meseleyi ciddi manada değerlendirmiş II. Meşrutiyeti ilan etmekle, hürriyet ve demokrasiye geçileceğinin sinyalini vermiştir. Böylece hem hanedanın saltanatına bir cihette son vermiştir. Bu vesile ile millete vatana hamiyetini ve vefasını göstermiştir. Âdeta saltanatını memleketin istikbaline ve yeni doğacak devletine bir cihette feda etmiştir. Bu vesile ile de Avrupalıların zalimane planlarının tatbikini askıda tutmuş ve tatbikatını geciktirmiştir. Hamiyetperverlik budur.

"Sonra cihan harbinin vuku bulması, akabinde yeni doğması muhtemel Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığını ortadan kaldırmak için, Avrupalılar yine o zalimane planlarını tatbik etmek istediler.

"Sevr ve Lozan anlaşmaları gibi tamamen maddi ve manevi olarak bu devletin ortadan kalkması için ağır şartları dayattılar.

"Bu defa da Türkiye milliyetperverleri, yani milliyetçiliği esas alarak kurdukları Türkiye Cumhuriyetinin maddeten ve coğrafi olarak varlığını muhafaza sadedinde; kurtuluş savaşını yapanlar ve o ekip Avrupalılara karşı mücadeleyi başlatmıştır. Sadece Cumhuriyetin ve Türk devletinin varlığı ve muhafazası için, çok ciddi tavizler vermişler ve o ağır anlaşmaların altına sızlaya sızlaya imzalarını atmışlardır. Yapılacak başka bir şey de yoktu.

"İşte burada her şeyin başı olan istiklal ve hürriyet için o mesuliyetler altına girmişler, verdikleri tavizlerle, bu milletin hürriyet ve istiklalini korumuşlardır.

"Bugün ise millet hamiyeti ile ve himayeti ile onların boşluklarını doldurmuş, şahlanan bir Türkiye ile Dünya gündemine oturmuştur.

"İşte Türkiye milliyetperverleri diye Üstadımızın tavsif ettiği İstiklal Harbini yapıp o anlaşmaları karar altına alan ve milliyetçiliği esas alıp hareket eden ve cumhuriyeti kuran o kadrodur.

"Gerek hamiyetperverler ve gerekse de milliyetperverler, birkaç şahıs müstesna, genel manada bu milletin ve vatanın varlığı ve bekası için çalışmış ve faydalı işler yapmış gruplardır.

"Selam ve dua ile...

"Sorularla Risale Editörü"

Kamal Atatürk'ün bu ülkenin bir asrını felc eden düşünce ve icraatlarını, karşı mücadelesi ile hayat ve ömrünü fedâ eden Bediüzzaman ve Risale-i Nurlarla perdelemeye çalışan bu dehşet vesikasının bende uyandırdığı tehevvürle linki paylaşan isme şu cevabı verdim:

"Bu cevab, (makalenin yazılmasına sebeb olan suale verilen cevab, az önce okuduğunuz metin yani) Bediuzzaman’a şeni bir iftiradır. Yorumu yazanın mesnetsiz düşüncesi, ahlâksızca Üstada mal edilmiş!"

Sorularla Risale'nin ihanete varan bu makalesini tahlil etmeden bırakmak olmaz! Kısmetse yarın...