İstanbul’daki Macar Kültür Merkezi ile Macar Teknik ve Ulaşım Müzesi tarafından düzenlenen sempozyumda, buharlı gemilerin 19. yüzyılda İstanbul ile Budapeşte arasındaki seyahatleri ele alındı. Sempozyum kapsamında ayrıca “Doğu’ya Açılmak” adlı sergi açıldı.

Macar Kültür Merkezi ile Macar Teknik ve Ulaşım Müzesi işbirliğinde 20 Kasım’da Macar, Avusturyalı, Hırvat ve Türk uzmanların katılımı ile İstanbul’da uluslararası bir sempozyum düzenlendi. Sempozyumda buharlı gemilerin 19. yüzyılda İstanbul ile Budapeşte arasında gerçekleştirdikleri seyahatler anlatıldı. 21 Kasım’da ise Macar Kültür Merkezi’nde açılışı gerçekleştirilen “Doğu’ya Açılmak” adlı sergi ile İstanbul ile Budapeşte arasındaki seyahatlerin yol haritası sergilendi. 1830’lu yıllardan 1914’e kadar DDSG adlı şirketin yol haritasının işlendiği sergide, DDSG’nin Viyana’dan Sulina’ya ve İstanbul’a buharlı gemi hatları ve hizmetleri oluşturma konusundaki öncü rolü de vurgulandı.

DDSG’nin geniş etkilenimlerinin günlük yaşam kadar uluslararası politikayı, kentsel ve kırsal peyzajı da etkilediği vurgulanan sergi ve sempozyumda, Fin de sicle tarafından çok karmaşık ve rafine bir ulaşım ağı düzeninin Avusturya-Macaristan monarşisinin çabaları sayesinde nasıl hayata geçirildiği anlatıldı. Vapur hatlarıyla rekabet eden demiryolu hatlarının iki ülke arasında ve özellikle Budapeşte ile İstanbul arasında çok güçlü bir bağ kurduğu da sergi ve sempozyumda anlatılanlar arasında yer aldı.

“İstimbotların İstanbul’a yolculuğu anlatıldı"

Macar Kültür Merkezi Müdürü Gabor Fodor, konferans ve sergide 1830’lardan itibaren Tuna üzerinden İstanbul’a yolculuğun anlatıldığını belirterek, "Amacımız hem istimbotların buraya kadar nasıl geldiğini anlatan bir sergi hem de konferans çerçevesinde gösterdiğimiz sunumlar içerisinde şirketlerin kurulması, İstanbul’a hem ticaret hem de seyahatlerin başlamasının ne kadar önemli olduğunu göstermekti. Diğer yandan da Tuna ve Orta Avrupa’yı Türkiye ile bağlayan bir köprü haline getirmek. Özellikle aşağı Tuna şimdiki Sırbistan, Romanya olan bölgede zar zor geçilebilen boğazlar vardı. Oralarda istimbotların rahat geçmesin için yapılan çalışmaları da bu sergimizde anlatmaya çalışıyoruz. Bu işlerin devlet teşvikiyle nasıl yapıldığı, ticareti geliştirme noktasında nasıl rol aldığı ve Avusturya-Macaristan ile Osmanlı İmparatorluğu arasındaki ilişkilerin nasıl etkilendiğini anlatıyoruz. Toplam 25 tablo var. 6 tane model var ve sergi için tören kılıçları, şapkalar getirildi. 25 tabloda 1830’lardan Birinci Dünya Savaşı’na kadar olan Tuna üzerinden İstanbul’a kadar olan yolculuk nasıl oluyordu, neler yaşanıyordu onları anlatmaya çalışıyoruz" dedi.

“Sadece teknik değil şahsi anılara da ışık tuttuk”

Serginin küratörlüğünü Balazs Tinku-Szathmry üstlendi. Tinku-Szathmry, sergi hakkında yaptığı açıklamada, "Sergimiz 19 yüzyıl hem Avusturya-Macaristan hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentleri arasındaki bağlantıyı kurma noktasına ışık tutmaya çalışıyor. Yine sergimiz Budapeşte ile İstanbul arasında bu istimbotlarla seyahatin nasıl gerçekleştirildiği, nasıl geliştirildiğini ve bu seyahatte kullanılan yollara dair bilgiler bulunuyor. Sergi içerisinde sadece teknik sorulara, teknik ayrıntılara dikkat çekmek istemedik, aynı zamanda şahsi anılara da ışık tutmaya çalıştık" ifadelerini kullandı.

Her iki program Macar Kültür Merkezi önderliğinde Türkiye Avrupa Vakfı ve Kalem Derneği ile birlikte yönetilen ve Avrupa Birliği ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından ortak finanse edilen “Birlikte Çeşitlilik: Tuna Dalgalarında Kültürlerarası Diyalog” projesi kapsamında gerçekleştirildi.