Diyarbakır’ın tarihini, gastronomisi ve güzelliklerini gün yüzüne çıkarmak için kolları sıvayan TGRT Belgesel ekibi, sokak sokak dolaşarak Seyyah-ı Fakir programı çekti.

Diyarbakır’ın tanıtımını, gastronomisini ve tarihini dünyaya tanıtmak için kolları sıvayan TGRT Belgesel Seyyah-ı Fakir Programı Yapımcısı ve Sunucusu Raşit Ağzıkara ve kameraman Taha Hancı ile sokak sokak dolaşarak program çekimlerine başladı. 33 medeniyete beşiklik yapan kadim şehir Diyarbakır’da girilmedik sokak bırakmayan ekip, çekimlerini tamamladı. Seyyah-ı Fakir Programı Yapımcısı ve Sunucusu Raşit Ağzıkara, gezmekle Diyarbakır’ı bitiremediklerini kaydederek en uzun süreyi buraya ayırdıklarını vurguladı.

Sunucu Ağzıkara, neden Diyarbakır’da oldukları sorusuna, Türkiye’de ve dünyada, İslam coğrafyasında hem de Türk coğrafyasında sayısız belgeseller çektiklerini, Türkiye’de gitmedikleri yerler arasında Diyarbakır’ın da olduğunu belirtti. Burası içinde en uygun zamanın bu zaman olduğunu düşündüklerini ifade eden Ağzıkara, “Yaz aylarında gelirsek birçok değerin kıymetini daha iyi çekeriz diye geldik ve çok güzel çekimlerle inşallah İstanbul’a tekrar döneceğiz. Çok şaşırdım, etrafımızda görmüş olduğumuz ya da internette yapmış olduğumuz araştırmalarda karşımıza çıkan bir Diyarbakır var, aralarında yapılan belgeseller var, hakkını teslim etmek lazım güzel işlerde var. Ancak, gelip burada yaşadığınız gibi olmuyor. Öncelikli olarak şunu söyleyeyim, insan buraya gelirken tam olarak ne ile karşılaşacağını bilmiyor. Çünkü tarihi, tabi güzellikleri, buradaki manevi atmosfer tam olarak anlatılmamış, bizim aslında buraya gelmemizdeki en önemli sebeplerden biri ise buradaki manevi havayı izleyicilerimize solutmak ve bunun yanında o manevi havayı yaşatmak en önemli maksatlarımızdan birisi, dolayısıyla buraya geldiğimiz zaman hem o peygamber kabirleri, burada ki sayısız eser, camiler Osmanlı, Artuklu ve Selçuklu zamanından kalma binlerce burada sayabileceğimiz eser bulunmaktadır. Bu kadar fazla eseri gördükçe şaşırdım, hatta şuan onlardan birinin hemen yanındayız. Yetmedi, Türkiye içerisinde Anadolu’da yapmış olduğumuz şehir belgesellerinde ki en fazla zamanı Diyarbakır’a ayırdık diyebilirim. Ama buna rağmen yetmedi” dedi.

“Ön yargılarınızı geride bırakın, ailenizle gelin”

Algıları yıkarak tüm vatandaşların gelip gezmesi için ellerinden geleni yapacaklarını aktaran Ağzıkara, “Ne yapıyorsunuz burada niye bekliyorsunuz, niye hala Diyarbakır’a gitmiyorsunuz diye sorup, ön yargınız mı var o ön yargılarınızı geride bırakın, ailenizle çok rahat bir şekilde gidip Diyarbakır merkezinde gezip insanlarının size nasıl gülümsediğini göreceksiniz. İnsanların size nasıl muhabbet beslediğini göreceksiniz diyeceğim ve o güzel yemeklerinden onu atlamamak gerekiyor gastronomisi muhteşem, konuyu şöyle özetleyeyim. Anadolu’da ki birçok şehre benzetebilirsiniz ama geldiğiniz zaman anlayacaksınız ki Diyarbakır’ın kendisine has bir tarihi, kendine has bir mimari yapısı ve insanı var. Şöyle bir katkısı olacak Diyarbakır’ın manevi havasını insanlar net bir şekilde anlayacaklar, burada ki Sahabe-i Kiram efendilerimizden, burada ki fetihten bahsetmek bizim için en önemli işti. Çünkü Diyarbakır Anadolu’ya açılan kapıdır, Anadolu’nun İslamlaşmasını sağlayan yerdir, Diyarbakır’ı fethettiklerinde Sahabe-i Kiram efendilerimiz, Hz. Ömer efendimiz zamanında ve dolayısıyla öyle bir kutlu yer olması zaten başlı başına gelinmesi için bir sebeptir. Sahabe-i Kiram efendilerimiz kabirleri görecekler burada ki peygamber kabirlerini görecekler ve o tabi güzellikleri görünce de kendilerinden geçecekler. Diyarbakır’da eksiklik yok fazlalık var sadece söyle bir durum var, birçok şeyin birçok güzelliğin bir araya gelmesi güzel olduğu anlamına gelmez ancak o güzel şeyleri ayrıştırdığınız zaman ortaya düzenli ve güzel bir şey çıkar. Bugün hala imarı ve güzelleştirilme devam eden çalışmaları olan bir Diyarbakır var. Dolayısıyla o çalışmalar bittiğinde daha net bir tablo ortaya çıkacak eski Diyarbakır ve yeni Diyarbakır bir birinden ayrışacak ve insanlar buraya geldikleri zamanda daha net bir şekilde her şeyi görecekler, ben hala bakıyorum bugün hala bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalar devam ediyor. Bu çok kıymetli, dolayısıyla ayrıştırmalar yapıldığı zaman örnek olarak verirsek Dört Ayaklı Minare ve hemen yanında yer alan cami ile alakalı olduğunu belirten tabelalar ya da yol üzerinde nereye gideceğimizi gösterebilecek yön tabelaları, nokta rehberliklerle Diyarbakır bambaşka bir yer haline gelir. Eksikliğin ise buranın tanıtılması yani burada bir nokta valiliğin koymuş olduğu noktada rehberlik hizmeti veren bir yer olması yanında rehberlik hizmeti veren İngilizce, Kürtçe, Zaza’ca gibi dillerle birinin olması buraya bambaşka bir değer katacaktır ve gelen turistleri de yönlendirmiş olacaktır” diye konuştu.