Şiirler, duyguların bazen keskin ve net bazen muğlak söylemlere satırlara dökülmesidir. Kimimiz sevgimizin ifadesini buluruz, kimimiz hırsımızın ifadesini buluruz. En güzel şiirler o andaki duygularımıza bağlı hepimizi başka düşüncelere alır götürür.

Tarihte medeniyetlerin gelişim süreci aynı zamanda şiirlerini de etkiler. Savaşların yoğun olduğu dönemlerde milliyetçilik ve vatan severlik üzerine şiirler ön plana çıkar. Daha çok refah ve huzurun olduğu dönemlerde ise insanlar iç dünyalarına dönerler. Bu dönemlerde sevgi ile ilgili şiirler daha çok kaleme dökülür.

Çocuk yaşlarında bir çoğumuz şiir denemeleri yaparız. Bazılarını yazar yazmaz yırtar atarız. Bazılarını ise yıllar sonra bir günlüğün ya da kitabın köşesinde gördüğümüzde ya güleriz ya da eski hatıralarımızı canlandırır ve hüzünleniriz.

Bir çocuk için ilk şiir denemesi okulunda ya da mahallesinde gönlünü kaptırdığı çocuk için olur. Kimi zaman ailesi çok daha önemlidir. Babaya, anneye, abiye ya da ablaya şiir yazmak için kaleme sarılır.

Serbest şiirler gibi kuralları şiir tipleri de var. Bu kurallara uygun şiirleri yazan ve her okunduğunda tekrar hayranlık uyandıran şairler tarihte yerini alır. Bunlara en başta gelen örneklerden birisi elbette Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı şiiridir.

Hem içeriği hem de kıtalar, mısralar arasındaki uyum mükemmeldir. Kendisi şiirini yazdıktan sonra “Allah bir daha bu memlekete İstiklal marşı yazdırmasın” diye dua etmiştir. Kurtuluş Savaşı sürecinde yaşananların şahidi olarak o dönemi mısralara dökerken yaşadığı ruh halini hepimize hala hissettirmektedir.

Vatanımızın savunmasında ve sonrasında imarında tüm imkanlarıyla çalışmış olan büyüklerimizi rahmetle anıyoruz. Onların yaptıklarını çalışkanlık ile ilgili şiirler yazarak tekrar yâd etmeye ne dersiniz?