Bayram sevinç ve toplanma günü anlamına gelir.Milli ve dini birliği sağladığı için hemen her toplum var olan bayramlarına büyük önem vermişler ve bir takım yeni bayramlar ihdas etmişlerdir. İslam dini de müslümanlara iki bayram armağan etmiştir. Bildiğiniz gibi bunlar Ramazan ve Kurban bayramlarıdır.
Kurban Allah için maddi fedakarlık yapmak ve bu vesile ile de Allah’a yaklaşmak gayesini taşıyan bir ibadettir.Kurban Hz İbrahim’in bir sünneti olarak gelenekselleşmiştir.
Şimdi bu güne kadar gelen dini bayramlarımızın Artık önemin ve manevi değerini kaybettirmek bunu sadece bir tatil amacı taşıyan evden kaçmak için bir neden sayılan günler olarak algılanmaya başlandı.
Sözde hayvan severler ispanya ya gidip boğa güreşlerini zevkle izleyip alkışlarken yılbaşların da hindileri masalarının baş köşsin de büyük bir keyifle yerleştiriken kurban bayramı deyince birden hayvan sevgileri öne çıkıyor..tabi bir parantez açarak eklemeden geçemiycem yılbaşında kesilen ağaçları da evlerinin baş köşesine koyan sözde doğa severlere hiç girmiyorum kısmet olursa yılbaşında buna geniş yer vererek siz değerli okurlar la paylaşacağım.
Kurban bayramı ile alakalı yazımı yazarken enteresan tam da bu konuyla alakalı çok beğendiğim bir yazı gördüm Trabzon Beşikdüzü merkez cami imamı Mithat Güdünün yazısını siz sevgili okurlarımla paylaşmak istedim oldukça uzun bir yazı günümüz de Kurban bayramı deyince basın ve medyanın aldığı tavrı son derece doğru ve güzel ifade etmiş sizlere bu kısmı olduğu gibi aktarıyorum..
Halkın sesi, mazlumların dili olduğu varsayılan bazı medya,zalimleri ve zenginleri alkışlayarak ekranları magazin programlarıyla dolduruyor.
Maalesef bağzı medyamız asıl işlevini toplumun kutsallarını alay ve tartışma konusu yapmakla yerine getiriyor.
Bir taraftan toplumun kutsallarına saldırarak, saldırtarak kafaları karıştırıyor, bir taraftan da hem halk dalkavukluğu yapıyor, hem de en uçuk ve hurafa düşüncelerin pazarlamasına soyunuyor.
Her Ramazan ayında ve Kurban Bayramı arefesinde hep aynı şeyleri yaşıyoruz. Aynı programlar yeniden yayına hazırlanıyor.
Bu nedenle mevcut medya, içinde bulunduğu konum gereği elini attığı her şeyi kirleterek tüketmeye çalışıyor. Varlık nedeni toplumu bilgilendirmek olarak kabul edilen medya, bunu yapmak yerine toplumun kutsallarını tartışma ve alay konusu yaparak hem haksızlıkların örtülmesine, yoksullukların artmasına neden oluyor, hem de bulandırdığı denizdeki balıkları toplamaya çalışıyor. Ama bu arada olan topluma ve kutsallarına oluyor.
Binlerce yıllık dini değerlerini de (doğru yanlış ayırımı yapmadan) işlevsiz hale getiriyor. En azından sulandırıp aşındırıyor.
Kurbanın ne olup, ne olmadığı, kurban kesmekle neyin ve nelerin amaçlandığı ortaya konmadan, bu konunun televizyonların birinci gündem maddesini oluşturması, ilmi derinliği bulunmayan üç beş medya vaizinin ipe sapa gelmez, ilmi hiçbir değeri olmayan iddialarının televizyonlarda, günlerce hatta haftalarca, ısıtılıp ısıtılıp sunulmasının özel bir amacı yoksa, insanoğlunun merak duygusunu depreştirme ve özgüvenini kaybedip içe kapanma ötesinde bir işe yaramamaktadır.
Keşke bireyler bu tartışmalara bakarak medyayı, din adamlarını ve sahip oldukları dini anlayışı sorgulamayı akıl etseler.
Biz bu tartışmaların sadece reyting kaygısıyla yapılmadığını özel bir amaca yönelik olduğunu sanıyoruz. Bu amaçlardan birisinin zihinleri bulandırıp, toplumsal dayanışmayı baltalayarak, bireylerdeki güven duygusunu zedelemek olduğunu düşünüyoruz.
Kurbanın tarihi süreçteki yeri, anlamı, amacı, ne olduğu, yerel mi evrensel mi olduğu, yani nerede ve nerelerde kimler tarafından kesilebileceği, kimlerin kesebileceği ve kurban çeşitleri gibi birçok soruyu da göz önünde bulundurarak konuyu Kur’an bütünlüğü ve Peygamberin uygulamalarını da göz önünde bulundurarak,kurbanı tarihi geleneği içerisinde bütün detaylarıyla,genel hatlarıyla ortaya koymak lazımdır.
Belki, Türkiye için konuşacak olursak çevre kirliliği ve hijyenik koşullar öne sürülerek günümüzdeki kurban kesme biçimi ve şartları eleştirilebilir. Ancak bunun çözümü de çok basittir. Çözümü:vatandaşlara yeterli, steril kurban kesim alanlarının hazırlanmasıdır. Vatandaşın geleneği ile savaşmak yerine, vatandaşa hizmet esas alınsa bu sorunların büyük çoğunluğu yaşanmaz.Herkes kurbanını bağında bahçesinde steril ortamda keserse sağlık açısından bir sorun yaşanmaz.
Konu sıradan bir kan akıtma ve öldürme karşıtlığının ötesinde bir anlama sahiptir. Çünkü bu kişilerin dünyanın çeşitli bölgelerinde her gün onlarca insan katledilirken seslerini çıkarmamaları, bu konuda tepki gösteren sivil toplum örgütlerine destek vermemeleri de ilgi çekicidir. Ancak her gün kırmızı veya beyaz et tüketen birisinin Kurban kesilmesi konusundaki tepkisini ve hassasiyetini anlamak mümkün değildir.
Batı için bir de şu söylenebilir. İnsan ve doğa katliamını yaşam biçimi haline getirmiş ve bugünkü zenginliklerini bu katliamlara borçlu olan sömürgeci güçlerin çocukları olarak bugün kan akıtılmasına ve kan görmeye karşı olan batı toplumlarının bu tavırları, ilkeli bir duruştan çok, kendi vicdanlarını rahatlatmaya, kendi kanlı geçmişlerini ve uyguladıkları politikaların, ürettikleri silahların sonucu kendi coğrafyaları dışında her gün yüzlerce, belki de binlerce masum insanın katledilmesini örtmeye çalışmaları ve günah çıkarmanın farklı bir versiyonu olarak anlaşılabilir. İçlerindeki korku ve ezikliği atmak için çığlık atmanın, bir başkasına bağırmanın anlamı kendinden kaçma ve gerçekten korkma psikolojisidir.