Türkiye’de her yıl binlerce aile, yakınlarını kaybettikten sonra miras paylaşımı süreciyle karşı karşıya kalıyor. Mirasın kimlere hangi oranlarda geçeceği ve paylaşımın nasıl yapılacağı çoğu zaman tartışmalara yol açabiliyor. Hatta yanlış ya da eksik bilgiyle yapılan işlemler, uzun yıllar süren davaların doğmasına neden olabiliyor. Peki miras paylaşımı yapılırken nelere dikkat edilmeli?
MİRAS HUKUKUNUN TEMEL ÇERÇEVESİ
Miras paylaşımı, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen hükümler çerçevesinde yapılır. Kanuna göre miras, murisin (vefat eden kişinin) ölümüyle birlikte mirasçılara geçer. Ancak bu geçiş otomatik olmakla birlikte, paylaşım sürecinde hukuki adımların doğru atılması gerekir.
Mirasçılar arasında pay oranları, kanunda açıkça belirtilmiştir:
- Altsoy (çocuklar, torunlar) en temel mirasçılardır.
- Altsoy yoksa miras, anne ve babaya; onlar da yoksa kardeşlere geçer.
- Sağ kalan eş her durumda mirastan pay alır.
VERASET İLAMI OLMADAN PAYLAŞIM MÜMKÜN DEĞİL
Miras paylaşımının ilk adımı, veraset ilamı yani mirasçılık belgesinin alınmasıdır. Sulh Hukuk Mahkemesi veya noterlerden alınabilen bu belge, kimin hangi oranda mirasçı olduğunu resmi olarak gösterir.
Veraset ilamı olmadan banka hesapları, tapu ve araç gibi malvarlıklarının paylaşımı yapılamaz. Bu nedenle sürecin en başında bu belgenin temin edilmesi gerekir.
PAYLAŞIM YOLLARI
Miras paylaşımı iki şekilde yapılabilir:
- Anlaşmalı paylaşım: Mirasçılar kendi aralarında anlaşarak paylaşım yapabilir. Noter huzurunda yapılan bu anlaşmalar geçerlidir.
- Mahkeme yoluyla miras paylaşım: Anlaşmazlık olduğunda miras paylaşımı için dava açılır. Mahkeme, mirasın adil şekilde bölüştürülmesini sağlar.
Bu noktada anlaşmazlıkların doğmaması için, sürecin uzman kişilerce yönetilmesi önemlidir.
MİRAS PAYLAŞIMINDA SIK YAPILAN HATALAR
- Mirasçılık belgesi alınmadan işlem yapılması,
- Banka hesaplarındaki paraların tek taraflı çekilmesi,
- Tapu devri yapılmadan gayrimenkullerin kullanılması,
- Mirasçılar arasında yazılı anlaşma yapılmaması.
Bu tür hatalar, mirasçılar arasında güven kaybına ve uzun süren davalara neden olur.
YARGITAY KARARLARINDA MİRAS PAYLAŞIMI
Yargıtay’ın birçok kararında, mirasçıların miras paylarının korunması gerektiği ve tek taraflı işlemlerin geçersiz olduğu vurgulanmaktadır. Örneğin, bir mirasçının diğerlerinden habersiz tapuda işlem yapması, mahkeme tarafından iptal edilebilmektedir.
Miras hukuku karmaşık yapısı nedeniyle dikkatle takip edilmesi gereken bir alandır. Yanlış yapılan bir işlem, yıllarca sürecek davalara sebep olabilir. Vatandaşlar çoğu zaman “Hangi adımları izlemeliyim?” diye düşündüklerinde en güvenli yol, avukata sor seçeneğini değerlendirmektir.
Özellikle büyükşehirlerde yaşayan ve yüksek değerli miras paylaşımıyla uğraşan kişiler için deneyimli bir İstanbul avukat desteği almak, hem sürecin hızlanmasına hem de hak kayıplarının önlenmesine katkı sağlar.
AVUKATA SORU SOR: EN ÇOK MERAK EDİLENLER
Miras paylaşımı sürecinde vatandaşların en çok yönelttiği sorular şunlardır:
- “Benim mirastan payım ne kadar?”
- “Kardeşlerimle anlaşamazsak dava açabilir miyim?”
- “Boşanmış olmam miras hakkımı etkiler mi?”
Tüm bu sorulara doğru cevaplar almak için çekinmeden avukata soru sor ve profesyonel destekle süreci yönet.
BOŞANMA AVUKATI İLE MİRAS HUKUKUNUN KESİŞTİĞİ NOKTALAR
İlk bakışta farklı alanlar gibi görünse de aile hukuku ile miras hukuku sık sık kesişir. Örneğin, boşanma davası kesinleşmeden eşlerden biri vefat ederse, hayatta kalan eş mirastan pay alır. Bu nedenle kimi durumlarda hem bir miras avukatı hem de miras hukuku avukatının desteğine ihtiyaç duyulabilir.
VATANDAŞLAR İÇİN ÖNERİLER
- Miras paylaşımı sürecinde resmi belgelerden şaşmayın.
- Tüm mirasçılarla yazılı anlaşma yapın.
- Tapu, banka ve diğer malvarlıkları işlemlerinde uzman görüşü alın.
- Hak kaybı yaşamamak için hukuki destek almaktan çekinmeyin.
SONUÇ
Miras paylaşımı yapılırken dikkat edilmesi gerekenler, hukuki bilgi ve dikkat gerektiren ayrıntılardan oluşur. Veraset ilamının alınması, paylaşımın resmi yollarla yapılması ve mirasçıların haklarının korunması bu sürecin en kritik adımlarıdır.
Yanlış ya da eksik yapılan işlemler, aile içi çatışmalara ve uzun yıllar süren davalara yol açabilir. Bu nedenle vatandaşların süreci bilinçli yönetmesi ve gerektiğinde uzman desteği alması hayati önem taşır.