Mutsuzluk Diyarlarında Umutlu Yolcular Olmak

Belki ilkyazım olması bu konuyu belirledi, belki yazılarımda bu doğrultuda gideceğimin mesajıydı.

Ve belki de cidden içimi dökmek amacındayım, bana dert olanları haykırmak istiyor olmamdır.



Neden mutsuz insanlarız, ya da neden mutsuzluğumuzu saklayıp, her şey iyiymiş gibi mutluluk edasına bürünüyoruz. Acaba gerçekten hayat bu kadar güzel mi, bir arkadaşlık ortamındayız. Gülüyoruz, bir düğündeyiz eğleniyoruz, bir komedi filmi izleyip kahkaha atıyoruz tüm dertleri unutmuş gibi. Tüm bunları yaparken acaba gerçekten mutlu muyuz? İnanın cevabını bende bilmiyorum ve bir o kadar merak ediyorum. Ama yine de cevabımda;

Anlık olarak; - evet mutluyum

Uzun bir süreçte ise; - hayır, asla tarih boyunca gerçekten mutlu olamadık derim.



Ve bu cevapların nedeninde kendimce şunları görüyorum. İnsanlar gerçek mutluluğu unutmuş ve mutluluğu unuttuğu gibi mutsuzluğunda gerçek belirtilerini unutmuş. Sadece arkadaşına kırgınlığı, derslerinin iyi gitmeyişi, aşık olduğu kişiden olumsuz yanıt, duygusal olarak iyi hissetmeyişi mutsuzluk olarak algılamaktayız. Oysa bunlara yönelik “umutlar” hatta umutlar demeyelim beklentiler gerçekleşse de bize mutluluğu getirmeyecek. Başka dertler, başka uğraşlar bunun devamını izleyecek ve hep bir şeyler eksik kalacak.

 

Sadece içinde bulunduğumuz dünya sistemi; ailesel faktörlerimizi, yaşam tarzımızı kendi üretim süreçleriyle bağdaşlaştırarak bizlere bunları dayattı. , adeta bize hayatımızda, “Her koyun kendi bacağından asılıdır” ilkesini benimsettiler. Ve maalesef bu doğrultuda hareket ediyoruz. Aslında bunu da tam yapmıyoruz. Tersliklerde yine de -şükür deyip, şükrediyoruz. Oysa bunu da bizim inançlarımız doğrultusunda dayattılar ve bizi alıştırdılar.  



Peki, gerçek MUTLULUK nedir?

Gerçek mutluluk pasif bir umut beslemek değil, alışveriş yapmak değil, biriyle birlikte olmak değil, belirtilen sistem içerisinde boş zamanını değerlendirmek değil. Birileri var! Ve gelmişler bunları bize böyle lanse ediyorlar; kültürlü olmak bu şekilde olur, modern olmak şu şekilde olur, kötü olmak o şekilde olur. Bizlerde bu doğrultuda hareket ediyoruz. Bir süre sonra bilincimizi belirleyen bu sosyal ve ekonomik varlıklar bizi bilinç dışı olmaya yönlendiriyor. Ve kendi insansal öz benliğimizi yitirerek, egemen düzene uyum sağlamaya çalışıyoruz.

Kültürümüzü, İnancımızı, Dilimizi, Geleneklerimizi, Göreneklerimizi ve İnsanlığımızı ötekileştirerek, tüm bunlara yabancılaşarak uyum sağlama çabasındayız. Ve mutsuzuz.

Gerçek mutluluk sorgulamak olabilir beklide? gerçek mutluluk;

- Filistin’de ölen bir çocuğun ekonomik sermaye uğruna neden öldürüldüğünü sorgulamaktır.

- Taş atan çocuğu, iktidar ve milliyet uğruna nasıl tabulaştığını, nasıl 40 yıl ceza aldığını ve ona tecavüz edilmesine nasıl göz yumulduğunu sorgulamaktır.

- İşsizliği sorgulamaktır. Türkiye’ deki 2 milyon 721 bin işsizi sorgulamaktır.

- Afrika’daki aç çocukların Fransız ve İngilizler uğruna hala aç olduğunu sorgulamaktır.

- Aynı topraklar üzerinde yaşayan insanların neden birbirlerine karşı silahlandıklarını sorgulamaktır.

- Sokaklardaki yoksul çocukları sorgulamak, balicileri, tinercileri sorgulamaktır.

- Savaşların neden yapıldığını sorgulamaktır. Paylaşım amaçlarını açığa çıkartma nedenlerini sorgulamaktır.

Tüm bunlara neden olan sistemi sorgulamak, yapılan planları sorgulamak, oyunları öğrenmek ve çözüm bulmak olabilir.



İnsanız, Ötekiyiz veya Bireyiz. Bize dayatılan ekonomik ve sosyal çıkarlar var. Bunlar, geleneklerimize, göreneklerimize, ta kültürel ve dini faaliyetlerimize kadar indirgenmiş ve böyle yaparsanız mutlu olursunuz gibi bir imaj var. Ama gerçek bu değil, umuda yolculukta maalesef bu değil.



Unutmak, tüm belirtilen gerçekleri unutmak en büyük mutluluk değildir. Tam tersine umutlu yolculuğu karartan bir durum. İnsanlığın özünden uzaklaşıyoruz. Bir çocuk gibiyiz(keşke çocuklar gibi saf kalabilseydik), dünyanın bin bir türlü derdi olmasına rağmen, kaldırım taşları arasında bilyesini kaybeden bir çocuk gibiyiz. Bilyeyi aramıyoruz, oturmuş bir köşeye salya sümük ağlıyoruz. Aynen öyleyiz, mutlu değiliz hiçbir konuda mutlu değiliz ama onu bulma umuduna kapılmıyoruz. Umutlarımıza, insansal özümüze ket vuruyoruz. Korkuyoruz sorgulamaktan, bulamamaktan ve başından beri yalanlar içerisindeki sahte mutluluklara razı oluyoruz. Karanlıklar içerisindeyiz, ağlıyoruz, ama mutlu gözüküyoruz. Oysaki hiç mutlu değiliz. O halde umutlu diyarlarda yolculuğa nasıl çıkacağız? Korkuları yenmek ve insan olduğunu hatırlamak bunun en büyük şartı olsa gerek.