Bir İslam düşmanı tarafından Milletin arasına fitne salmak amacıyla uygulamaya koyulan "Andımız" yönetmeliği 5 yıl önce kaldırılmıştı.

Ama ne yazık ki, Danıştay'ın içine sızmış olan, lakin ne olduğu tam olarak bilinmeyen kripto bir yapı, hukuku alenen çiğneyerek, yönetmeliğin kaldırılmasına iptal kararı verdi.

Hukuka dayalı Anayasal düzene sahip bir ülkede, çıkarılan bir yönetmelik kanunlara aykırı ise, elbette iptal edilebilir. Bu gayet normaldir.

Lakin Anayasal bir düzende yürütme organı tarafın bir yönetmeliğin kaldırılmasının mahkemece iptali söz konusu olamaz. Zira bir yönetmeliğin kaldırılması, kanunlara aykırı bir eylem değildir. Ve bu eylem Yürütme organlarının en doğal hakkıdır.

Mesela bir bakanlık istediği yönetmeliği kaldırabilir. Çünkü yönetmeliği getiren irade zaten Bakanlığın bizzat kendisidir.

Elhasıl Yasama-Yürütme-Yargı ayrılığının en temel bir gereği olarak, yürütme organı kanunlara aykırı olmadıkça her türlü kararı (yönetmelik) alabilir veya aldığı kararı istediği zaman değiştirebilir.

Yürütmenin bu yetkisine mani olmak isteyen, her kim ve hangi kurum olursa olsun, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüsden" yargılanarak, en ağır cezaya çarptırılmalıdır.

Aksi halde anayasal düzenimiz tehdit altında demektir. Yani Paralel bir devlet yapılmasıyla karşı karşıyayız demektir.

İnşaAllah Reis bu duruma Kanun Hükmünde bir Kararname ile el atar.

***

"Evladım namaz kılmayan bir doktor olana kadar namaz kılan bir çöpçü olsun" diyecek kıvama gelmediğimiz müddetçe iki cihanda da huzuru bulamayacağız.

Zira namaz, imandan sonra gelen en büyük hakikattir. Hal böyle iken, dünyevi hiç menfaati bu hakikatin ihmaline bahane yapmamalıyız. Hatta savaş hali bile bu hakikatin ihmaline sebep olmaz!

Mesela bizim ecdadımız savaşta bile namazını terk etmek bir yana, kazaya bile bırakmamıştır. Yani bu cennet diyarı bize vatan eyleyen, ecdadımızın damarlarındaki asil kanı değil, göğsündeki sarsılmaz imanıdır. İşte bu iman, ecdadımızın bize bıraktığı en büyük mirastır.