Berat Albayrak'tan önceki ekonomi bakanlarının 'ekseriyeti' Küresel Patronların kontrolünde olan (direkt olmasa da dirsek teması bulunan) kişilerden oluşuyordu. Dolayısıyla Türkiye'de iş yapan yabancı yatırımcılar paralarını bir nevi güvence altına almış oluyor/hissediyor-lardı.

Ancak başkanlık sistemi ve hemen akabinde yapılan Berat Albayrak/Merkez Bankası hamleleri (ki Berat Albayrak demek, Erdoğan demektir) ve bu hamlelere karşılık olarak uluslararası kuruluşlardan peşpeşe gelen 'ürkütme/uzaklaştırma' operasyonları ile beraber yabancı yatırımcıların ekseriyeti Türkiye'den hızla çekilmeye başladı.

Kısacası, 'Merkez bankaları mutlak suretle bağımsız olmalı' diyen Küresel Patronlar, Erdoğan'ın bu dokunulmaza 'dokunmasına' ciddi derecede tepkisini gösterdi, göstermeye de devam ediyor. Gündemde ki Brunson konusu ise bu operasyonun sahneye sürülen kısmından ibarettir.

Ek olarak, şu bir gerçektir;

Türkiye gibi üretimi/ihracatı zayıf-orta ve yabancı yatırımcıya bağımlı olan bir ülke, küresel sermayeye açılacak bir savaşı 'henüz' kaldırabilecek/kazabilecek bir konumda değildir. Bununla beraber ABD'nin 'dolar kozu' ile küresel sermayenin mafyası olduğunu da unutmamak gerekiyor. Bu hep böyle mi devam edecek? Hayır. Lâkin bugün ki realite budur ne yazıkki.

Sonuç olarak küresel ve özellikle bölgesel (İran/Rusya ambargoları ve Suriye/Akdeniz krizi) sebeblerle beraber Türkiye üzerinde ayrıca bir mesai uygulandığı aşikar. Türkiye bu krizden ABD'nin istediği tavizleri vermeden (ki bu ülkeyi teslim etmek demektir) kısa vade de çıkamayacaktır.

Hülasa ciddi bir krizin eşiğinde olduğumuzu bilmekte ve temkinli olmakta fayda var. Devlet ve tabiki vatandaş -da- gerekli önlemleri alırsa, bu krizi orta vade de atlatabiliriz. Unutmayın ki para kazanılır, lâkin bağımsızlık bir kere verildimi bir 100 yıl daha geri alınamaz -ki- planladıkları da budur.

***

Devletler arasındaki bu tarz 'kritik' restleşmeler esnasında, verilecek herhangi bir taviz, yeni tavizleri doğurur.

Bugün Türkiye, eğer Brunson vb. konularda geri adım atarsa, yarın çok daha büyük/ciddi geri adımlar atmak zorunda kalacaktır. Zaten ABD'nin nihai emeli -de- budur.

Ancak, Türkiye'den heyet gitmesi, geri adım atıldığı manasına da gelmez. Kriz dönemlerinde 'onarıcıların' devreye girmesi gayet normaldir. Önemli olan verilenin karşılığını alabilmektir.