MS 1250-1500 yılları arasında yapılan yaklaşık 900 moai heykeli, volkanik tüften oyularak adanın dört bir yanına yerleştirildi. Çoğu ortalama 4 metre boyunda, 12 ila 80 ton arasında ağırlığa sahipti. Araştırmalara göre bu heykeller, tanrılaştırılmış ataları temsil ediyor, toplumsal otoriteyi simgeliyor ve köyleri koruyacak şekilde stratejik olarak yerleştiriliyordu. 1979 yılında keşfedilen mercan gözler ve pukao (şapka) parçaları, heykellerin dini ve törensel önemini artıran unsurlar arasında.
Bilim İnsanları Yürüyüş Teorisini Doğruladı
ABD merkezli Binghamton Üniversitesi’nden Prof. Dr. Carl Lipo ve Arizona Üniversitesi’nden Prof. Dr. Terry Hunt liderliğindeki ekip, üç boyutlu modelleme verileri ve gerçek hayat deneyleri ile heykellerin yürütüldüğünü ortaya koydu. Lipo, heykellerin üç noktadan halatlarla bağlanarak sağa-sola sallanmak suretiyle zikzak çizerek ilerletildiğini belirtti. Bu yöntemle moai'lerin taşınması, sanılandan çok daha az insan gücü gerektiriyordu.
Yürüyen Heykel Deneyi Başarıyla Tamamlandı
Araştırma ekibi, 4,35 ton ağırlığında bir moai replikası inşa ederek teoriyi pratikte test etti. 18 kişilik ekip, bu modeli 40 dakika içinde 100 metre yürütmeyi başardı. Heykelin D şeklindeki tabanı ve öne eğimli ağırlık merkezi, bu yürüyüşü kolaylaştıran yapısal özellikler olarak tanımlandı. Lipo, “Heykeller büyüdükçe bu yöntem daha da etkili hale geliyor,” diyerek, moai’lerin bu şekilde tasarlandığına dikkat çekti.
Adanın Yol Ağı Heykeller İçin Tasarlanmış
Araştırmacılar, moai’lerin yürütüldüğü güzergâhlarda yer alan ve "moai yolları" olarak adlandırılan yol ağını da inceledi. Yaklaşık 4,5 metre genişliğindeki yollar, içbükey yapıları sayesinde heykellerin stabil kalmasını sağlıyor ve kaymalarını kolaylaştırıyordu. Ayrıca, yollarda devrilmiş moai’lerin altındaki kazı izleri, bu heykellerin yeniden kaldırılmaya çalışıldığını ve taşınmanın zorluklarına rağmen bu yöntemin tercih edildiğini gösteriyor.
Efsaneler Bilimle Uyuşuyor
Ada halkının kuşaktan kuşağa aktardığı sözlü efsanelerde de moai’lerin "yürüyerek taşındığı" ifade ediliyor. Bilimsel verilerle bu anlatımların örtüşmesi, teoriye olan güveni daha da artırıyor. Prof. Lipo, bu durumun Rapa Nui halkının ustalığını ve zekasını gözler önüne serdiğini belirterek, “Onlardan öğrenecek çok şeyimiz var,” dedi.
Moai’ler Yürüdü, Halk Neden Yok Oldu?
Heykellerin taşınma sırrı çözülse de, Rapa Nui halkının nasıl yok olduğu sorusu hâlâ tartışılıyor. Önceki yıllarda, aşırı kaynak tüketimi ve çevre felaketi nedeniyle medeniyetin çöktüğü düşünülüyordu. Ancak 2024 yılında Columbia Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma, bu teorilere karşı güçlü kanıtlar sundu. Rapa Nui halkının ani çöküşü, heykellerin sırları kadar karmaşık ve çözülmesi gereken bir başka gizem olarak önemini koruyor.
Kadim Zekânın İzinde
Paskalya Adası’nın gizemi artık biraz daha aydınlanmış durumda. Moai heykelleri, modern mühendisliğe ilham verecek bir taş devri zekâsının ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Bilimin, yerli efsanelerle birleşerek ortaya koyduğu bu bulgu, sadece geçmişin sırlarını çözmekle kalmıyor; aynı zamanda insanlık tarihine duyulması gereken saygıyı da yeniden hatırlatıyor.