ÇEVRE

Van Edremit’te “Yeşil Enerji” Tartışması: GES ve Maden Projeleri Doğayı Kuşatıyor

Van’ın Edremit ilçesi, son yıllarda enerji ve maden yatırımlarının merkezi haline geldi. Sadece 290 kilometrekarelik bir alanda dört güneş enerjisi santrali (GES) ve altı maden sahası bulunurken, kayyum yönetimindeki Van Büyükşehir Belediyesi, ilçede beşinci GES projesini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Çevreciler ise bu projelerin doğal yaşamı, kuş göç yollarını ve yerel ekosistemi tehdit ettiğini belirtiyor.

Abone Ol

Van Su ve Kanalizasyon İdaresi (VASKİ), Edremit ilçesi Çiçekli Mahallesi'nde 500 bin metrekarelik bir alanda yeni bir Güneş Enerjisi Santrali kuracak. Yaklaşık 32 milyon euro maliyete sahip proje, ilçedeki GES sayısını beşe çıkaracak. Ancak bölge halkı, yoğun enerji yatırımlarının yaşam alanlarını daralttığını dile getiriyor.

Edremit, Enerji ve Maden Projeleriyle Dolu

MA’da yer alan bilgilere göre, Edremit’te Akfen Holding'e ait 600 bin metrekarelik bir GES projesi bulunuyor. 80 bin haneye elektrik sağlaması planlanan proje, hedeflenen kapasiteye henüz ulaşamadı.

Ayrıca Erginis Elektrik Enerji ve Üretim Depolama A.Ş., Çayırbaşı Mahallesi'nde 10 megavat depolama kapasiteli bir GES kurmayı planlıyor. Proje 152 bin 500 metrekarelik alanı kapsıyor.

Emba Madencilik ise Akın Mahallesi'nde 257 bin metrekarelik sahada faaliyet gösteriyor ve kapasite artışı talebinde bulundu. Dünya Bankası finansmanıyla Edremit Belediyesi tarafından yapılan bir başka proje de Eskicami Mahallesi'nde 93 bin 125 metrekarelik alanda kuruldu.

Uzmanlar Uyarıyor: Doğal Yaşam Tehlikede

Van Ekoloji Derneği üyesi Ayşe Ergün, GES projelerinin yerel halkın yararına değil, belirli şirketlerin çıkarına hizmet ettiğini vurguladı. Ergün, göl kıyısına bu kadar yakın santrallerin toprak sıkışmasına, bitki örtüsünün bozulmasına ve habitat kaybına neden olduğunu belirtti.

Ergün’e göre, GES projeleri Van Gölü’nün sıcaklık dengesini değiştirerek mikroklima üzerinde olumsuz etki yaratıyor. “Van, bu yıl tarihinde görülmemiş sıcaklıklar yaşadı. Bunun sebeplerinden biri de bu projelerdir” dedi.

Kuş Göç Yolları Üzerindeki GES’ler Tehdit Oluşturuyor

Ergün, GES panellerinin yansıma etkisiyle kuşları yanılttığını ve göç yollarını bozduğunu ifade etti. “Kuşlar, panellerdeki yansımayı su sanarak yanlış alanlara göç ediyor. Bu durum Van Gölü martısı ve dik kuyruk gibi türlerin popülasyonlarını azaltıyor” dedi. Uzun vadede, bu türlerin yok olma riskiyle karşı karşıya kalabileceği öngörülüyor.

“Yeşil Kapitalizm Doğa Tahribatını Meşrulaştırıyor”

Ayşe Ergün, Edremit’te art arda kurulan madencilik, JES ve GES projelerinin doğa tahribatını artırdığını savundu. “Toprak tuzlanıyor, geçirgenliği azalıyor ve tarım arazileri kullanılmaz hale geliyor. Bu da halkın göçe zorlanması anlamına geliyor” dedi.

Ergün, GES’lerin mera alanlarına kurulmasının ısı artışı, toprak kuruması ve biyoçeşitlilik kaybı gibi olumsuz sonuçlar yarattığını belirtti. “Titreşimler memeli hayvanların çiftleşmesini engelliyor. Bu projeler ekonomik, ekolojik ve kültürel bir yıkım anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Çözüm Önerisi: GES’ler Bina Çatılarında Kurulmalı

Ergün, “Yeşil enerji” adı altında yürütülen projelerin “yeşil kapitalizm” kavramı üzerinden meşrulaştırıldığını belirtti. Çevre koruma adına şu önerilerde bulundu:

  • ÇED raporları bağımsız kurumlarca hazırlanmalı,
  • Kuş göç yolları korunmalı,
  • Tarım arazileri yasal güvence altına alınmalı,
  • Mera alanları yerine GES’ler bina çatılarına kurulmalı.

Ergün, “Kâr amaçlı enerji projeleri yerine, halkla birlikte ekolojik dengeyi koruyan modeller geliştirilmeli. Doğa tahribatına karşı mücadele büyütülmeli” dedi.

Ekolojik Dengenin Korunması Çağrısı

Van’ın Edremit ilçesi, bir yandan yenilenebilir enerji yatırımlarının merkezi haline gelirken, diğer yandan doğal yaşamın tahribatıyla karşı karşıya. Uzmanlar, enerji üretimiyle doğa koruma arasında denge kurulmadığı takdirde, Van Gölü havzasında geri dönüşü olmayan ekolojik kayıpların yaşanabileceğini uyarıyor.

Yeşil enerji olarak sunulan bu projelerin, doğayı değil sermayeyi beslediği eleştirileri giderek artıyor. Bölge halkı ise “enerji üretimi” adı altında yaşam alanlarının kuşatılmasına karşı sesini yükseltiyor.