Yasin Suresi'nde bir adamdan bahsediliyor.

Koşarak bir şehre girdiğini, soluk soluğa kavmini elçilere uymaları ve onlara zarar vermemeleri için uyarmasını konu ediyor.

Düşünsenize, bir adam bir şehre hak olanın yanında durmak için koşarak geliyor.

Terler akıyor şakaklarından, dili kurumuş, su yok, bir yaz günü bir adam bir şehre koşarak doğrunun yanında konum almak için koşuyor.

Ne güzel manzara...

Keşke bir adam girse şehrimize bizim de koşarak. Herkes o yaklaşırken ona dönse. Manav elmaları bıraksa, kedi ağzında tuttuğu fareyi. Dikkat kesilsek yaklaştıkça belirginleşen yüzüne.

Çağırsa etrafına bizi el hareketiyle.

Korkak ve merakla yaklaşsak yanına yavaş yavaş.

Nefesi kesilse konuşurken bir su uzatsak belki. İçtikçe rahatlasa, otur şöyle soluk al biraz desek.

Soluk bile alacak vakti yok gibi çok telaşla, bize haktan bahsetse adaletten bahsetse tevazudan bahsetse tevbeden bahsetse rahmetten bahsetse....

Bir adam girse bizim de şehrimize koşarak.

Canhıraş hatırlatsa hepimize akrabaya iyiliği, anne baba hakkını, komşu olmayı, yetimin başını okşamayı. Çok acele gelmiş gibi anlatsa, bir yangını haber verir gibi.

Keşke bizim de şehrimize bir adam öyle dağların eteklerinden koşarak gelse, ölümü anlatsa çürümeyi anlatsa sonra acizliğimizi vursa yüzümüze.

İnsansınız dese, bu kibriniz nedir?