Cahillerin cahillikleriyle değil de, cesaretleriyle nam saldıkları, kazansan bile hayatındaki hiç birşeyi netleştiremeyen bir sürü sınavlara girdiğin; yıkılan şehirleri ve ölen çocukları televizyonda, yapılan AVM'leri ve boş çocuk parklarını yanı başında gördüğün dünyada ağız dolusu küfür ediyorum.

Mağdur olduğumuz konularda bile dine küfredenlere, Suriyeleliler gitsin derken dört gözle Norveçli bekleyenlere, kendi değerlerinin düşmanı ama Batı'nın taban yalayıcısı olmayı seve seve kabul edenlere diş biliyorum.

Affedilmeyecek hatamız, hoşgörülmeyecek kusurumuz olmamasına rağmen; koz olarak kullanılan hatalarımızın, alay edilen kusurlarımızın önümüze serenlere, sözleri buram buram fesatlık kokanların pafümlerine sitem ediyor evet çoğu zaman da küsüyorum.

Bankaları ortak edip sonra evlerin ve arabaların bizim olduğunu zannettiğimiz; tam olarak bize ait olmayan evlerde tam olarak bize ait olmayan arabalarda tam olarak bize ait olmayan bir hayatı sürdürdüğümüz dünyada, boşa salladığım kürekleri bazen bırakıp boğulmayı evet çok düşünüyorum.

Yeni mezun olmuş işsiz üniversiteliye önce tecrübeden laf açan patronlara, asgari ücretiyle zor geçinen bir aileye "sağlıklı yaşam nasıl olur" diye anlatan güya iyi niyetli televizyon programının reklam aralarına, çok kızıyor evet yumruklarımı sıkıyorum.

Ölen çocuk haberini gözleri dolmadan sunabilen spikerlere, zamanı gelince öldüğümüz bir dünyada zamanın her şeyin ilacı olduğu iddia edenlere, acıdığı insanlara bakıp kendi haline şükretmeyi marifet sanan birinin bencilliğine, deli gibi öfkeleniyorum.

Bir başkasını bulsa sizden ayrılacak sevgililerin, daha iyi bir eş adayı bulamadığı için boşanmayan eşlerin, başka bir ortam bulsa sizi bir daha arayıp sormayacak arkadaşların, kahrolmalardan mahvolmalara terfi etmek üzere bekleyen aşkların olduğu dünyada,

Evet küfür etmek, yumruk sıkmak, taş atmak rahatlatır.

Kabul ediyorum.

Ancak iki gündür takip ediyorum tepkileri de, slogandan küfürden öteye geçemiyor hiç bir konuyu kendi ekseninde konuşamıyoruz.

Güney Yarım Küre'de bir adam bize dair ne varsa haberdar da, biz daha sarımsaklayıp mı saklasaktan öteye geçemiyoruz.

Cehaleti konuşmak yerine cahilleri, günaha giden yollar yerine günahları, sebepleri konuşmak yerine sonuçları konuşmaya devam ettiğimiz müddetçe de daha çok öleceğiz.

Yoo, bir başkasının sıktığı kurşun ile değil ilmeğini bizzat kendimizin attığı intihar ipleri ile.