Araştırmacı Yazar Ethem Babrak, Bitlis Valisi Veysel Yurdakul'un Güroymak ilçesinde ki okulları ziyaretini değerlendirdi. Babrak, Bitlis Haber 13 sayfasında yayınladığı yazısında, Vali Yurdakul'un ziyareti esnasında iletişim vurgusu yapmasının memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Bu vesile ile Ethem Babrak, eğitimde iletişim ve medya okuryazarlığının gereken değeri görmediğini ise yazısında şöyle kaydetti;

Sayın Valim, öğretmenlerle olan konuşmanızda sürekli olarak iletişimin öneminden dem vuruyorsunuz. Evet, çok haklısınız. İletişim; insanımız, özellikle öğretmenimiz için çok çok gerekli. Biz iletişim mezunları yıllardır iletişimin önemli olduğunu Sayın Devletlilerimize, muktedirlere anlatıyoruz. Fakat ne yazık ki eğitim müfredatımızda iletişim derslerinin i’si bile yok. Medya Okuryazarlığı dersi ise ehil olmayan ellerde ve amacından çok başka şekilde veriliyor.

Peki, neden yok! Çok gerekli olduğu ayan beyan ortada değil mi?

İletişimsizlik veya mesajını doğru ilet(e)meme yüzünden insanlarımızın ne enteresan olaylar yaşadığına günlük hayatta hepimiz şahit oluyoruz.  Ülke nüfusumuzun % 25’i 15 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor ve UNESCO’nun raporuna göre; şu an Türkiye dünyada ABD ile en çok TV izleyen ülke; Türkiye’de 95 kişiye bir kahvehane düşerken,  65.000 kişiye ise bir kütüphane düşüyor. RTÜK’ün araştırmasına göre yılda 900 saat zamanını okulda geçiren ilköğretim çağındaki çocuklarımız, 1200 saatini TV başında geçirmekte ve ilköğretim çağındaki bir çocuk yılda ortalama 1400 şiddet sahnesi ile başbaşa. Yapılan son araştırmalara göre, şu an Karadeniz bölgesi günde 8 saat ve diğer bölgelerimiz günde 6 saat TV izliyor. Türkiye’de internete giren her 4 kadından 3’ü internet üzerinden sosyalleşiyor. Bilimsel çalışmalar, bir çocuğun en fazla kiminle zaman geçiriyorsa, onunla şekilleneceğini ispatlıyor.

Şimdi, “ehli keyif ve böyle gelmiş böyle gidecek düşüncesinde-tasavvurunda olmayan” biri olduğunuzdan hareketle soruyorum; siz vali olarak bu konuda ne yapıyorsunuz?

Evet, elbette değerlerimize sahip çıkacağız. Elbette değerlerini İslamiyetle yoğurmuş bir ecdadın evlatları, torunlarıyız.

Ama bir de işin su tarafından bakalım; öğretmenler bir günün 6 saati boyunca çocuklarla beraber oluyor, onlara anlatılması gerekenleri anlatıyor, öğretilmesi gerekenleri öğretmek için mücadele ediyor, elinden geleni yapıyor. Ama çocuk veya öğrenci gün boyunca kendisine öğretilenler ile medyada seyrettikleri arasında ikilem yaşıyor adeta. Öğretmen öğrencisine doğruluğu, dürüstlüğü öğretirken diğer taraftan medya veya televizyon çocuğa;  “dürüst olursan kaybedersin, amaca götüren her yol mubahtır” düşüncesini pompalıyor. Evet, öğretmenlerimiz öğrenciler için birer rol modeldir elbette. Ancak çocuklar artık ebeveyninden, öğretmeninden çok televizyondaki karakteri kendilerine rol modeli olarak benimsiyor ve çoğu zaman onun gibi olmayı kendilerine amaç ediniyor. Ne yazık ki gerçek bu ve gerçek bu iken değerlerine bağlı, ailesine, vatanına hayırlı bir nesil yetiştirmek çok daha zor bir hal alıyor. Siz ve bu gerçeğin farkında olanlar, gelin buyurun, bunun için ne yapabiliriz, bunu da düşünelim.

Medya bilerek veya bilmeyerek dünya çapında istediği nesli yetiştiriyor. Bu gerçeği bilen ülkeler eğitim mevduatlarına buna göre bir düzenleme veya ekleme yapıyor, kendi eğitim politikasını buna göre de belirliyor. Dünyanın en gelişmiş ülkesi olarak kabul edilen ABD bu ülkelerden biri.

Öğretmenlerin yıl boyunca yapmaya çalıştığını televizyon bir kaç karede adeta yerle yeksan ediyor. Artık bugün toplumlar medya aracılığı ile adeta zehirleniyor. Televizyondaki çizgi filmler başta olmak üzere izlenilen dizi veya filmler çocukları zehirliyor. Çoğu aile veya toplum farkında değil, bu gerçeğin. Bu anlamda ülke çapında bir farkındalık yaratmak gerekmez mi?

Yazının tamamı için tıklayınız.

Kaynak: Beyaz Gündem (Eylem Emel Çelik)