Pencerelerden sarkan askıların her birinin üzerinde alımlı kıyafetler var. Ama burası bir butik veya giyim mağazası değil. Hatta bir reklam ajansı ve Beyoğlu'nun işlek caddelerinden birisinde. İçeride masaların üstünde bilgisayar ve ofis malzemeleri değil; elbise, çanta, ayakkabı ve takılar serili. Belli ki çok farklı bir organizasyona ev sahipliği yapıyor. Davetliler, beğendiklerini alıyor ama parayla değil. Ödemeler puanla yapılıyor. Çünkü bu bir 'alış-değiş' partisi.

Pek çok kimsenin evinde, bir türlü giyemediği ama atmaya da kıyamadığı eşyalar vardır. Reklamcı Kerem Okumuş da bu isimlerden biri. Alış-değiş partisi de bu konuda kafa yoran Okumuş'un aklına gelen bir fikir. Eski usul takas yöntemini andıran 'alış-değiş'in farklılığını; eşyaların bir jüri tarafından elemeye tabi tutuluyor olması ve hepsine puan verilmesi oluşturuyor. Kerem Okumuş, projeyi genel müdürü olduğu S360 Sürdürülebilir Reklam Ajansı üzerinden hayata geçiriyor. Modanın körüklediği hızlı tüketim alışkanlığından yakınan Okumuş, "Tüketim alışkanlıkları çok farklılaştı. Bu nedenle bizim arzumuz tüketicilerden sürdürülebilir tüketimi bir alışkanlık haline getirmeleri. Dünyada yükselen orta sınıf ve nüfus artışına baktığımızda bu tüketim alışkanlıklarımızı devam ettirdiğimiz takdirde önümüzdeki 10 yıl 20 yıl içerisinde çok ciddi risklerle karşı karşıyayız. O nedenle moda endüstrisinin de bu riskler karşısında aksiyon almasını hedefliyoruz." diyor.

Hızlı tüketim alışkanlığının insanların eski değerleri unutmasına neden olduğunu kaydeden Okumuş, özellikle atılmaya kıyılamayan kıyafetlerin başkasının eşyalarıyla değiştirilebileceğini, tüketmeden takas usulüyle ihtiyaçların karşılanabileceğini ve bu yöntemle de dünya kaynaklarının korunabileceğine dikkat çekiyor. Okumuş, "Takas mantığını, yüzyıllar önce gelişmiş bir yöntemin yeni dönemde de sürdürülebilirlik yönünde yeni alışkanlıklar kazanımında önemli olduğunu gördüğümüz için böyle bir günü organize ettik." diye konuşuyor.

Modanın dünya kaynakları üzerinde çok ciddi bir baskı oluşturduğuna dikkat çeken Okumuş, "Bugün bir kot pantolonu üretmek için 112 litre su harcanıyor. Ufacık bir tişörtü üretebilmemiz için yaklaşık 16 tonluk bir su harcamamız gerekiyor. O nedenle bu kadar yüksek su kaynağı ihtiyacı olan tekstil sektöründe tüketim tarafına baktığımızda insanları sadece tüketmek değil takas yönüyle de ihtiyaçlarını görebileceğini düşünüyoruz." ifadelerini kullanıyor.

SİSTEM NASIL İŞLİYOR?

Sistemin işleyiş şekli hakkında da bilgi veren Kerem Okumuş, kıyafet seçimi için bir jüri oluşturduklarını söylüyor. Alış-değiş için getirilen eşyaların hangisinin kabul edileceğine bu jüri karar veriyor. Okumuş, "Moda sektöründe çalışan tasarımcılar da var jüri içinde. Onlar karar veriyorlar ürünün hangi değerde olduğuna dair. 10 puanlık bir ürün mü, 20 puanlık bir ürün mü, 60 puanlık bir ürün mü? 60 puanlık bir ürün getirirseniz, aslında 6 tane 10 puanlık bir ürün alabiliyorsunuz. Bir ürününüzle buradan 6 tane ürün alıp çıkabilirsiniz. İnsanlar aslında takas sistemi ile de uzun dönem ihtiyaçlarını karşılayabileceklerini burada söylemek istiyoruz." bilgisini veriyor.

Projeye ev sahipliği yapan bir diğer reklamcı Cengiz Peynirci de kendi ihtiyacından yola çıkarak projeyi desteklediğini söylüyor ve şunları paylaşıyor:

"Proje gündeme geldiği zaman hemen kendimle eşleştirdim. Kendi ihtiyacım olan ya da olmayan şeylere bakmaya başladım. Yakın geçmişte yaklaşık 15 kilo verdim. Kilo verdikten sonra birçok kıyafetimin üzerime olmadığını gördüm. Kerem Bey ile konuşurken bir anda bu fikir canlandı. Amacımız, tüketim alışkanlıklarımızı biraz frenlemek. Çünkü hepimiz ihtiyacımız olandan fazlasını satın alıyoruz. Bu her şey için geçerli, sadece kıyafet, tekstil, aksesuar için geçerli değil."

Türkiye’de bu tip organizasyonların çok yeni olduğunu ve çok sık yapılmadığını vurgulayan Peynirci, "Yurt dışında bunun çok daha büyük ölçekteki örneklerini görüyoruz. Umarım bu küçük küçük gelişimler yakın zamanda büyük organizasyonlara ve çok daha fazla katılımlı projelere dönüşür. Amacına o zaman ulaşabileceğini düşünüyoruz." diyor.

Projeye katılıp alış-değiş yapan Aslı Kurtuluş, "Öncelikle evimde duran hiç giymediğim kıyafetlerimi buraya getirdim. Onları başka insanların alıp giyinecek olması beni mutlu etti. Ama öncelikle beni mutlu eden kendi üzerime göre olan kıyafetler." derken, bir başka katılımcı olan Seçil Erden de duygularını ve projenin önemini şu ifadelerle anlatıyor:

"Buradaki kıyafetlerin hepsi şık ve güzel kıyafetler. Ben de evden kullanmadığım ve şimdiye kadar hiç giymediğim kıyafetleri getirirken buna dikkat ettim. Buradaki amaç aslında hiç kullanmadığımız objeler ve eşyaları karşılıklı değiş tokuş yapmak. Bir noktada çok verimli olacağını düşünüyorum bu günün. Günün sonunda hiç giymediğim bir elbiseyi birine hediye etmiş gibi olacağım, o da bana bir hediye vermiş gibi olacak. Herhangi bir maddi beklenti içinde olmadan sürdürülebilir olması açısından da çok önemli."