“AFRİN BÖLGESİNİN DÖRTTE ÜÇÜNDE KONTROL SAĞLANDI”

 Afrin’de yürütülen operasyonla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Şu ana kadar Afrin bölgesinin dörtte üçünde kontrolün sağlandığını, hedefin Afrin’in tamamının kontrol altına alınarak, Afrinlileri oraya yerleştirmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin o topraklarda gözü olmadığını tekrarladı.

Bir yandan İdlib tarafındaki gözlem noktalarını genişletip tahkim edeceklerini, diğer yandan da Münbiç’e yöneleceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Münbiç konusunda Amerika yeni bir yöntem önermişti. Tabii orada yönetimde sürekli değişiklikler olduğu için yeni gelen kadronun nasıl bir yol izleyeceğini bilemiyoruz. Bizim bu konudaki yaklaşımımız şudur: Amerika Münbiç’te niye vardır? DEAŞ’ı oradan kovmak için değil mi? Peki, şu anda Münbiç’te DEAŞ var mı? Sayın Başkan bana dedi ki; Yok. Peki, kim var Sayın Başkan? PYD-YPG. Onları çıkarıyor musunuz? Üç ayda çıkarırız. Çıktı mı? Hayır, onlar da çıkmadı. Kendilerine dedik ki; bunları Fırat’ın doğusuna sürün. Sayın Obama’ya da aynı şeyi söyledim. Fakat Fırat’ın doğusuna bunları sürmediler, yine aynı yerde bunları tuttular. Ama biz oyalanmaya gelemeyiz. Ne siz oraya girin, ne biz girelim. Oranın sahibi Araplar ve o toprakların yüzde 90-95’i Araplara ait. Bırakalım onlar gelsin girsin. Biz onlara güvenlik yardımı verelim, bunu söyledik.”

“AMERİKA BİZİMLE ÇALIŞMAK İSTİYORSA, FIRAT’IN DOĞUSUNDAKİ TERÖRİSTLERİ ORADAN ÇIKARTMALI”

Operasyonlarla bölgeyi teröristlerden temizlemekle kalmayıp orayı asıl sahiplerine teslim ettiklerini ifade ederek, “Biz oralara işgal için değil Suriyeli kardeşlerimizi zulümden kurtarmak ve kendilerine güvenli bir gelecek inşa etmelerine yardımcı olmak için gittik; diğerlerinden farkımız bu. Münbiç’te de aynısı yapacağız. Şayet Amerika terör örgütü mensuplarıyla birlikte Münbiç bölgesini tümüyle boşaltırsa, bu işi çok daha hızlı ve kolay bir şekilde gerçekleştiririz. Bunların zaten bize, bizim bu faaliyetlerimize en küçük bir yardımları, en küçük bir destekleri olmayacak. Yükümüzü paylaşmayacaklar.

Onlardan ihsan istemiyoruz, gölge etmesinler yeter. Amerika eğer teröre karşı bizimle gerçekten birlikte çalışmak istiyorsa, Fırat’ın doğusundaki teröristleri oradan çıkartarak bu işe başlamalı. Biz o teröristleri işgal ettikleri yerlerden mutlaka çıkartacağız. Bu konuda her türlü iş birliği teklifine açığız. DEAŞ’ın zaten bulunmadığı bir yerde diğer teröristler de tahliye edilirse bizim tek muhatabımız bölgede yaşayan insanlar olur. Zaten bu kardeşlerimiz de hasretle bizim yanlarına gelmemizi ve elbirliğiyle bölgeyi ayağa kaldırmamızı bekliyorlar. İnşallah Münbiç’teki kardeşlerimizi daha fazla bekletmeyeceğiz” dedi.

“HÂLÂ TÜRKİYE’Yİ SUÇLAYANLARIN VİCDANLARI NASIR TUTMUŞ DEMEKTİR”

Cumhurbaşkanı sınırlarımız boyunca terör koridoru oluşturmaya çalışanların Türkiye sahaya girince birden bire barışsever ve hümanist kesildiklerine dikkat çekti. Irak’ta son çeyrek asırda iki milyon, Suriye’de son yedi yılda bir milyon masum insanın ölümüne yol açanların her gün “Afrin’de zarar gören siviller” diskuru çektiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların her birinin geçmişinde çok kanlı ve karanlık sömürge lekesi olduğunu vurguladı.

Hâl böyleyken, gittiği her yere merhametten, ihsandan, sevgiden başka bir şey götürmeyen Türkiye’nin hedef alınmasının çok acı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer Afrin’de zarar gören sivil görmek istiyorlarsa, terör örgütünün silah zoruyla şehirden çıkmalarına izin vermediği, karşı çıkanları infaz ettiği insanlara baksınlar. Terör örgütünün sırf bölgeden çıkışları engellemek için yollara kurduğu tuzaklı bombalarla hayatlarını kaybeden çocukların görüntülerine bakıp da hâlâ Türkiye’yi suçlayanların vicdanları nasır tutmuş demektir. Artık bunların ne dediği bizi çok da ilgilendirmiyor. Yıllarca ‘acaba bunlarla birlikte bir şeyler yapabilir miyiz, sorunları beraber çözebilir miyiz’ diye çok sabrettik, çok bekledik, çok uğraştık. Ama baktık ki bunların her şeyleri maalesef lafta. İş uygulamaya gelince sadece ve sadece kendi çıkarlarına bakıyorlar. Petrol var mı, elmas var mı, platin var mı? Ha varsa oradalar. Masum insanların hayatıymış, müttefiklerinin hassasiyetiymiş, yapılan fedakârlıklara vefa göstermekmiş, hiçbiri umurlarında değil” şeklinde konuştu.