Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen 11. Kalkınma Planı Hazırlık Toplantısı’na katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmada insanlığın tarih boyunca hep daha iyi bir hayatın, refah düzeyini yükseltmenin arayışı içerisinde olduğunu, günümüzde de farklı ülkeler ve toplumlar arasındaki kalkınma yarışının büyük bir rekabet içerisinde devam ettiğini söyledi.


“YÜKSEK TEKNOLOJİYE DAYALI ÜRETİMİN SANAYİDEKİ PAYINI ARTIRACAK BİR ATILIMA İHTİYACIMIZ VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgedeki pek çok ülkeyle kıyaslandığında doğal kaynak zengini olmadığının altını çizdi. Buna karşılık bilgi ve teknolojiyi esas alarak sanayileşme konusunda çok iyi bir sicile sahip olduğumuza dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık dünün tekstil ve tarıma dayalı sanayisinin kısır döngüsünden çıkıp teknoloji yoğun bir sanayiye doğru geçiş yapıldığını, orta ve orta yüksek teknolojili ürünler üretebilen bir imalat sanayi altyapısının büyük ölçüde oluşturulduğunu kaydetti. Bundan sonra yüksek teknolojiye dayalı üretimin sanayideki payını arttıracak bir atılıma ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yanında sürdürülebilirlik ilkesini de asla ihmal etmediklerini, bir taraftan sanayileşmenin gerektirdiği enerji yatırımlarını yaparken, diğer taraftan ülkenin doğal kaynaklarını da geliştirmeye çalıştıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kişi başına millî geliri 3 bin 500 dolar seviyelerinden 11 bin dolar seviyesine ulaştırmış olmalarının gerçekten tarihî bir başarı olduğunu vurgulayarak, “Buraya durup dururken gelmedik, bir gayretle geldik. Satın alma gücü paritesine göre ise, kişi başına gelirde 2002 yılında Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 37’si düzeyindeyken, yüzde 62’sine kadar çıktık; bakın nereden nereye. Refah seviyemizin 15 yılda üç katına ulaşmasında ve gelirin daha adil paylaşılmasında kalkınma yaklaşımımızın payı çok büyüktür” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, Türkiye’nin 15 yılda temel göstergeler itibariyle nasıl bir gelişme kaydettiğini ana hatlarıyla şu şekilde aktardı: “2002 yılında 236 milyar dolar olan millî gelirimizi 2016 yılında 863 milyar dolara çıkardık. Bu büyüme performansımızla son 10 yılda 8.3 milyon ilave istihdam oluşturduk. 2002 yılında yüzde 11.3 olan bütçe açığının millî gelire oranını 2017 yılında yüzde 1,5 seviyesine düşürdük. Faiz giderlerinin millî gelire oranı 2002 yılında yüzde 14,4 iken, bu oran 2017 yılında yüzde 1,8’e gerilemiştir. Mesela faiz giderlerinin millî gelire oranı yüzde 14.4 olarak kalsaydı, 2003-2017 döneminde dört kattan daha fazla faiz ödeyecektik. 2002 yılında yüzde 72’ye ulaşan kamu borç stokunun millî gelire oranını 2016 yılında yüzde 28’e kadar düşürdük. Bu oranla Avrupa’nın en iyi durumda olan ülkeleri arasındayız. 2002 yılında ihracatımız neydi biliyor musunuz? 36 milyar dolar. 2017 yılında 157 milyar doları aşmış vaziyette. Yani yer altı kaynaklarıyla değil işte bu ihracatımızla biz buralara geldik, geliyoruz.”


“İNSANSIZ TANKLARI DA ÜRETİR HÂLE GELECEĞİZ”

2002 yılında ülkemizde 66 savunma projesinin yaklaşık yüzde 20 yerlilik oranıyla yürütüldüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2017 yılında 600 projede yüzde 65’in üzerinde yerlilik oranıyla sürdürür hâle gelindiğini kaydetti. Şu anda Afrin’de zırhlı taşıyıcılarının neredeyse tamamına yakınının yerli olduğunu, artık silahlı insansız hava araçlarını yapıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunları üretenlere millet adına teşekkürlerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer şu anda bunu biz kendimiz üretiyor olmasaydık, bir tane insansız hava aracımız düşse ne olur diye düşünürdük, ama şimdi düşünmüyoruz. Ulan düşürürseniz düşürün be, ikincisi de var, üçüncüsü de var, dördüncüsü de var, gelin. Şimdi geçen bir helikopterimiz düştü, tabi yandık yakıldık. Niye? İki tane pilotumuz gitti, üzüldük. Ama hemen oradaki bu sistemlerin sorumlusu olan arkadaşımızın söylediği şu; ‘Cumhurbaşkanım, biz üzülüyoruz.’ Niye üzülüyorsunuz? İnsansız hava aracında, silahlısında silahsızında insan yok ki düşerse düşer. Biz niye bazı şartlarda da onları uçurmuyoruz, onları uçuralım. Vursunlar, o düşsün, ama hiç olmazsa benim pilotum şehit olmaz. Şimdi biz buraya geldik. Şimdi bunu daha iyiye, daha ileri taşıyacağız. Tank yakabilirler, içinde beş tane şehidim. Ama şimdi öyle bir yere gelmemiz lazım ki biz insansız tankları da üretir hâle gelmemiz lazım ve bunu da yapacağız, bunu da yapacağız. Çünkü o tür şeyleri düşünmeyeceğiz. Niye? Artık bu teknolojiyi yakalayan bir ülke konumuna geliyoruz ve geldik diye. Şu anda birçok silahlarımızı hamdolsun üretir hâldeyiz. Hızla bu sektörde gerek devlet, gerek özel şu anda çalışmalarını sürdürüyor, daha iyi olacağız. 2002 yılında yaklaşık 5,5 milyar dolar bütçesi olan bir savunma projesi stokuna sahipken, geçtiğimiz yıl 41 milyar doların üzerinde bir proje hacmine ulaştık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında nitelikli insan yetiştirmeye verdikleri öneme değinerek, 15 yılda eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimi ve kaliteyi önemli ölçüde arttırdıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “15 yıl önce ülkemizde özel okullar dâhil 380 bin derslik varken, 2002 yılında derslik sayısı 683 bine ulaştı. Hatırlayın, şu anda bu salonun içinde ben inanıyorum ki yüzde 60-yüzde 70’i herhâlde 75 kişilik sınıflarda okumuştur. Öyle mi? Ben öyle okudum, 75. Ama şimdi ortalaması biliyor musunuz? Sınıflarımızın şu andaki ortalaması 23, bakınız nereden nereye geldik. 75 kişilik sınıfta bir eğitim öğretim, 23 kişilik sınıfta bir eğitim-öğretim. Bir taraftan da tabii ki nitelikli öğretmen sayımızı ne yapıyoruz, arttırmaya çalışıyoruz. Yükseköğretimde ise 2002 yılında 1,1 milyon olan örgün öğrenci sayısı, 2017 yılında 3,8 milyon olurken üniversite sayısı 75’ten 185’e çıktı. Böylece yükseköğretimdeki okullaşma oranı yüzde 19’dan yüzde 42.4’e ulaşmış oldu. Daha önce 182 bin olan yükseköğretim yurtlarının yatak kapasitesi 630 bini buldu.”