Terör olaylarının artış göstermesini bir tek iç politika meselesiymiş gibi göstermek yanlış olur. Mevcut durumda Kuzey Irak ve Suriye’yi de içine alan bir perspektif ile durumu analiz etmek daha doğru olacaktır. Örgütün üs olarak kullandığı yer olan Kandil, Kuzey Irak’ta yer alıyor. Suriye’de ise ikiz kardeşi PYD bulunuyor. PYD şuan Suriye’de özel bir yönetim sahibi ve bunun beraberinde batılıların DAEŞ’e karşı müttefiki konumundadır.

Herkesin bildiği üzere dünya üzerinde coğrafi konum olarak Anadolu ve Ortadoğu çok önemli bir yer tutar. Bu bölgedeki ırk ve dini çeşitliliği sürekli kendi lehine çevirmek isteyen devletler, her an bölgede söz sahibi olmak için yeni metotlar geliştiriyor. Böylece halklar arasındaki ayrılıkları en üst düzeye çıkararak her zaman ki “Böl-Parçala ve Yönet” taktiğini uygulamak istiyor. Başarılı oluyorlar da!

**

PKK yıllardır sürdürmüş olduğu Marksist-Leninist ideolojisinden vazgeçerek, emperyalist ideolojinin savunucusu olarak savaşıyor. Strateji değişiklikleri ve kullanmış olduğu mühimmat bu durumun real göstergesidir.

Eski Türkiye’nin bütün karanlık aktörlerini arkasına alan HDP, yeni mensupları YDG-H, KCK ve DBP gibi yapıları ile 7 Haziran Genel Seçimleri’nde barışsal sözlerle kandırmış olduğu seçmeninin enerjisini de kullanarak Apo’yu devre dışında bıraktı.

Aslına bakarsanız HDP’nin, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin kilit isimlerinden birini veya Sivas-Madımak Otel katliamının gerçekleşmesinde bir şekilde olaya ismi karışmış kişiyi milletvekili adayı göstermesi bile şiddet ve terör ile arasına hiçbir zaman mesafe koymadığını açıklamaktadır. Tabi anlayabilene!

**

Basın özgürlüğü kisvesi altında halkımıza karşı algı operasyonu yapan kurumlar, 7 Haziran sonrası tırmanan terör olaylarını HDPKK’nın başlatmadığını ifade ederek, PKK’nın resmi sözcülüğünü de üstlenmiş oldular. Böylece olayı AK Parti’nin aleyhinde insanlara sunarak kara propaganda yapmaktan kendilerini alıkoyamadılar.

AK Parti Hükümeti, Çözüm Süreci boyunca PKK’nın çatışmacı duruşuna karşı sessizliğini koruyarak ülkemizde Barış’ı hakim kılmak istedi. Ancak örgüt kendinden beklenen “silahları bırakarak ülke dışına çıkma” hareketini gerçekleştirmeyerek çözüm masasını yıktı. Bu stratejisi ile de bölgede özyönetimini ilan etmek istedi.

Şimdi size soruyorum: kapınıza silah ile gelen kişiye nasıl davranılmasını bekliyorsunuz?

 

 

Unutmayalım ki:

Alparslan’ın ve Selahaddin’in torunlarının anlaşamayacağı hiçbir şey olamaz ve olmayacaktır da! Bu sebeple PKK’yı bitirecek en büyük yapı milletimizin birliği ve kararlılığı olacaktır!