Hayat da öğrenilebilecek çok şey var...

 

Bunlardan bazıları yaşam, planlar, ve kurallar.

 

Bazen anlamadan hayatın bize gösterdikleriyle bizim yaşamak istediklerimiz arasında uçurum olduğunu fark edebiliyoruz. Mutluyken mutsuz, bir uçurumun karanlığına düştüğümüzü hissedebiliyoruz. Beyinen bitmiş, vücuden yorgun sayabiliyoruz kendimizi.

 

Birilerine laf yetiştirmek yerine bavulumuzu toplayıp kimsenin bizi tanımayacağı yere gitmek ise ilk akla gelen şey olur. Çünkü yaşam tarzlarının hayat akışının bunaltıcı taraflarını biz hiç çekemeyiz.

 

Hayat bizi sıkıştırabilir, olduğumuz yerde ya da bitirebilir hiç anlamadan. Bir parça huzur isteyebiliriz. Belki de bizi kendimizle baş başa bıraksalar en mutlu insan olabiliriz...

 

Bazen  pencerenin kenarına geçip kahvemizi yudumlarken yağan yağmuru izlemek kaçınılmaz olur. Dinlemek rahatlamak bizim de hakkımız. İnsanların sorunları veya bitmek bilmeyen çekiştirmeler dedikodular baş ağrısı yapmaktan başka bir işe yaramasa da bunları yapan kişiler zevk almakla yetiniyor.

 

Bizim insanlarımızın eli dursa ağzı durmaz. Ya da biz buna 'Kahveden sonra çay içmek' desek yeridir…

Anlam veremediğim tek şey şudur ki; Bu Türkiye'de Trilyonerin bile onca derdi varken, onca insanın kendinden başka diğer insanlara nasıl kafa yorabildikleridir.

 

Bu konu üzerinde duruyorum çünkü öyle bir hal aldı ki biri bir şey  dedi o onu yaptı şu şöyle, ya arkadaşlar, yurdumun en güzel insanları...

 

Nereden geldik, nereye gidiyoruz...

 

Gıybet yapmak bir insanın çiğ çiğ etini yemek kadar günahtır. Bilmiyor musunuz!

Dilin kemiği yok derler, namaz kılan onca insan başkalarını çekiştirip dururken o çekiştirilen insanlar onlara rağmen daha iyi gözle görülür. Ne yani her şey ibadetten mi geçiyor?

 

Bir laf var 'sigara içen ölmemiş, su içen ölmüş'...

 

Belki beni kınayanlar olacaktır ama sevgili okuyucularım düşünün bir, ne kadar ne denli haklı olduğumu anlarsınız.

 

Artık caddeden yürürken bir mahalle arasında gezerken veya bir kafe de sahil ortamında otururken milletimizin önünden geçeni çekiştirmesinden veya laf atmasından midem bulanıyor…

 

Hani her insan kendinden sorumluydu, insan insanın ayıbını örterdi...

 

Hepsi yalan hepsi hikaye olmuş.

 

Çağdaşlaşma bu mu? İlerisi bu mu?

 

Şimdi bazılarınız diyecekler sana ne, sen kendi işine baksana...

 

Benim işim ilk önce bir insan olarak tepkimi koymak, sonra bir yazar olarak tepkimi sizlerle paylaşmaktır…

 

İyi olmak isterken hepten kötüleşmeyelim...