"Küfrün tek millet" olduğuna inanmayanlar, o gün sustular.

"Suriyeli kabul etmeyelim" diyenlerin zihniyetindekiler ve diğerleri o gün bütün kapıları kapattılar. Katliamlar görmezden gelinmedi; bizzat bütün dünyanın şahitliğinde ve modern Avrupa'nın göbeğinde gerçekleşti.

"Kayıp trilyon davası" diyenler o gün çok geri zekalıydılar, o silahlar nasıl Bosna'ya gitti hala inanmıyorlar; çünkü bilmiyorlar ve bilmek istemiyorlar... Çünkü hiç Srebrenica Anma günlerinde olayın yaşayanları ile yüzleşme cesaretini gösteremediler.

O gün susanların zihniyetlerine gerçekten tecavüz edilmişti ama intiharı düşünen 50 bin anne, asla Sırp tecavüzüne uğramamıştı(?!).

Ve bugün bütün bunları görmezden gelenler, ölüm yıldönümünde "Aliya sözleri" paylaşacaklar. Çünkü sözler güzel, sözler gerçeklerden daha yürek parçalayıcı ve yeterli... Çok yeterli.

Çünkü aradan onlarca yıl geçtikçe her şey unutulacak ve sadece sözler kalacak. Sözün sahipleri herşeyi yaşadı sanılacak.

Ve gün gelecek, kimsenin durduğu yere bakılmayacak.

***

Meşhur bir sözdür... Ebu Müslim Horasanî der ki:

"Onlar zararlarından emin oldukları için, dostlarını kendilerinden ve makamlarından uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de, düşmanlarını kendilerine ve makamlarına yakın tuttular. Yakınlaştırılan düşman, dost olmadı. Ama uzaklaştırılan dost, düşman oldu. Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu."

Artık... Danıştay kararından sonra bu sözü hatırlatmak da bana mukadder oldu... Bürokrasiye yakın olanın, yakınlığını sadakat kabul edilerek yapılan demokratik liyakat (?!) atamalarının devamı işte bu durumu getirdi.

Dün durduğu yere göre değil de, bugün durduğu yere bakılarak yapılan yapılan atamalarda sonuç hep bu olacaktır. Hatırlatırım...

Bal dağıtılan yerde, at sineklerine arı muamelesi yapanlar, zamanı gelince bal yerine nal bulurlar.

***

"Link edin" kariyer ve insan kaynakları sitesi, 2007 yılından bu yana Rusya'da yasaklı. Gerekçe: Casusluk faaliyetleri yapması...

Kızılay'da yönetim kurulunda tanıdığım var, mütevelli heyetinde tanıdığım var... İş başvurusu için uygunluk durumu sorguluyorum. CV gönderdim. Beni aradılar ve Genel müdür yardımcısı ile telefonda konuşuyorum...

"CV'niz ulaştı bana... İyi derece İngilizce bilmiyorsunuz sanırım. Sadece Fransızca var."
"Evet..."
"O zaman başvuruyu kabul etmek zor. Siz yine de bir de linkedin üzerinden başvuru yapıp bilgisini bana gönderin."
"Niye? CV var işte elinizde..."
"İşe alımlar linkedin üzerinden olmak zorunda..."
"Bakın i.h. bey... İngilizcem yok, diye hem 'olmaz' diyorsunuz hem de o site üzerinden başvuru istiyorsunuz. Beni boşuna oyalamayın ve ben de sizi oyalamayayım. O siteyi protesto edeli 10 yıl oluyor. İyi günler."
...

Son üç yıldır her 4 ayda bir kızılay denen zavallı kuruma verdiğim kan verme durumuna da ikinci bir gelişmeye kadar ara veriyorum.

SAP programından ve linkedin denen ajan siteden vazgeçin... Sonra düşünürüm.

Sonra... ABD bizi niye sömürüyor? Yok ya... Hadiyin oradan. Hani sistemi değiştirmiştik...

***

Andımızdan önce milletvekilliği yeminini değiştirsek, diyorum... Sonuçta ne yapılıyorsa, o yemine uygun şekilde yapılıyor.

Merdiven ilk basamaktan itibaren çıkılır. Sayı 1 ile başlar. Bu kadar "hurra... hücum" psikolojisinde olmasak ve azıcık düşünsek diyorum. Resmen şizofrenlik yemini ediliyor, farkında değil misiniz?