Yazıma başlarken öncelikle Soma'da yaşanan maden kazasında (buna kaza demek her ne kadar doğruysa artık) hayatlarını kaybeden işçilerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır ve baş sağlığı diliyorum... Tüm ülke insanlarının özellikle bu acıyı gerçekten yüreğinde hisseden insanlara baş sağlığı diliyorum. Çok acı ve üzüntülü bir dönemden geçiyoruz, her ne kadar üzülsek içimiz yansa da ateş düştüğü yeri yakıyor, kimse kimsenin acısını yaşamadan bilmez sadece tahmin edebilir, yaşamadan başımıza gelmeden anlamamız mümkün değil, Allah böyle bir acıyı bir daha yaşatmasın..

Yazılacak anlatılacak o kadar çok şey var ki, nereden başlasam hangisine değinsem bilmiyorum.. Ölenleremi yansam, ailelerine mi yansam, yoksa bu acıdan nemalanmaya çalışan daha daha artsın diye içten içe sevinip ellerini ovuşturan kansız vicdansız ahlak yoksunu insanların varlığına mı yansam!

Gezi olaylarında sokaklara dökülerek etrafı yakan saldıran gözü dönmüş bu yaratıkların yanında yer alan sanatçı müsveddeleri, ağaç böcek kelebek diye bunlara destek verirken Soma'da hiç birini göremedik. Yanlış anlamayın bunlardan merhamet veya herhangi bir şey beklediğimden değil, sadece ne kadar iki yüzlü sanatı bile kendi çıkarları uğruna kullanan bir takım ün seven ve para seven insan güruhu olduklarının artık bilinmesi gerekiyor.. Bu milletin artık paye vermemesi bunları çok iyi tanıması lazım, sen bu halkın sırtından milyonları kazanacaksın bir dizi veya banka reklamında oynayıp astronomik rakamlar alacaksın sonra sosyal adalet hak hukuk diye sokaklara dökülen insanlara gaz verip utanmadan bir de yanlarında olduğunuzu söyleyip milleti sömürmeye çalışacaksınız, iki yüzlü riyakarsınız..

Soma'da yakınlarını kaybeden insanlara bakarken bir kez daha bu milletle gurur duydum. Acının en derinini yaşarken sadece ve sadece Allah'a yönelip göz yaşlarını akıttılar içleri cayır cayır yanarken en ufak bir taşkınlık bir söz olmadı. Bunlar vatansever inançlı samimi insanlar, vakurla başlarını öne eğerek büyük bir tevekkülle acılarını içlerinde yaşadılar. İşte bu Milletin sayesinde bu bayrak dalgalanıyor, bu ezanlar susmuyor ve Allah şehitliği de bu millete layık görüyor...

Yılmaz Özdil'e gelince şimdi şu insanlara baksın insan olmayı öğrensin desem; bu güne kadar olamamış bu saatten sonra hiç olmaz en iyisi bırakalım o fıtratının gereğini yapsın sürüngenliğe devam edip ara sıra dilini çıkarıp tıslasın..

Eklemek istediğim bir konu daha var bu iş veren ve çalışanlar konusunda kanunda boşlukların olduğunu ve bu boşluklardan maalesef işçi patronlarının istismar ettiklerini biliyoruz. En kısa zamanda bu konuda yeniden bir kanun düzenlenmesi gerektiğine inanıyorum. İstihdam alanının yetersizliği, toplumun sosyo-ekonomik dengesini bir domino taşı gibi alt üst etmesine neden oluyor. Çünkü işsiz sayısı ve istihdam alanı miktarı arasında ki orantısal açık, patronların istediği gibi dayatmalarda bulunmasına neden oluyor. Ucuz iş gücü, naçar kalmışlık, muhtaç olanı daha da muhtaç zengini daha da zengin yapıyor.

Çok riya dolu şu paradokssa, sosyal adalet ve gelir seviyesi düzeyinde ki dengesizliklere en çok dem vuranların, perde arasında burjuvazi olmasıdır...

Sorumluların bir an önce yakalanıp adalet karşısında hesap vermeleri ve hak ettikleri cezayı almaları çekilen acıları telafi etmese de başka sorumsuz ve vicdansızlara örnek olması açısından hükümetin bu konuda titizlikle durması gerekiyor hiçbir ayrıntı atlamadan ve kimsen gözünün yaşına bakmadan...