Kolaycı bir zamanın sıkılgan üyeleriyiz. Her şeyin tasarımı bizim daha yüksek standartlarda yaşayabilmemiz için yapılmış ve halen de yapılmakta. Kat kat oturtulmuş AVM'ler hizmetimizde. Sırf biz çok çalışıyoruz, çok yoruluyoruz azıcık stres atalım eş ve dostlarımızla hoş vakit geçirelim diye. Hoş, ben hoş kısmına pek katılamamakla beraber AVM'lerin bir izdihama yol açtığı kanısındayım o ayrı. Özellikle yemek yenilen (fast food) kısımları, kıyamet günü misali. Bunu kolay anlayabiliyorum, zira küçük bir felsefik cümle bunu açıklıyor "insanlar yemek için yaşar, hayvanlar yaşamak için yer."

   Tamam, biz şimdi canımız sıkıldığında bu tür aktivitelere girişiyoruz. Paki ya eskiler ne yapıyorlardı? Küçük bir zman yolculuğu yapsak fena olmaz herhalde bu konuda.

   En başa gidecek olursak ilk insanlar yerleşik değil sürekli hareket halindeydi ve dolayısıyla bugün bildiğimiz çoğu şeyden bihaberdi. çoğu zamanlarını bunları öğrenmek, çevreye ve birbirlerine uyum sağlamak için çabalamakla geçirmekteydiler. Yani sıkılmaya pek vakitleri yoktu diyebiliriz.

   Biraz daha bilinçlenip yerleşik hayata geçilmeye başlanınca toplu olarak vakit geçirilebilecek yapılar inşa edilmeye başlanıldı. Örneğin Roma'da bugünün AVM'lerinin atası sayılabilecek agoralar inşa edilmeye başlandı. Agora halkın toplandığı yer anlamını taşır. Halk burada daha ziyade siyasetçilerin konuşmalarını dinlemek için toplanırdı. Ancak alışverişler de burada yapılıyordu. Buradan ayrılan insanlar Collezium denilen amfi tiyatrolarda eğlenceleini sürdürebilmekteydiler. Spartacus ya da daha bilindik, günümüze kadar sürdürüle gelmiş boğa güreşleri, Roma halkının arenaları doldurmasına sebepti. Bunlar birazdan biraz daha fazla kıyımcı olsa da keyf alınan aktivitelerdi. Sadece dövüşler ve boğa güreşleri değildi elbet aktiviteleri. Özellikle dram türüyle tiyatrolar karşımıza çıkmakta ve bu tür çeşitli yollarla eski dünyanın hemen hemen bütün uygarlıklarına yerleşmiş bulunmaktaydı.

   Roma ve Helen uygarlıklarında hamam yapıları görüyoruz sonraları. Özellikle Helen kentlerinde Gymnasion, stadion ve hipodrom alanlarında gerçekleştirilen spor faaliyetlerinin ardından hamamlarda temizlenmek gerekiyordu. Sadece spordan sonra olarak baz almak da doğru değil tabi, dini törenlerden önce de vücutlarını temizleyip dinlendirirlerdi.

    İslamiyet ve Osmanlı Devleti zamanlarında hamam kültürü daha yaygın bir hal aldı. Kapalı çarşılar ve camiler en önemli toplanma yerleri oldu. Daha sonraları kahvehaneler halk meselelerinin konuşulduğu yerler haline geldi. Biraz daha entelektüel yaşam geçildiğinde ve bilimin de gelişmeye başlamasıyla kütüphaneler kuruldu.

   Yani genel olarak bakıldığında, insanlar en başından beri birlikte yaşamaya koşullu canlılardı. Yapılar sayesinde bu bağlılık biraz daha arttırıldı belki de. Doğadaki her şey insanları mutlu etmek ve hizmet için vardılar. İnsanız ve değişken bir ruh yapımız var: sıkılıyoruz. Yenileşme ihtiyacı her daim içimizde. Sıkılıyoruz ve yeni tüketim alanları kuruyoruz. Bu kesinlikle bir kısır döngü gerçeği.